Erinç Yeldan

Marx'ın Kapital'ini Yeniden Okumak

13 Şubat 2013 Çarşamba

Kapital’in 2. Cildi Yordam Kitap tarafından yayımlandı. Kitabı, Cumhuriyet Kitap Eki’ndeki tanıtım yazısında Metin Çulhaoğlu Hoca şu sözlerle karşılamaktaydı: Karl Marx’ın geleceğe bıraktığı ve hemen her dönem yeniden gündeme gelen, her okumada içinden bir şeyler keşfedilen eseri...”
“Aradan yüz elli yıla yakın zaman geçti, hâlâ mı Marx ve Kapital? Evet, öyle!”

\n

***

\n

Marxgil değer kuramının en önemli kavramı, kuşkusuz, değerin biricik kaynağının (soyut) emek olduğu yaklaşımıdır. Marx, emek değer kuramını Ricardo’nun klasik ekonomi politiğinden ve Hegelci felsefeden devralmış ve giderek kapitalizmin kaçınılmaz krizine bağlamıştır. “Bez üreten dokumacı ile ceket yapan terzinin emekleri somut olarak ayrıdır; aradaki birlik ise soyut emek kavramıyla sağlanır. Somut emek bez dokur ya da ceket diker; soyut emek ise değer yaratır” (Kapital, Cilt 1, Sf. 70). Kâr oranlarının düşme yasası ise Kapital’in gelecek kuşaklara aktarıldığı, ekonomi politik yazınının en önemli katkılarını içermektedir.
Söz konusu kavramlar aracılığıyla günümüzün
“büyük durgunluk” diye anılan küresel krizinin ardındaki koşulları irdeleyelim. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Amerika’nın hegemonik önderliğinde kurgulanan kapitalist dünyada üretim kitleselleşip sermaye birikimi yoğunlaştıkça kâr oranlarında da kaçınılmaz bir düşüş boy göstermekteydi. Sermayenin ulusal sınırlar içindeki birikim temposu yeni yatırımları gerçekleştirmek için çok daha yüksek kârları gerekli kılmaktaydı. Ancak sermayenin kârlılığı içinde bulunduğu ulusal pazarın büyüklüğü ile sınırlı durumdaydı.
Kapitalizmin 1970’lerde içine girmiş olduğu bunalımın ve tıkanmanın doğrudan bir göstergesini aşağıda
Dumenil ve Levy (*) tarafından sürdürülen bir çalışmadan izlemekteyiz. Dumenil ve Levy’nin verileri, ABD’de finans dışı şirketler kesiminde 1960’ların ortalarından başlayarak kâr oranlarındaki çarpıcı gerilemeyi net bir biçimde ortaya koymaktadır.
Kaynak: Dumenil ve Levy, 2004

Bunalımdan bir çıkış yolu yurtiçi talebin uyarılması ve sermaye birikimine bu yolla ivme kazandırılması olabilirdi. Ancak bu yöntem, emeğin gelirinin arttırılması anlamına geleceğinden, sermaye açısından kabul edilebilir değildi. Dolayısıyla geriye tek bir seçenek kalmaktaydı: Sermayenin hızla finansal yatırım alanlarına çekilmesi ve uluslararasılaşması. Böylece “finansal sistemin kuralsızlaştırılması ve serbestleştirilmesi” yeni muhafazakâr neoliberal politikaların temel ekseni oldu.
Yukarıdaki şekilden de izlenebileceği üzere 1980’lerin ortasından başlayarak ABD’de finansal kesimlerin kâr oranları yeniden yükselişe geçti. Kâr oranlarındaki bu artış, reel sektör şirketlerinin giderek
rantiye gibi davranarak, kârlarının faaliyet dışı finansal spekülasyon yatırımlarından beslenmesiyle mümkün olabilmişti. Finansal spekülasyon ve finansal rantlar, sanayi kârlarındaki gerilemeyi telafi etmekteydi.
Bu dönüşümün
yapısal nitelikli sorunlarını irdeleyebilmemiz için bir de finansallaşma sözcüğünden ne anladığımızı vurgulayalım. Finansallaşma ya da finansal sektörlerde yatırımların yoğunlaşması sürecinin özü itibarıyla daha önceden yaratılmış olan değerin, yeniden değerlendirilmesi olgusunu ifade etmektedir. Yani finansal sektörler yeni değer yaratmamakta; tarım, sanayi ve hizmetler kesiminde yaratılmış olan değeri yeniden değerlendirmektedir. Bu süreçte finansal kâr elbette yaratılmaktadır. Ancak yaratılan yeni kârlar, yeni yaratılmış herhangi bir değere tekabül etmemektedir. “Finansal şişkinlik - köpük” kavramından kastedilen de zaten budur.

\n

***

\n

Sözlerimizi Çulhaoğlu Hoca ile açtık, kendisi ile bitirelim: “Günümüzde kapitalizmin ‘finansallaşmasına’, Türkiye söz konusu olduğunda kırsal alanların, meraların ve kıyıların ‘imara açılmasına’, ‘kentsel dönüşüm projelerine’ vb. doyurucu bir açıklama getirmek isteyenler, dönüp ‘azalan kâr oranları’ yasasına bakmadıkları sürece işin özüne inemeyeceklerdir.”
Kapital’in ilk özgün çevirisini gerçekleştiren merhum Mehmet Selik başta olmak üzere, Nail Satlıgan, Erkin Özalp, Oktar Türel, Sungur Savran, Ahmet Tonak’a ve Yordam Kitap emekçilerine bu katkıyı bizlere kazandırdıkları için teşekkürü bir borç biliyorum.

(*) Duménil, G ve D. Lévy (2004) “The Real and Financial Components of Profitability (USA 1948-2000)”, Review of Radical Political Economy, Vol. 36, pp. 82-110.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları