Erinç Yeldan

Büyük DurgunluktanBüyük Belirsizliğe

29 Ağustos 2012 Çarşamba
\n

\n

\n

\n

\n

Küresel ekonomiyi 2. Dünya Savaşı sonrasında Bretton-Woods kurumlarıyla yönlendirmekte olan 20. yüzyıl kapitalizmi 2008den bu yana sistemik bir kriz içinde. Önceleri sadece Amerikan konut piyasasıyla sınırlı bir finansal çalkantıdan ibaret olduğu savlanan kriz, canlandırma paketleri”, “parasal miktar yumuşatılması”, “toparlanmanın yönetişimi gibi cilalı söz oyunlarıyla bastırılmaya çalışıldıysa da beşinci yılını doldurmuş bulunuyor.\n

\n

Bu beş sene boyunca krizin tezahür biçimleri vasıfsız, eşik altı konut kredi sisteminin iflasından başlayıp, giderek Avrupa maliye krizine dönüşürken, krizin ardında yatan sistemik-yapısal unsurlar çözümsüz kalmaktaydı. Öyle ki, söz konusu beş senelik kriz dönemi artık büyük durgunluk (great recession) olarak ifade edilmekte idi. Bundan önceki finansal krizlerin yüksek oranlı devalüasyon, hiper-enflasyon, banka ve şirket iflasları şeklinde gözlediğimiz derin çöküntüleri yerine, şimdi daha düşük çaplı, ancak zamana yayılmış uzun süreli, yaygın bir daralmayla karşı karşıyayız. Yaygın işsizlik, reel gelirlerin erimesi, kâr oranlarının ve fiyatların çökmesiyle tezahür eden büyük durgunluk süreci ise 2012 yaz aylarından beri artık büyük belirsizliğe dönüşmüş durumda.\n

\n

Yunanistan ekonomisi özelinde kamu borçlarının makul faiz oranlarında çevrilebilmesi ve Avrupa Para Birliğinin korunması sorunları üzerinde yaratılan belirsizlik ortamı, krizin salt bir istikrar meselesi olarak görülmesine ve krizin sistemik niteliklerinin gözlerden ırak tutulmasına yol açıyor. Bir yandan, emperyal Avrupa projesinin ayakta tutulması çabaları; diğer yandan söz konusu projenin reel ekonomik gerçeklerinin gerektirdiği kurumsal üstyapısının siyasi/kültürel anlamda olanaksızlığı, büyük belirsizliğin ana ikilemini oluşturuyor.\n

\n

***\n

\n

Bloomberg haber merkezinin, Almanyada 7.000 yüksek düzeyli yönetici anketinden yola çıkarak sunduğu değerlendirmeye göre, Alman ekonomisinde güven endeksinin ağustos ayında son üç yılın en düşük düzeyine inmiş olduğu görülüyor. Ankete göre 2012nin ileriki aylarında da bu düşüşün ivmelenerek sürmesi beklenmekte. Biraz da Alman iş dünyasından gelen bu olumsuz haberler üzerine, yakın geçmişe değin Yunan kamu maliyesinin hizaya getirilmesihususunda şahince tutum takınmakta olan şansölye Merkel, Yunanistanın Avro bölgesinden ayrılması gereğini savunan liderlerin sözlerine dikkat etmesi gerektiği uyarısını yapma gereğini duyuyor. Şansölye Merkele göre bu tür yorumlar krizin daha da derinleşmesine neden olmakta; oysa Avro bölgesinin birliğinin korunması için artık kesin karar noktasına ulaşmış bulunmaktayız”.\n

\n

Merkelin sözlerinin, dünyaca ünlü karamsar ekonomist Nouriel Roubininin Yunanistanın 2013te Avro bölgesinden ayrılmasıyla başlayacak çöküşün Avrupa Birliğinin toptan dağılmasına yol açabileceğini dile getirmesine tepki olduğu artık herkesçe biliniyor. Merkelin Yunan hükümetine her ne pahasına istikrarkonusundaki dayatmasını artık yumuşatmak zorunda kalması, krizi Yunanistan hükümetinin beceriksizliğineve genelde Yunan halkının tembelliğine bağlama çabalarının anlamsızlığını ve belki de krizin sistemik nitelikli unsurlarını sezinlemesine bağlanabilir. Ancak bir gerçek var ki krizin ucunun artık Alman ekonomisine de yaygınlaşması kaçınılmaz gözüküyor.\n

\n

***\n

\n

Yarın, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının toptan milletçe bizi mahvetmek isteyen emperyalizme ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı Anadolu ihtilalinin ateşini zaferle taçlandırdıkları 30 Ağustos 1922nin doksanıncı yılını anıyor olacağız. Emperyalizme karşı kazanılan ilk halk savaşı olarak anılan Anadolu ihtilalinin şehitlerine şükran ve minnet borçluyuz.\n

\n

Tüm okurlarımın 30 Ağustos Zafer Bayramını barış dolu günler umuduyla kutluyorum.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları