Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sorular, Sorular...
Walden Bello, Filipinler Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü. Aynı zamanda da Transnational Institute ve Third World Network (Üçüncü Dünya Ağı) gibi kuruluşlarda yayımlanan çalışmalarıyla tanınan bir araştırmacı. Profesör Bello’nun “Wall Street’te Çözülmeye Giriş” başlıklı çalışması geçenlerde elime geçti. Soru-yanıt şeklinde kurgulanan bu çalışmayı bu hafta sizlerle paylaşmak arzusundayım.(*)
En kötü günler geride mi kaldı?
Hayır, ne yazık ki daha bunu söyleyemiyoruz. Kapitalizmin merkez ekonomilerinden gelen haberler küresel ekonomide daralmanın şiddetlenerek sürdüğünü belirtiyor. OECD, Aralık 2008 ile 2010 sonuna değin dünyada 25 milyon yeni işsiz yaratılacağını tahmin ediyor. Amerikan ekonomisinin 2008’in son üç ayında yüzde 6 daralacağından endişe duyuluyor. IMF ise krizle baş etmek için 150 milyar dolara daha ihtiyacı olduğunu açıklıyor...
Kapitalizmin merkezinde patlak veren bu krizin ardında ne vardı? “Wall Street’in sorumsuz ihtirası” diyebilir miyiz?
Kuşkusuz, “ihtiras” ve “açgözlülük” bugünlere gelmemizde rol oynadı. Finans spekülatörleri giderek daha karmaşık finansal ürünler yaratmak suretiyle spekülatif balonun şişkinleşmesine hizmet ettiler. Ama gözlerden kaçırılan ipuçları da vardı. Örneğin şimdi Amerikan Merkez Bankası (Fed) Başkanı olan Ben Bernanke, 2005’te verdiği bir demeçte, Amerikan konut piyasasında fiyat artışının spekülatif değil, ekonomik temellerin (“fundamentals”) güçlü olmasından kaynaklandığını vurguluyordu. (Bu “fundamentallerin güçlü olması” kavramı Türk okuyucusuna hiç de yabancı değil. Her IMF ziyareti öncesinde kurgulanan kalıplaşmış bir cümle...)
Peki krizin ardında başka neler vardı? Sistemik unsurlar mesela?
Kapitalizmin 1970’li yıllardan başlayarak içine sürüklendiği “aşırı üretim” olgusu ve buna bağlı olarak kârların gerilemesi ve sermaye birikimini sekteye uğratması bugünkü krizin ardında yatan ana süreçlerdi. Örneğin, Fortune dergisinde taranan en büyük 500 şirketin kâr oranları 1960-69’da yüzde 7.15’ten, 1980-90’da 5.30’a; 2000-2002’de de yüzde 1.32’ye gerilemiş idi. Uluslararası spekülatör George Soros daha 2008 başında yayımlanan bir demecinde, mevcut krizi aslında İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaratılan ABD hükümranlığının iktisadi koşullarının artık çökmekte oluşuna bağlıyordu.
Kapitalizm 1970’lerde oluşan bu krizi nasıl bu kadar erteleyebildi?
Bunda üç süreç etkili oldu: Neoliberal yeniden yapılanma; neoliberal küreselleşme; ve finansallaşma. Neoliberal yeniden yapılanma, “tarihin sonu” felsefesiyle birlikte, Reagan, Thatcher, Kohl (Türkiye’de Özal) hükümetlerinin emeğin kazanımlarına karşı açmış olduğu açık saldırılarla gerçekleştirildi. Özelleştirmeler, işgücü piyasalarının esnekleştirilmesi, sendikasızlaştırma ve emeğin örgütlenmesine karşı getirilen kısıtlamalar, bir yandan da “serbest piyasa her sorunu çözer” dogmalarıyla süslendi ve örgütsüz kılınan geniş halk yığınlarına kabul ettirildi. Küreselleşme dalgasıyla da, sermayenin küresel çapta hareket serbestisi genişletildi. Sovyet sisteminin çökmesi ve Çin ve Hindistan’ın küresel meta üretimine ticari koşullarda katılımı sonucunda dünya işgücü piyasalarına 1.5 milyar yeni ücretli-emek arzı katıldı. Tüm dünyada ücret gelirleri geriletildi ve emeğin toplam üretimden almakta olduğu pay düşürüldü. Böylece sermayedara aktarılacak artığın çoğaltılması sağlandı. Finansallaşma da bu artığın şişkinleştirilmesine olanak sağladı.
Finansallaşma olgusunun sorunları nelerdi?
Finansallaşma ya da finansal sektörlerde yatırımların yoğunlaşması özü itibarıyla daha önceden yaratılmış olan değerin, yeniden değerlendirilmesi sürecini ifade eder. Yani finansal sektörler yeni değer yaratmamakta; tarım, sanayi ve hizmetler kesiminde yaratılmış olan değeri yeniden değerlendirmektedir. Bu süreçte finansal kâr elbette yaratılmaktadır. Ancak yaratılan yeni kârlar, yeni yaratılmış herhangi bir değere tekabül etmemektedir. Finansal şişkinlik kavramından kastedilen budur.
Peki buradan nereye gidiyoruz?
Finansallaşma ve küreselleşme dünya ölçeğinde yaşanması olası olan durgunluğun ertelenmesine yol açmıştı. Ancak düzenlenmemiş (unregulated) finansallaşma sürecinin ne denli tehlikeli olduğunu hep birlikte yaşadık. Amerikan ekonomisini bu krizden çıkartacak yeni şişkinliğin içeriği ne olacaktır? Bunu beraber göreceğiz, ancak ilk ipuçları bunun askeri-endüstriyel kompleks biçiminde olacağını gösteriyor. Kanada’lı sosyolog Naomi Klein buna “kapitalizmin afet kompleksi” adını veriyor. Ancak bu başka bir tartışma konusu...
(*) Walden Bello, “A Primer on the Wall Street Meltdown” - Transnational Institute.
www.tni.org/detail_page.phtml?act_id=18716.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı
- Kayıp Amerikalı Suriye'de bulundu: 'Hacıyım' dedi...