AKP korkusu, sağı ve solu yakınlaştırdı mı?

24 Mayıs 2022 Salı

Türkiye’de AKP iktidarının, “siyasal İslamcı yaşam tarzından antidemokratik uygulamalarına” yürüttüğü politikalar Türkiye’de sağı ve solu bir araya getirdi. CHP ve İYİ Parti başta olmak üzere altılı muhalefet yakınlaşmasına baktığımız zaman bunu görüyoruz.

AKP korkusu, “keskin kutuplaştırma politikaları”, SADAT’tan Arapçaya kadar uzanan topyekûn şeriat söylev ve uygulamaları şu sonuçları doğurdu:

- Dün demokrasiye “mesafeli duran” muhafazakâr çevreler, demokrasinin ne büyük bir nimet olduğunu, AKP sayesinde (ve yüzünden) anlamaya başladılar. Kimi SADAT figürlerinin Ankara’da üst makamlarla “ilişkileri”, gözlerinin açılmasına neden oldu. Ülkenin nereye götürülmek istendiğini, geç de olsa anladılar.

- Laiklikten fellik fellik kaçan ve korkan kimi siyasi odaklar, laiklik olmadan, kendilerinin de özgürlüklerinin kısıtlanacağını “keşfettiler”! Çekindikleri ve uzak durdukları laikliğin, kendileri için de bir “varlık nedeni” olduğunu gördüler.

- Atatürk’e ve ilkelerine mesafeli duran merkez ve sağ odaklar Atatürk ve devrimlerinin, kendileri tarafından da desteklenmesi gerektiğini, “AKP sayesinde” nihayet anladılar.

- Kimi “ikinci cumhuriyetçiler” ve “Batıcı liberaller”, siyasal İslama hoşgörülü bakışlarının, ülkeyi hangi felaketlere sürükleyeceğini, son 10 yıldaki uygulamalar sonucu, kabul etmek zorunda kaldılar.

- Hele hele “tek adam rejimini” destekleyenlerin bazıları da ancak kendi başları belaya girince bu yolun ülkeyi nereye götürdüğünü anlayabildiler.

Gerçekten 20 yıllık AKP uygulamalarının büyük bir çoğunluk üzerinde yarattığı korku ve büyük tedirginlik, muhalefet cephesinde ilginç sonuçlar doğurdu: dün, aralarında işbirliği yapması “imkânsız” olan kesimler, yakınlaştılar ve muhalefet cephesinde birleştiler. Ve AKP içinde, korkup kaçan odaklar da bu yeni oluşuma katıldılar.

YAPMAK YERİNE ‘YIKMAK’...

Atatürk Havalimanı’nın yok yere yıkılması milyarlarca dolarlık büyük bir bedelin ötesinde, “simgesel ve siyasal bir operasyondur”. Ötekileştirme, kutuplaştırma, kaynak israfı ve kaynak transferinin iç içe geçtiği dev bir operasyondur.

1979 yılında Yeşilköy’deki Atatürk Havalimanı’nın bir parçası olarak düşünülmüş “İstanbul Dünya Ticaret Merkezi” önerim Ecevit hükümeti tarafından kabul edilmişti.(*) Ve önerdiğim proje Atatürk Havalimanı’nın “bir parçası olarak” yıllar sonra da olsa uygulamaya kondu ve çalışmaya başladı.

Havalimanının “nakli” ve Yeşilköy’dekinin yok yere terk edilmesi ile birlikte, İstanbul Dünya Ticaret Merkezi de işlevini tamamen kaybetmiş ve ortadan kalkmış oldu. Bu alanda yapılan onca yatırım da işlevini tamamen kaybetti ve çöpe atıldı.

Havalimanının yıkımı için vurulan kazmalar, yalnız havacılığı ve onun altyapısını değil, ona bağlı tüm dolaylı yatırımları da yok etti.

Bir de oturmuş, bu ülke nasıl böyle bir ekonomik kriz içine girdi diye düşünmek adeta, bir “kara mizah haline geldi”. SEKA’lardan şeker fabrikalarına her şeyi yıkarak ve yok ederek ülkeyi bu hale getirmiş olduk...

Önümüzdeki seçimler artık, bir “varoluş meselesi” haline gelmiştir, kimse kendi kendini kandırmasın...


(*) İstanbul Dünya Ticaret Merkezi için Belediye Başkanı Aytekin Kotil ile yapılan toplantı (Fatih’ten Beyoğlu’na Benim İstanbul’um, Tarihçi Kitapevi, 2022, s. 13).



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları