NBA gerçekleri (2)

19 Ağustos 2022 Cuma

Antrenör olarak NBA ile tam anlamıyla tanışmam 2003 yılında oldu. Fransa’daki ilk sezonum; oyuncularımdan Mickael Gelabale, o zamanlar çoğu NBA takımının radarında. Scout dediğimiz, henüz Türkçesi bulunamamış, ben diyeyim oyuncu kâşifi, siz deyin yetenek avcısı adamların biri gelip biri gidiyor. Benimle temasa geçiyor, akla gelebilecek her şeyi soruyor, sürekli bilgi topluyorlar. O sezon sonunda Seattle yolunu tuttu Gelabale.

2008’de bu iletişim iyice yoğunlaştı. Zira takımımızda Beaubois, Nando de Colo ve Seraphin vardı. Bazen antrenmanlarımızda aynı anda 3-4 NBA gözlemcisi olabiliyordu . Maçları hiç kaçırmamaya çalıştılar, hatta 2 tanesi o yıl boyunca Fransa’da yaşadı.

Onlar bizi gözetlerken, ben de onları çözmeye çalışıyordum. İzlenimime göre, NBA’cılar için her şeyden biraz yapabilen (savunma, şut, ribaund, asist vs.) oyuncular makbul değildi. En fazla 2 ya da 3 silahı olan ama onları çok iyi kullanabilen gençleri tercih ediyorlardı. Saydığım üçlü içinde en komple oyuncu Nando olmasına rağmen, diğer 2 oyuncu ilk turda seçilirken o 2. tura kaldı. Rudy 2.14 boyu ve 2.36’lık kulacıyla hemen dikkat çeken bir gençti. Ancak topla becerikli olduğu söylenemezdi. Onu uzun süre yalnızca ribaund ve top kesme üzerine çalıştırdım. Oyun içinde 3 metreden şut atması bile yasaktı. Fazla belli etmese de bana kızdığının farkındaydım. Fakat zaman beni haklı çıkardı; oyunu tamamen savunma ağırlıklı olan ve NBA’da 3 kez yılın savunmacısı seçilen Gobert’in yıllık kontratı bugün 40 milyon doları buluyor! Bu yaz Minnesota onu Utah’tan alabilmek için elde avuçta ne varsa verdi.

NBA’da geçmişte head coach’ların draft üzerindeki etkisi daha fazlaydı. Bugün teknik kadroların giderek büyüdüğünü, başantrenörün yardımcılara geniş hareket alanları bıraktığını görüyoruz. Her konuda olduğu gibi orada da bir uzmanlaşma var. Scoutlar artık koça değil, genel menajere bağlı. İlk bakışta “sağlam bir ekip çalışması” gibi görünen bu detayla, Avrupa’ya gelen scoutların oyuncuları temsil eden ajanlarla fazla içli dışlı olduğunu, bir müddet sonra bu samimiyetin objektif kriterler ve basketbol kafasıyla seçim yapmayı zorlaştırdığını fark ediyoruz. Sanırım bu yüzden NBA’da tutunamayıp birkaç yıl içinde geri dönen Avrupalıların sayısı artıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Final Four'un anahtarı 24 Nisan 2024
Vefa ve inşaat 12 Nisan 2024
Kayıplar ve ayıplar 24 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları