ABD ve Çin’in Pasifik kavgasında bir anı

09 Ağustos 2022 Salı

1980, Taipei’deyim. Yani Tayvan (ya da Çin’de). Ne mi yapıyorum: John Muehlke ve Çinli kız Ywen’in evlilik töreninde damadın sağdıcı olarak bulunuyorum.

Nasıl mı? John benim 1960’lı yıllardan Cihangir’den komşum olan bir ABD’li diplomat. Ve ben Tokyo’da Birleşmiş Milletler Kalkınma Teşkilatı’nın (UNDP) toplantısında İstanbul için metropoliten planlaması sunuşumu yapıyorum: ve bana eski arkadaşım John’dan ta Taipei’den otelime telefon geliyor: “Erol, Taipei’de bir Çinli kızla evleniyorum. Mutlaka sağdıcım olmanı istiyorum”, karşımda arkadaşım John.

Ve ben o günkü koşullarda güç bela Taipei üzerinden İstanbul’a uçuş bağlantılarımı değiştirip John’un Çinli kızla nikâhı için Taipei’ye uçuyorum.

ABD’nin, Çin toprağı olarak tanımadığı Taipei’de bir oteldeyim artık. Ve John orada 1980’de resmi bir Amerikan diplomatı olarak bulunuyor.(1)

Dolayısıyla 1980’de ABD’nin Çin toprağı olarak tanımadığı Taipei bugün Güneydoğu Asya’da Amerikan-Çin egemenlik kavgasının bir parçası olmuş durumda.

Bütün bunları “Manastırda bir Amerikalı” adlı kitabımda tüm ayrıntılarıyla 2004 yılında yazmıştım.(2)

Dolayısıyla Tayvan üzerinde ABD ve Çin arasında sürekli olarak yürütülen örtülü bir egemenlik kavgası vardı. Ve bugün Çin’in giderek daha da güçlenmesi sonucu bu örtülü kavga açık kavgaya dönüşme sinyalleri vermeye başlamıştır.

John daha 1980’de Taipei’de, ABD’nin resmi olarak tanıdığı Amerikan temsilciliğinde bir görevli olarak bulunuyordu. Bu durum ABD ve Çin tarafları arasında bugün de sürüyor.

Pelosi’nin yeni çıkışı aslında ABD’nin (ve Batı’nın) bölgedeki küresel kavgasının bir sonucudur.

Ukrayna-Rusya kavgası (savaşı) da bu büyük resmin bir parçası olarak sahnedeki yerini almıştır.

Benim gençlik yıllarımda John Muelhke ile olan arkadaşlığımın ucunun nerelere kadar uzandığını bire bir yaşamış bir insanım.

John daha emekliliği gelir gelmez hemen görevden ayrıldı ve inanır mısınız bir papaz oldu.

“Manastırda bir Amerikalı” kitabımda bunun hikâyesini anlatmaya çalışmıştım.

Bu aile içi gibi görülen ABD-Çin kavgasının aslında ucunun John’u papaz yapacak bir hale bile getirdiğini görmek ve bütün bu olaylar dizisini bire bir yaşamak inanılmaz bir trajikomik durumdur.

Ve Cihangir arkadaşım John’un daha 1980 yılında Taipei’de sağdıcı olmak başlı başına ironik bir hadisedir.

John ile en son 2011 yılında İstanbul’da Levent’te oturup yemek yemiştik.

Artık mütevazı bir papaz olarak hayatını sürdüren sakin ve sessiz bir Amerikalıydı.

Dünya siyasetinin pek çok bireysel ve çok özel ilişkilerde kimi zamanlar iç içe geçtiği hep görülmüştür.

Acaba Manastır’da bir Amerikalı Taipei’de demek daha mı uygun olur diye düşünmekten kendimi alamıyorum...


(1) Erol Manisalı, “Fatih’ten Beyoğlu’na Benim İstanbul’um”, Tarihçi Kitabevi, 2022.

(2) Erol Manisalı, “Manastırda bir Amerikalı”, Der Yayınları, 2004.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları