Siyasetin kilitlenmesi

13 Temmuz 2015 Pazartesi

AKP ve MHP’nin tabanları (zemini) birbirine yakın, özellikle İslami ve tutucu boyutlarıyla.
CHP ile HDP bir boyutu ile yakınlar: özellikle çağdaş yaşam biçimine bakışları ile. Ancak bu “benzerliğe” karşın derinlerde ve stratejide önemli bir ayrılma söz konusu; CHP bütünleştirici, HDP ayrıştırıcı.
AKP ve HDP “karşı köşelerde” görülmelerine karşın derinlerde ve uygulamada toplumu kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı ve bölücü bir yol içinde bugüne geldiler.

Yalnız partiler değil
Siyasal partilerin bu çelişkili özellikleri toplumun bir aynası gibi: demokratik, hukuki, ahlaki, dini, etnik çözüşme ve yozlaşmalar, “partiler arasında böylesi garip bir oy dağılımı doğuruyor.”
AKP toplum tarafından cezalandırılıp iktidardan düşürülüyor ama düşüren yüzde 60’ın tarafları, aralarında “ortak çıkar birliği oluşturamıyorlar”.
2002’den beri AKP iktidarı döneminde keskin bir dinci, ötekileştirici bir kutuplaştırma oluşturulmuş
Açılım politikası” demokratikleşme değil, Türkiye’nin bütünlüğünü ortadan kaldırıcı, bölücü ve ayrıştırıcı keskin sonuçlar doğurmuş
İran’ın Şii siyasal ve kültürel etkisini taklit eden AKP yönetimi, “bölgede çağdaş ve demokratik bir Türkiye yerine” Sünni (ve dinci) faktörleri öne çıkaran bir dış politika uygulamış.
Karşılıklı ulusal çıkar ve denge politikası yerine dengesiz, din öncelikli uygulamaları öne çıkarmış. Irak ve Suriye iç savaşlarında ve işgallerinde, “ çatışmaları körükleyen tarafta yer almış”: Sadece Suriye’den Türkiye’ye, “Almanya’nın yarım yüzyılda kabul ettiği Anadolu insanı kadar Suriyeli, birkaç yıl içinde Türkiye’ye kaçmak, sığınmak zorunda bırakılmış.
İktidarın dinci (Sünni), etnik ve kültürel ayrıştırıcı uygulamaları sonucu Türkiye’de, 7 Haziran seçimlerinde oluşan sonuç ortaya çıkmış: kaos, ayrışma ve belirsizlikler…
Ve bu sonuç Türkiye’de siyaseti kilitlemiştir.
• Üniversitelerden iş çevrelerine
• Sivil toplum örgütlerinden sanat çevrelerine
• Ordudan polise
• Dini örgütlerden medya çevrelerine kadar keskin ayrışma ve kamplaşmalar “siyasetin kilitlenmesine” ortam hazırladı.

Türkiye ve Yunanistan farkı
Bizdeki kilitlenmeler ve zıtlıklar ile Yunanistan’daki kriz çok farklı nedenlere dayanıyor:
• Yunanistan demokrasi ile yönetiliyor, hem de uzun yıllardan beri toplumsal örgütlenmeler her kesimde alışılmış durumda,
•Çipras yönetiminin kavgası “sistemdeki ve AB içindeki oligarşik finans düzeni ile”. Tabii, eski Yunan hükümetlerinin de hataları eklenince bir “sol yönetim olarak” Çipras’ın işi daha da zorlaşıyor.
• AB (ve Batı) hiçbir zaman Yunanistan’ı gözden çıkaramaz: ancak yeni Çipras’ların da oluşmaması için kendisini biraz hırpalamak, “ayar yapmak istiyorlar
Türkiye’deki kilitlenme ve kriz ise bambaşka;
• Cumhuriyet ve demokrasi ile İslamcı bir toplumsal yapı arasında kavga var
• Ulusal bütünlük ve üniter yapı ile bölünme ve sınırların değiştirilmesi arasında kavga (ve savaş) söz konusu.
Bugünkü siyasal kilitlenme noktasında, “yüzde 60 içinde de kavga ve çelişkiler sürüyor”, yalnız AKP ve ötekiler arasında değil.
Atina’da “Çipras’çılar da, evetçiler de, kilise de Yunan bayrağının arkasından yürüyorlar”, Çipras’ın ateist veya solcu olması hiç önem taşımıyor.
Bizde ise bayraklar bile ayrıştırılmış durumda; dinciden bölücüye kadar Türk bayrağına karşı çıkanları görüyoruz.
Yüzde 60, bugün veya erken seçimden sonra “asgari müşterek” yaratamazsa sorun yön değiştirmeden sürecek demektir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları