Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Demokrasi, Haklara ve Özgürlüklere Karşı
Mali kriz Batı kapitalizmini ruhunun derinliklerine kadar sarstı. Bir tarafta, eski ABD Merkez Bankası Başkanı Greenspan’ın “gerçeklik ideolojime uymadı” yakınmaları, diğer taraftan Asya kapitalizminin liberal demokrasiye pek benzemeyen otoriter yönetimleri, “devlet kapitalizmi” altında krizi hafif atlatmakta olduğuna ilişkin algılar, nihayet sokakları, meydanları dolduran öfkeli kalabalıkların anımsattıkları, sonunda geldi “Liberal kapitalizm için demokrasi ne kadar gerekli” sorusuna dayandı.
\nGeçen hafta The American Interest’te yayımlanan 5000+ sözcüklü kapsamlı bir çalışma bu soruya olumsuz cevap veriyordu. Rus asıllı ekonomist Vladislav Inozemtsev’in “The Cultural Contradictions of Democracy” başlıklı, muhafazakâr çevrelerde oldukça ilgi çeken denemesinde, esas olarak üç nokta üzerinde duruluyordu. Toplumlar önce hak ve özgürlükleri, liberal bireyleri geliştirdiler, ondan sonra demokrasi geldi. Demokrasi geldiği için hak ve özgürlükler, liberal bireyler oluşmadı. İkincisi, demokrasi otoriter (feodal) rejimlere karşı hak ve özgürlükler mücadelesi sürdüren, kültürel olarak homojen bir seçkinlerin içinden ve ulus devletin oluşma sürecinde ortaya çıktı. Bu seçkinler kesiminin başlangıçta bazı kesimleri dışlamış olması (Thomas Jefferson’un köleleri vardı) hak ve özgürlüklerin gelişmesini engellemedi. Üçüncüsü, sınıflar arasındaki servet ve eğitim farklarının derinleşmesi, çokkültürlü, çok etnik gruplu toplumların oluşması, devlet ve ekonomi yönetimi teknolojisinin giderek, karar verebilmek açısından daha karmaşık bilgileri gerekli kılması, bu kültürel homojenliği bozdu.
\nBöylece bugün bırakın “Yeni gelişmekte olan ülkelerde demokrasi olur mu” sorusunu, gelişmiş Batı toplumları içinde demokrasinin temelleri çatırdamaya başladı. Bu noktada yazar, bir stratejik dönüş yaparak tartışmayı, demokrasinin giderek hak ve özgürlükleri yok etmeye başladığını göstermeyi amaçlayan bir yola sokuyor.
\nÖzgürlükler varsa demokrasiye ne gerek var?
\nDemokraside ısrar etmek, etnik kültürel farklılıkların ortaya koyduğu çelişkileri derinleştiriyor. Homojen toplumlarda demokratik süreçlerde, azınlık ve çoğunluğu oluşturan grupların yapılarının değişebilmesine karşın etnik, kültürel farklılıklar bu dinamiği ortadan kaldırıyor, çünkü oy verme eğilimleri aidiyetlere göre belirleniyor. Demokrasi, modern toplumu yönetmeye en uygun, en becerikli, en yetenekli olanları değil, kalabalığı en iyi manipüle edebilen politikacıları iktidara getiriyor. Seçmenin tercihini yaparken, üzerinde karar vermesi gereken konuların karmaşıklığı, hemen her zaman seçmenin bilgi ve beceri sınırlarını aşıyor.
\nYazar, “Demokraside ısrar etmenin böyle sorunları varken, temel hak ve özgürlükler çoktan elde edilmişken, artık demokrasiye ne gerek var” diye soruyor; sonra bu soruya olumsuz cevap veriyor.
\nBu “garip” tutum üzerinde düşünmeye devam edebilmek için yazarın demokrasiden eşit vatandaşların genel oy hakkını anladığını saptadıktan sonra, hak ve özgürlüklerden ne anladığını da kavramaya çalışmamız gerekiyor.
\nİlk ipucu, muhafazakâr entelektüel Daniel Bell’den yapılan bir alıntıda yatıyor: “Ben demokrasiye inanmıyorum. Ben özgürlüklere ve haklara inanıyorum.” Muhafazakâr düşünürler açısından bu bağlamda listenin başında özel mülkiyet hakkı ve girişim özgürlüğü gelir.
\nİkinci ipucu, “Karşımızda bir tarafta seçimlere dayanan ama liberal olmayan demokrasiler, diğer tarafta Singapur gibi demokratik olmayan liberal toplumlar var” saptamasında yatıyor.
\nYazarın bu saptamalarından hareketle liberal hak ve özgürlüklerle, demokrasiyi yan yana koyunca da esas kaygının içeriği, sonuçları görülebilir: Halkın yöneticilerini seçme pratiği (demokrasinin) özel mülkiyet hakkını ve girişim özgürlüğünü, toplumu bunlara öncelik vererek yönetme kapasitesini tehdit etmeye başladı. Öyleyse liberal ekonomiyi korumak için demokrasiden vazgeçilebilir otokratik yönetimler kabul edilebilir.
\nYazarın, bir çözüm olarak, seçim sistemine ilk geçilmeye başlandığı dönemdeki kimi kısıtlamalara geri dönülmesini öneriyor: Oy verme hakkı, yalnızca, toplumun genel kültürel varsayımlarına katılanları, sorunları anlayabilecek eğitime sahip olanları kapsayacak, çokkültürlülüğe, popülizme karşı koruyacak biçimde daraltılabilir, toplumun kültürel homojenliğini bozan kimi unsurlar, örneğin göçmenler bazı durumlarda, demokratik süreçlerden dışlanabilir.
\nAslında Inozemtsev’in denemesinde (http://www.the-american-interest.com/article.cfm?piece=1188) hem çok daha karanlık hem de benim aktardığım sorunlar çok daha gelişkin, karmaşık siyasi-tarihsel savlarla destekleniyor. Basitleştirmeyi göze alarak aktarmaya çalıştım, çünkü bu yazı Batı kapitalizminin egemen sınıfları arasında gelişmeye başlayan bir “ortak akıl” hakkında bize ilk ipuçlarını veriyor. Anımsarsak, Avrupa Birliği’nin iki ülkesini halen seçilmemiş, ama “ne yaptığını bilen” bürokratlarla yönetmeye çalışıyor. Halk sorunları anlayamadığı için direniyor... “Demokrasi” bu iki ülkede mülkiyet hakkını ve girişim özgürlüğünü (liberty-liberal ekonomi) tehdit ediyor...
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı