ABD’de faşizm 2.0

21 Kasım 2022 Pazartesi

Trump döneminde hızlanan “süreç olarak faşizm” şimdi çok daha gelişkin, programlı bir biçimle yeni bir aşamaya geçiyor.

BİRİ TRUMP MI DEMİŞTİ?

Trump 2024 başkanlık seçimleri, için adaylığını açıkladı, adeta kimse ilgilenmedi. Sağ kesimden bir yazar “Trump mı? Onu hatırlıyorum” diyordu. Gerçekten de Cumhuriyetçi Parti (GOP) seçkinleri, partiyi finanse eden milyarderler, sağ basın, milliyetçi muhafazakâr sağın teoriyle ilgilenen entelijensiyası şimdi dikkatlerini Florida Valisi Ron DeSantis üzerinde yoğunlaştırıyorlar.

Trump “süreç olarak faşizmi” hızlandırdı, ABD’ye özgün bir dinci-faşist söylemin birçok unsurunu meşrulaştırdı, faşist gruplar örgütlenmelerini geliştirdiler, silahlandılar, şiddet normalleşti. Ancak “süreç olarak faşizm” Trump döneminde, bütünsel bir ideolojiden, devlete ve iktidara yönelik bir programdan yoksun, bir kişinin megaloman ve narsist kaprislerine tabi olarak gelişti.

Hakkında açılan davalardan kurtulmanın bir yolu, belki de tek yolu olarak yeniden başkan olmaya kararlı Trump’ın ara seçimlerde partiye dayattığı, seviyesiz (ama sadık) adaylar GOP’nin senato çoğunluğunu kaybetmesine neden oldu. Parti liderliği de faturayı Trump’a çıkarmaya başladı.

ORBAN DESANTİS

Trump, sağ basının deyimiyle “bir kez daha kaybederken” Florida’da DeSantis yeniden ve büyük farkla vali seçildi. Bu başarı onu GOP’nin 2024 aday adayları listesinin başına, Trump’ın rakibi, faşizmin yeni lideri konumuna yükseltti. 

DeSantis ideolojik açıdan, Trump’ın bir devamı ama onu Trump’tan ayıran ve çok daha tehlikeli, adeta bir “klasik faşist” yapan özellikleri var.

Evli ve iki çocuk sahibi, Trump’tan çok daha “mazbut” bir aile babası imajı yansıtan DeSantis, Yale ve Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Deniz kuvvetlerine katılmış, Irak’ta ABD ordusuna hukuk danışmanlığı yapmış -rezaletlere kılıf dikmiş-. İlk seferinde, Florida valiliğine Trump’ın desteğiyle seçilen DeSantis bu sefer, GOP destekçilerinden topladığı 400 milyon dolar gibi rekor bir fona dayanarak seçildi.

Bu başarının arkasında, Florida eyaletini yönetirken “süreç olarak faşizmi” çok daha sistemli, programlı biçimde, yasal yolardan hayata geçirebileceğini gösteren uygulamaları var. Faşizmi yasal yollardan ilerletme becerisinin arkasındaysa DeSantis’in kampanya danışmanının, bir yazarla konuşurken ağzından kaçırdığı gibi, Macaristan’ın faşist lideri Orban’ın modeli var: Önce toplumu, güvenlik, ahlaki, kültürel açıdan tehdit eden bir “düşman unsur” saptanıyor, medya yoluyla bu düşmanın üzerine gidiliyor. Sonra bir aşamada bu düşmanı “tecrit etmeye” yönelik yasalar çıkartılıyor. İkincisi, rakiplerin güçlü olduğu seçim bölgeler parçalanarak kendi desteğinin güçlü olduğu bölgeler içinde eritiliyor.

Florida eyaletinde bu pratik, halk sağlığı ve çevre koruması alanında popüler adımlar atılırken ilkokullarda LGBT ve siyah Amerikan tarihi bilgisinin verilmesini, üniversitelerde ABD tarihine yönelik “rahatsız edici, suçluluk duygusu yaratan” eleştirileri yasaklayan, kürtaj hakkının iyice kısıtlayan yeni yasalarla hayata geçti. Müdürü, DeSantis’in, farklı kimlikleri bastırmaya yönelik yasalarına itiraz eden Florida Disney Land yüzde 40’a varan vergi ayrıcalığını kaybetti.

Son seçimlerde bir kampanya filminde “Tanrı 8. gün DeSantis’i yarattı” demekten çekinmeyen DeSantis’in de Trump gibi bir “mehdi” kompleksine sahip olduğu anlaşılıyor. Elon Musk, Peter Thiel gibi Demokratlardan, özellikle işçi hakları konularında uzaklaşarak GOP’ye yönelen “Silicon Vally” milyarderlerinin, ABD kapitalizminin bu en dinamik, “büyük güçler rekabeti” alanında en stratejik kesiminin desteğini almaya başlaması, DeSantis’in ABD’yi Trump’ınkinden çok daha gelişmiş bir faşizme taşıyabileceğini gösteriyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

AKP’de travma... 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları