‘Dünya Günü’ – bilimsel gerçekler

27 Nisan 2017 Perşembe

Dünya Günü’nde (22 Nisan) biz, 15 yıldır eğitim sistemini, bilimsel çalışmayı ve akademik özgürlükleri enkaza çeviren bir aklın “Atı alıp (mühürsüz oylara binerek) Üsküdar’ı geçmesinin” şokunu yaşarken, dünyanın bütün kıtalarında, Antarktika’da bile, bilim insanları, çevreci örgütlerden ve toplumların çeşitli katmanlarından yüz binlerce insan, “bilimsel gerçekler” için yürüdüler, protesto gösterileri düzenlediler.

Bilim ve siyaset
Bilimsel gerçekler için yürüyüş, Trump yönetiminin küresel ısınma konusundan, çeşitli hastalıklara ilişkin araştırmalara kadar birçok alanda, kamu harcamalarında yaptığı kısıntıları, bilimde, siyasette “sahte haber” (Fake News), “uydurma gerçek” (Alternative facts) saldırılarını protesto etmek için Washington’da düzenlendi. On binlerce insanın katıldığı bu yürüyüşü Amerika’nın diğer kentlerinde, Latin Amerika’dan Yeni Zelanda’ya kadar dünyanın büyük kentlerinde, yerel topluluklarında dayanışma yürüyüşleri izledi.
Bu protesto gösterilerinde, devlet harcamalarındaki kısıntılarla mücadele etmenin yanı sıra, egemenlerin iktidarlarını korumak için ürettikleri, “sahte haberlere”, “uydurma gerçeklere” karşı, demokratik hakları, özgürlükleri, özellikle düşünce özgürlüğünü savunmaya, insanlığın bugün her zamandan daha çok gereksinimi olduğu vurgulandı.
Katılımcılar, toplumda bilime ilgiyi artırmak, hurafelere, yalanlara, kanıtlanamayan iddialara karşı, olgulara, kanıtlara ve akla dayanan bilimselliği savunmanın gereğini vurguladılar. Bu dayanışma yürüyüşlerinde, bilimin siyasetten bağımsız olduğuna ilişkin savlar da eleştiriliyor, Galileo’dan bu yana bilimin her zaman siyasetle, özgürlükle yakından ilgili olduğu vurgulanıyordu. Bilimin, teknolojinin “nötr” olmadığı, egemen güçlerin çıkarları doğrultusunda insanlığın zararına, özgürlüklerin kısıtlanmasına yönelik olarak kullanılabildiği de anımsanıyordu. Gösterilerde, iklim değişikliği ile mücadele edilmesi, evrim teorisi ve cinsel sağlık eğitiminin verilmesi ve bilimsel araştırma bütçelerine daha fazla kaynak ayrılması gibi talepler dile getirildi.

‘Uydurma gerçek’, ‘sahte haber’
Gösterilerin yapıldığı yerlerin listesinde Türkiye’ye rastlamadım. Halbuki, bilim “üzerindeki baskılar”, “sahte haber”, “uydurma gerçek” sorunlarına biz hiç yabancı değiliz. TÜBİTAK’ın, eğitim sisteminin başına gelenleri, referanduma giden süreç içinde “Hayır” diyenlere yönelik suçlamaları anımsamak, seçimin yapıldığı gün ve gece yaşananları düşünmek yeter. Düşünce özgürlüğüne gelince, hapisteki gazeteciler ve yazarlar, üniversitelerde yaşanan kıyım, medya üzerindeki baskılar...
Bunlara Osmanlı İmparatorluğu’na, Cumhuriyet tarihine ilişkin “uydurma gerçekleri” (alternatif facts), “AKP demokrasi getiriyor”, “vesayeti kaldırıyor”, “dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi” türünden “sahte haberleri” de ekleyebiliriz. Liberal entelijansiyanın “öngöremedik, kim görebildi ki”, “bu bir tek adam sorunudur” gibi “alternatif facts” üretme becerilerini de...
Diğer taraftan, “sahte haber”, “uydurma gerçek” (alternatif facts), “post-truth” döneminde yaşadığımız iddia ediliyor ama böyle olmayan bir dönem var mıydı? Freud’a göre “önce yalan vardı”. Noah Harari de “Bin kişi uyduruk bir söylentiye bir ay inanırsa, bu sahte haberdir; bir milyar insan buna bin yıl inanırsa dindir’” demiyor mu? Besbelli ki tüm uygarlık hep birlikte inanılan “fake news” üzerinde yükselmiş. Bilim de, kimi zaman yolundan sapsa da, bu sahte haberlerin, uydurma gerçeklerin, kanıtsız hikâyelerin, siyasi baskıların eleştirisi, dünyanın anlaşılarak iyileştirilmesi, çabaları üzerinde...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları