Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Çılgın Ortadoğu Projesi' Sınırımıza Dayandı

16 Mayıs 2011 Pazartesi
\n

Arap Ortadoğusu ve çevresinde 2011in başından beri ortaya çıkan sıcak gelişmeler genel çerçevede C. Riceın 2003te söyledikleri ile örtüşmesine karşın, orta vadede iki somut amaca yönelik görülebilir:

\n

- İranın sisteme dahil edilmesi.

\n

- Kürdistanın oluşturulması.

\n

Aslında, bu iki hedef de kendi aralarında örtüşmektedirler; çünkü Kürdistan toprakları İranın bir bölümünü de içerecek biçimde düşünülmektedir.

\n

İşin genel çerçevesini George Bush yönetiminin dışişleri bakanı çok net bir biçimde dünya kamuoyuna açıklamıştı; Genişletilmiş Ortadoğu Projesi ile bölgede 22 ülkenin sınırları ve rejimleri değiştirilecek...

\n

- Önce sınırların değiştirilmesine bakalım; burada petrol ve doğalgaz rezervlerine göre, din ve mezheplere göre ya da etnik kimliklere göre bölünmelerin sağlanması söz konusudur; nispeten büyük ölçekli ve yönetimi risklidevletler küçültülecekler.

\n

Irak ve Sudanda bu iş başarıyla tamamlandı. Irak Şii, Sünni ve Kürt ayrıştırmasına giderken Sudan, Müslüman ve Hıristiyan olarak ikiye bölündü. Libya ve Mısırda da benzer gelişmeler beklenebilir. Libya yine, muhtemelen cetvel kullanarak bölünecektir; buna karşılık Mısırda yüzde on nüfusa sahip Hıristiyanların koskoca ülkenin bir bölümünde ayrıştırılmaları ve yeni sınırların çizilmesi olasılık dışı değildir. Sudan modeli, değişik bir biçimde uygulanabilir.

\n

Sınır komşumuz (ve yakın dostumuz) Suriyede olup bitenler, giderek yükselen iç çatışmalar sonuçta, Şii yönetiminin yerine Sünni bir idarenin getirilmesi sonucunu doğururken beraberinde, Arap-Kürt ayrışmasını da sağlayacaktır. Aynen Irakta olduğu gibi. Bu da Suriyenin bölünmesinden ve bir parçasının Kürdistana dahil edilmesinden başka bir şey olmaz.

\n

Ya rejimlerin değiştirilmesi?

\n

Rejimlerin değiştirilmesinden kastedilen şey sonuçta, dost ve denetimi kolay yapılanmalar olabilir. Örneğin İran, dost olmayan, sorun ve tehdit yaratan bir yapılanma olarak görülmektedir.

\n

- Ya İran ya ABD veya,

\n

- Ya İran ya Batı gibi genellemeler artık, sıkça işitilmektedir.

\n

Dost ve sorun yaratmayan rejim demek, küresel güçlerin çıkarları ile çatışmayan ve talepler doğrultusunda hareket eden bir düzenin kurulması demektir.

\n

- İslam ülkesi ise uyumlu ve ılımlı İslamolmalıdır.

\n

- Ekonomiler tamamen açılmalı ve küreselleştirilmelidir.

\n

Bu tip ülkelerde demokratik yollardan seçilmiş meclisler ve hükümetler yerine din referanslı, asker referanslı ya da parasal güç odaklı yönetimler tercih ediliyor. Çünkü bunlar kanalı ile uyumlu, ılımlı ve işbirliğine hazır yönetimler daha rahat sağlanabilmektedir.

\n

Demokrasinin, katılımcı ve özde demokrasi biçiminde olması istenmemektedir. Çünkü o zaman ilişkiler, eşitler arası ilişki şeklinde gelişir ve bu da esas hedeflerle çatışır.

\n

Birkaç hafta önce bu köşede, dünyada küresel güçler arasında oligarşik bir düzenin ortaya çıkmaya başladığından söz etmiştim. Aynen Birleşmiş Milletlerdeki daimi üyelerin egemenlikleri gibi, küresel ekonomik düzende de büyükler arasında yeni bir işbirliği (ve çıkar) ortamı meydana geliyor.

\n

O zaman ABD ve ABye Asya büyüklerini de eklememiz gerekir. Örneğin, İranın sisteme entegrasyonundan söz ederken artık sistem, yalnızca Batı değildir. Batı ağırlıklı, ama diğer büyüklerin de dahil olduğu küresel oligarşik bir yapılanmadır.

\n

Libyaya yapılan müdahalede bunu açık olarak gördük. ABD ve Avrupa büyüklerinin girişimlerine, Asya büyükleri sessiz kaldılar, etkili bir tepki göstermediler.

\n

Türkiye iki arada kalmış...

\n

Batı kampında olmasına karşın Ankara hükümetinin Ortadoğu, Asya ve Afrikaya yönelik özel girişimleri (ve politikası) yeni bir açmaz yaratmış durumda;

\n

- Ortadoğu ve Arap dünyasında yıldızı parlayanTürkiye birdenbire boşlukta bırakılmış, Sudandan Suriyeye bütün Arap dünyası fokur fokur kaynatılmaya başlanmış.

\n

22 ülkenin sınırlarının ve rejimlerinin değiştirilmesi için sanki 2011 yılında aniden düğmeye basılmış. İran ve Kürdistan meseleleri ara ve orta vadeli hedeflerolarak görülüyor.

\n

- Kürtler Irak, Suriye, Türkiye ve İrandan ayrıştırılıyorlar.

\n

- Öte yandan İranın, tehdit olarak algılanan konumu değiştirilmek isteniyor.

\n

Türkiye ile, Irak konusunda büyük sorun yaşanmadı. Şimdilik özerk Kuzey Irakın Türkiye ile ilişkileri geliştirildi. Ancak Suriye ve İran konusunda Batı, Ankara (ve Türkiye) ile sorun yaşayabileceğinin farkında.

\n

- Hükümetin girdiği angajmanlar var.

\n

- İran-Türkiye ilişkileri ise yalnızca bir Tahran-Ankara ilişkisi değil. Hükümetlerden ve rejimlerden öte Türkiye ve İran tarihten gelen ve bugün de fiilen yaşamakta olan derin bağlara sahip.

\n

İktisadi, kültürel ve siyasi olarak hükümetler ve rejimler ötesi bir derinlik söz konusudur. Batı açısından sıra İrana getirildiğinde, çok büyük sorunlar yaşanabilecektir.

\n

Türkiye, İran ve İsrail arasındaki hassas dengelerin tamamen bozulması durumunda kontrolü güç gelişmeler ortaya çıkar. Bölgede dört büyük ve etkili ülke var: Türkiye, İran, İsrail ve Mısır. Türki, Arabi, Farsi ve İsraili unsurlara şimdi bir yenisi, Kürdistan ekleniyor. Bu durum Ortadoğudaki bütün dengeleri değiştiriyor. Sınırlar ve rejimler de, bunun gereklerine uydurulmaya çalışılıyor”.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları