Eskiden mallarımız giderdi, şimdi askerlerimiz gönderiliyor…

22 Haziran 2021 Salı

Yetmişli, seksenli, doksanlı hatta iki binli yılların başında Türk mallarının, ihracatçıların, müteahhitlerin ve hatta sanatçılarımızın ve dizilerimizin gittiği Ortadoğu ülkelerine bugün askerlerimiz gidiyor. Ve art arda şehit haberleri alıyoruz.

- Irak, Libya ve Suriye bizim yerleştiğimiz pazarlardı: Türk malları, Türk yatırımcıları yerleşmişlerdi. İşçilerimiz, mühendislerimiz oradaki Türk şirketlerinde çalışırlardı. Almanya ile birlikte, bu Arap ülkeleri işçi, mühendis ve şirketlerimizin çok etkili olduğu “dost” ülkelerdi. Türk işçileri ailelerine Irak’tan, Libya’dan para gönderirlerdi. Dış ticaret açığımızın kapatılmasında önemli bir coğrafyaydı Ortadoğu.

- AKP iktidarının gelişinden sonra iş tersine döndü. Libya başta, Türk işçi, mühendis ve firmaları kaçmak zorunda kalmışlardır. Mallarımız, müteahhitlerimiz, işçilerimiz gitmiyorlar: aksine o ülkelerden, başta Suriye olmak üzere altı milyonun üzerinde Arap, Türkiye’ye doluşmuşlar: eskiden istihdamımıza katkı sağladığımız Irak, Suriye, Libya gibi Ortadoğu ülkeleri bugün Türkiye’nin sırtına bir dinamit fıçısı gibi yerleşmiş: altı milyonu aşkın Arap, hem Türk insanının ekmeğini elinden almış, Türkiye’de işsizliği artırmış hem de sadece bugüne kadar, en az elli milyar dolarlık ek bir faturayı, göçmüş Türk ekonomisinin sırtına yüklemiştir.

- Daha 15-20 yıl önce büyük futbol takımlarımızın dostluk ziyareti çerçevesinde gidip maç yaptığı Suriye, Mısır ve Lübnan gibi ülkeler, askerlerimizin karşı karşıya geldiği bir felakete sürüklenmiştir.

1985’te Kahire’ye Türk-Mısır ilişkileri üzerine konferans vermek üzere davet edilmiştim. En büyük tirajlı gazete olan Al-Akbar’ın genel yayın yönetmeni Kerim Bey de benimle kapsamlı bir söyleşi yapmıştı. Türk Otomarsan’ın, Kahire Belediyesi’ne Türk otobüslerinin ihracı da konuşmalarımızda yer almıştı. Hey gidi günler: AKP iktidarından sonra siyasal İslamcılık (ve İhvancılık) yüzünden, dinci teröristlerin geçiş yolu haline geldik.

Öte yandan ABD’nin bölgedeki YPG-PKK gibi kuklalarının yolunu açtık. Otobüs satışının yerini, silahtan cihatçılara başka satışlar aldı ve bugünkü Ortadoğu bataklığının bir parçası haline geldik. Silahların yanına küresel uyuşturucu mafyası da dahil oldu. “Özelleştirilen” limanlarımız bölgesel “istasyonlar” haline dönüştürüldüler.

Dün Libya ve Suriye’de iş tutan müteahhitlerimiz, bugün içerde, burada “iş tutar” hale dönüştürüldüler. Siyasal İslamcılık yüzünden her şey “tersyüz” edildi ve daha kötüsü, “dinci-vahşi kapitalist-emperyalist” şeytan üçgeni, aynen Osmanlı’nın son çöküş dönemindeki gibi, “Türkiye-Ortadoğu ilişkilerinin” şemsiyesi, egemen gücü haline dönüşüverdi.

AFGANİSTAN, SON İSTASYON

Son Erdoğan-Biden NATO buluşmasında Biden’a verilen yeni asker ihracı ödünü, tersyüz edilen son operasyondur. Evet, birçoklarının da dediği gibi, Kore’ye asker gönderme işini anımsatıyor: bizi hiç ilgilendirmeyen, ABD emperyalizminin Kore Savaşı’nda çok şehit ve gazi verdik. Batı bataklıktan kaçarken, Ankara’nın “yeni Batıcı” çıkışı ile ABD’ye hoş görünme ve “destek isteme” niyeti, filmin tekrarından başka bir şey değildir. Türkiye’de iktidarda kalmak isteyenler ABD desteği sağlamak için, asker gönderiyorlar. Herhalde bugün, Libya’dan çekmek zorunda “bırakıldığımız” askerlerimizin bir kısmını Kâbil Havalimanı için Afganistan’a göndermek zorunda kalıyoruz.

Kore’yi o yıllarda Türkiye’de kimler savunuyordu biliyor musunuz: “Amerikancı”lar, dinciler, toprak ve köy ağaları: sola ve katılımcı demokrasiye karşı olan herkes.

AKP iktidarı bugün, “yeni Soğuk Savaş koşullarının bir parçası ve öncüsü olarak” iktidarda kalmak istiyor. Karşılığında, Ortadoğu’ya Türk malları ve şirketleri yerine askerimiz ikame ediliyor.

Bir de kalkmış “Soros”lara kızıyoruz, kendimiz en koyu “Sorosçu” olduğumuz halde… 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları