Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Çılgın Ortadoğu Projesi' Sınırımıza Dayandı
Arap Ortadoğu’su ve çevresinde 2011’in başından beri ortaya çıkan sıcak gelişmeler genel çerçevede C. Rice’ın 2003’te söyledikleri ile örtüşmesine karşın, orta vadede iki somut amaca yönelik görülebilir:
\n- İran’ın sisteme dahil edilmesi.
\n- Kürdistan’ın oluşturulması.
\nAslında, bu iki hedef de kendi aralarında örtüşmektedirler; çünkü Kürdistan toprakları İran’ın bir bölümünü de içerecek biçimde düşünülmektedir.
\nİşin genel çerçevesini George Bush yönetiminin dışişleri bakanı çok net bir biçimde dünya kamuoyuna açıklamıştı; “Genişletilmiş Ortadoğu Projesi ile bölgede 22 ülkenin sınırları ve rejimleri değiştirilecek”...
\n- Önce sınırların değiştirilmesine bakalım; burada petrol ve doğalgaz rezervlerine göre, din ve mezheplere göre ya da etnik kimliklere göre bölünmelerin sağlanması söz konusudur; nispeten büyük ölçekli ve “yönetimi riskli” devletler küçültülecekler.
\nIrak ve Sudan’da bu iş başarıyla tamamlandı. Irak Şii, Sünni ve Kürt ayrıştırmasına giderken Sudan, Müslüman ve Hıristiyan olarak ikiye bölündü. Libya ve Mısır’da da benzer gelişmeler beklenebilir. Libya yine, muhtemelen cetvel kullanarak bölünecektir; buna karşılık Mısır’da yüzde on nüfusa sahip Hıristiyanların koskoca ülkenin bir bölümünde ayrıştırılmaları ve yeni sınırların çizilmesi olasılık dışı değildir. “Sudan modeli”, değişik bir biçimde uygulanabilir.
\nSınır komşumuz (ve yakın dostumuz) Suriye’de olup bitenler, giderek yükselen iç çatışmalar sonuçta, Şii yönetiminin yerine Sünni bir idarenin getirilmesi sonucunu doğururken beraberinde, Arap-Kürt ayrışmasını da sağlayacaktır. Aynen Irak’ta olduğu gibi. Bu da Suriye’nin bölünmesinden ve bir parçasının Kürdistan’a dahil edilmesinden başka bir şey olmaz.
\nYa rejimlerin değiştirilmesi?
\nRejimlerin değiştirilmesinden kastedilen şey sonuçta, “dost ve denetimi kolay yapılanmalar” olabilir. Örneğin İran, “dost olmayan, sorun ve tehdit yaratan” bir yapılanma olarak görülmektedir.
\n- Ya İran ya ABD veya,
\n- Ya İran ya Batı gibi genellemeler artık, sıkça işitilmektedir.
\nDost ve sorun yaratmayan rejim demek, küresel güçlerin çıkarları ile çatışmayan ve talepler doğrultusunda hareket eden bir düzenin kurulması demektir.
\n- İslam ülkesi ise “uyumlu ve ılımlı İslam” olmalıdır.
\n- Ekonomiler tamamen açılmalı ve küreselleştirilmelidir.
\nBu tip ülkelerde demokratik yollardan seçilmiş meclisler ve hükümetler yerine din referanslı, asker referanslı ya da parasal güç odaklı yönetimler tercih ediliyor. Çünkü bunlar kanalı ile “uyumlu, ılımlı ve işbirliğine hazır yönetimler” daha rahat sağlanabilmektedir.
\nDemokrasinin, “katılımcı ve özde demokrasi biçiminde olması istenmemektedir”. Çünkü o zaman ilişkiler, eşitler arası ilişki şeklinde gelişir ve bu da esas hedeflerle çatışır.
\nBirkaç hafta önce bu köşede, dünyada “küresel güçler arasında oligarşik bir düzenin ortaya çıkmaya başladığından” söz etmiştim. Aynen Birleşmiş Milletler’deki daimi üyelerin egemenlikleri gibi, küresel ekonomik düzende de büyükler arasında yeni bir işbirliği (ve çıkar) ortamı meydana geliyor.
\nO zaman ABD ve AB’ye Asya büyüklerini de eklememiz gerekir. Örneğin, İran’ın “sisteme entegrasyonundan” söz ederken artık sistem, yalnızca Batı değildir. Batı ağırlıklı, ama “diğer büyüklerin de dahil olduğu” küresel oligarşik bir yapılanmadır.
\nLibya’ya yapılan müdahalede bunu açık olarak gördük. ABD ve Avrupa büyüklerinin girişimlerine, Asya büyükleri sessiz kaldılar, etkili bir tepki göstermediler.
\nTürkiye iki arada kalmış...
\n“Batı kampında” olmasına karşın Ankara hükümetinin Ortadoğu, Asya ve Afrika’ya yönelik özel girişimleri (ve politikası) yeni bir açmaz yaratmış durumda;
\n- Ortadoğu ve Arap dünyasında “yıldızı parlayan” Türkiye birdenbire boşlukta bırakılmış, Sudan’dan Suriye’ye bütün Arap dünyası fokur fokur kaynatılmaya başlanmış.
\n22 ülkenin sınırlarının ve rejimlerinin değiştirilmesi için sanki 2011 yılında aniden düğmeye basılmış. İran ve Kürdistan meseleleri “ara ve orta vadeli hedefler” olarak görülüyor.
\n- Kürtler Irak, Suriye, Türkiye ve İran’dan ayrıştırılıyorlar.
\n- Öte yandan İran’ın, tehdit olarak algılanan konumu değiştirilmek isteniyor.
\nTürkiye ile, Irak konusunda büyük sorun yaşanmadı. Şimdilik özerk Kuzey Irak’ın Türkiye ile ilişkileri geliştirildi. Ancak Suriye ve İran konusunda Batı, Ankara (ve Türkiye) ile sorun yaşayabileceğinin farkında.
\n- Hükümetin girdiği angajmanlar var.
\n- İran-Türkiye ilişkileri ise yalnızca bir Tahran-Ankara ilişkisi değil. Hükümetlerden ve rejimlerden öte Türkiye ve İran tarihten gelen ve bugün de fiilen yaşamakta olan derin bağlara sahip.
\nİktisadi, kültürel ve siyasi olarak hükümetler ve rejimler ötesi bir derinlik söz konusudur. Batı açısından sıra İran’a getirildiğinde, çok büyük sorunlar yaşanabilecektir.
\nTürkiye, İran ve İsrail arasındaki hassas dengelerin tamamen bozulması durumunda kontrolü güç gelişmeler ortaya çıkar. Bölgede dört büyük ve etkili ülke var: Türkiye, İran, İsrail ve Mısır. Türki, Arabi, Farsi ve İsraili unsurlara şimdi bir yenisi, Kürdistan ekleniyor. Bu durum Ortadoğu’daki bütün dengeleri değiştiriyor. Sınırlar ve rejimler de, “bunun gereklerine uydurulmaya çalışılıyor”.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev