ABD: Süreç olarak faşizm ivme kazandı (2)

23 Mayıs 2022 Pazartesi

Faşizm süreci, özgün bir ideoloji, bir toplumsal hareket, lider, parti ve terörist eylemler üzerinden ilerler. Faşist ideoloji, öncelikle iki amaç tanımlar: Orijinal/otantik bir toplumsal grubun yaşantısını, hatta varlığını “tehdit eden” değişimleri, altüst oluşları, etnik/dini bir “ötekinin” seçkinlerinin komplosuna bağlar. İkincisi de kadınların vücutları üzerinde hâkimiyet kurmak, bu hâkimiyetin kurumsal ifadesi olan aileyi tehdit ettiği iddiasıyla LGBTQ+ pratikleri bastırmak ister. 

ABD’de Yüksek Mahkeme’deki karar taslağının ve Buffalo katliamının “evreni” tüm bu unsurları içeriyor. Yüksek Mahkeme de kürtaj hakkını koruyan yasayı kaldırma gerekçesini, “ülkenin kurucu anayasasında, tarihsel değerleri içinde yeterince derin kökleri yok” gerekçesine dayandırıyor. Irk eşitliğinin, kadınların oy verme hakkının, bir seri cinsel konunun, kurucu anayasada, tarihsel değerler içinde olmadığını anımsatan, Margaret  Atwood da “17. yüzyıldaki gibi yaşamak istiyor musunuz” diye soruyor. 

Buffalo katliamcısı da “büyük yer değiştirmenin”, geleneksel “beyaz toplumu” yok etmekte olduğuna inanıyor; ancak, ABD tarihinin “büyük yer değiştirmelerin tarihi” (Stephens, New York Times) olduğunu unutuyor:

Gelen göçmenler yerlileri yok ettiler, Katolikler ve Yahudi göçmenler Protestanları, Avrupa’dan gelenler (İrlandalı, İtalyan, Danimarkalı vb.) etnik İngiliz nüfusu azınlığa düşürdü. Ardından Anglosakson seçkinlerin yerini giderek göçmenlerin yetiştirdiği seçkinler almaya başladı. Nihayet son yıllarda üçüncü dünya ülkelerinden gelen, ucuz işgücü kaynağı göçmenler var. Kısacası, Buffalo katilinin manifestosu, kendi ülkesinin tarihinden habersiz bir fantezi. Ancak sıra kadınların bedenlerine gelince, Yüksek Mahkeme ve katil aynı frekansta buluşuyorlar.

Bu ideoloji üzerinde, bir toplumsal hareket, lider ve partinin şekillenmesi, Trump döneminde hızlandı. Beyaz üstünlüğü gruplar üzerinde yapılan araştırmalar, bunların birbirleriyle ilişki içinde olduğunu, mekânları, kaynakları paylaştıklarını, “6 Ocak 2021 kalkışmasında” olduğu gibi eylemlerini koordine ettiklerini gösteriyor. Trump döneminde güçlenerek, büyük bir oy makinesine dönüşen bu hareketin basıncı, Cumhuriyetçi Parti’yi (GOP) faşistleştiriyor. Kamuoyu yoklamaları, ABD seçmeninin 1/3’ünün, GOP seçmeninin yarısının “büyük yerdeğiştirme” komplosuna inandıklarını gösteriyor. Fox News’dan Tucker Carslon gibi çok izlenen TV yapımcıları, Elise Stefanik, Matt Gaetz, Scott Perry, Ron Johnson gibi temsilciler, senatörler, Blake Masser, J.D. Vabxe gibi senatör adayları, bu komplo teorisini açıkça savunarak oy toplamaya çalışıyorlar.

Siyahları, Müslümanları, Yahudileri, Latin Amerikalı göçmenleri, hedef alan terör eylemleri de son yıllarda sıklaştı. FBI’ya göre nefret suçları son yıllarda yüzde 35 artmış. Beyaz ırkçı teröristlerin hepsi “büyük yer değiştirme” savına dayanıyorlar: 2017’de Charlotswille’de “Siyahlar ve Yahudiler yerimizi alamayacak” sloganlarıyla yürüyenler, ırkçılık karşıtı bir eylemciyi öldürdüler, 2018’de bir sinagog saldırısında 11 kişi öldü, 2019 Latin Amerikalı göçmenleri hedef alan saldırıda 23 kişi öldü, 2019’da Yeni Zelanda Christ Church’de 51 Müslümanı öldüren saldırganın manifestosu, son Buffalo katliamını gerçekleştiren teröriste ilham verdi. 2020’de faşist militanlar en az 16 kişiyi öldürdüler. 2020-21 polis cinayetlerinin ayyuka çıktığı yıllardı. Göstericilere ateş açarak iki kişiyi öldüren ırkçı Rittenhouse, GOP taraftarlarınca kahramanlaştırıldı. Trump döneminde süreç olarak faşizm güçlendi. Biden yönetimi herhangi bir önlem alamadığı, sol hareket yetersiz kaldığı için de şimdi ivme kazanıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları