Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bu ‘Seçim’ Bir Başka Seçim

24 Mart 2014 Pazartesi

30 Mart ile başlayacak seçimler dizisi milletimizin bazı temel konularda da tercihini ortaya koyacak. Halkımız hem kendini sınava sokacak hem de sınav notlarını yine kendisi vererek geleceğini belirleyecek.
Ve sonuçta kendi kaderini görecek:
- Avrupalı anlamda çağdaş bir demokrasi mi? Yoksa dini esasları referans alan bir yaşam tarzına götüren totaliter yönetim biçimi mi?
- Açık toplum ve katılımcı demokrasi çatısı altında kuvvetler ayrılığının hukuki, iktisadi ve kültürel boyutları ile egemen kılınacağı bir çağdaş yapılanmaya “evet” mi, yoksa “hayır” mı diyecek?
- Yasakların egemen olduğu bir yapı mı işleyecek? Yoksa özgürlükçü ve saydam bir toplum mu?
- Sanayi, hizmetler, tarım ve enerji sektörlerinin halkın çıkarları doğrultusunda yürütüldüğü politikalar mı? Günlük ve kişiye özel kararların alındığı bir düzen mi?
- Kamu harcamalarının ve yolsuzlukların açık bir biçimde denetlenip izlenebildiği bir yapı mı?
- Her şeyin gizlendiği, saklandığı mı yoksa Meclis’in, sivil toplum örgütlerinin ve halkın ayrıntılı bir biçimde bilgilendirildiği bir işleyiş mi?
- Irk, din, mezhep ve cinsiyet ayrımcılığının olmadığı uygar ve çağdaş bir yapı mı? Ya da insanların Türk, Kürt, Yahudi, Arap, Ermeni, Alevi, Sünni, Hıristiyan diye ötekileştirildiği ve düşmanlıkların yaratıldığı bir Türkiye mi?
- Türkiye’nin Ortadoğu’daki çağdışı rejimlerle yakınlaşıp iç içe geçtiği antidemokratik bir oluşuma karşı çağdaş demokrasinin egemen olduğu ülkelerle işbirliğinin geliştirilmesi mi?
- Atatürk’ün sentezci anlayışını benimseyen bir millet olmak mı? Yoksa bunu reddeden çağdaşlığı ve demokrasiyi yok eden bir uygulama mı?

Siyah ve beyaz
Yukarıda sıralanan seçenekler arasında siyah ile beyaz kadar fark vardır; Almanya’da Sosyal Demokrat-Hıristiyan Demokrat farkına hiç mi hiç benzemez.
Hele İngiltere’deki İşçi-Muhafazakâr ayrılığı ile uzaktan yakından ilişkisi yoktur. Amerika’daki Demokrat-Cumhuriyetçi ayrımıyla ilişkisi de bulunmaz.
Çünkü bu örneklerde, “tarafların üzerinde birleştikleri temel ortak noktalar (asgari müşterekler) ulusal düzenin yapı taşlarını oluştururlar”.
Türkiye’deki seçenekler (ve taraflar) arasında ise temel esaslarda hemen hemen hiç uyum yoktur. “Öteki taraf, karşı taraf” kabul edilir ve karşısındakini düşman gibi gösteren, algılayan bir politika izlenir. Taraf değilse, bertaraf edilmesi gereken bir nesne algısı (ve uygulaması) ortaya konur.

Kader seçimi
Önümüzdeki seçimlerde halkımız oylarıyla, yukarıdaki iki olasılıktan birini seçecektir. İnsanlarımız bu gerçeği görmek ve gereğini yapmak durumundadır.
Artık, “böyle gelmiş, böyle gider” yaklaşımı bir anlam taşımıyor. İnsanımız kendisinin ve toplumun geleceğine bir değer veriyorsa bu gerçeği görmek ve gereğini yapmak durumunda.
Eğer bir değer vermiyorsa, zaten yapacak bir şey kalmamıştır. Her toplum layık olduğu gibi yaşar, bu da insanlık tarihinin hiç değişmeyen determinizmidir.
İnsanı insan yapan değerlere ne oranda sahip çıkacağız? “Oranı”, seçim sonuçları belirleyecektir. Olmak ya da olmamak gibi...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları