49. festival: Yeniden yaşama dönüş

25 Ağustos 2021 Çarşamba

İKSV Müzik Festivali, İstanbul’a bir ilkbahar müjdecisi olarak gelirdi eskiden. Bu yıl ise yaz ortası ve tümüyle bir açık hava festivali olarak zamanın koşullarına uyum sağlayarak geldi. Açılış konseri şef Aziz Shokhakimov yönetimindeki Tekfen Filarmoni Orkestrası ile başladı. Piyanist Anna Vinnitskaya, Rusya’da aynı dönemde yaşamış ve benzer ekolde yapıtlar üretmiş iki büyük bestecinin, Prokofiyef ve Şostakoviç’in birinci piyano konçertolarını art arda seslendirdi. Her ikisi de olağanüstü enerji ve saydam bir teknik gerektiren yapıtlardı. Bu besteciler, Rusya’daki rejimin yöneticileriyle kâh ters düşmüş kâh onların suyuna göre giderek kıdem kazanmış sanatçılardandı. Vinnitskaya, iki konçertoyu peş peşe çalarak herkesin cesaret edemeyeceği bir işe kalkıştı. Ve her iki konçertoyu da hiç zorlanmadan, sanki konuşur gibi sanki hiçbir iş yapmıyormuş gibi mutlu ve rahat bir beden diliyle seslendirdi. Şostakoviç konçertoda yer alan klarnetçi Kiril Soldatov, güçlü ve berrak tonuyla dikkat çekti.

Şef Shokhakimov yönetimindeki Tekfen Filarmoni’nin de gerek konçertolara eşlikte gerekse konserin son yapıtı olan Şostakoviç’in Caz Orkestrası için 2. süitinde enerjik yorumu kayda değerdi.

GENÇLERE İKSV OLANAKLARI

İstanbul Festivali giderek genç yorumculara daha çok olanak sunmaya başladı. Sahnede yaşıtlarını gören genç dinleyiciler de mutlaka müziğe daha çok yaklaşıyor. Genç şeflere, genç solistlere ve özellikle orkestralarımızın gencecik üyelerine, her konserde rastlayabilirsiniz. Onların özgeçmişi için ne güzel bir referans: İKSV’nin 49. festivalinde biz de orkestranın bir üyesi olarak sahnedeydik, diyecekler. Tekfen Filarmoni Orkestrası’nda da canla başla çalmaları dikkat çekiyordu. Bir de gençlerden oluşan, onların zevkine göre düzenlenmiş programlar var: Örneğin Maçka Habitat Parkı’nda 28 Ağustos’taki Chromas korosu. Şefleri Başak Doğan’ın yönetiminde bir A Capella (eşliksiz) topluluk. Farklı dillerde, farklı biçemlerdeki koro şarkılarında doğaçlamalar bile yer alıyor. Siz de onlar gibi özgürce parkta yerlerdeki minderlere oturup çoluk çocuk bu etkinliğe katılabilirsiniz.

CİHAT AŞKIN’A ONUR ÖDÜLÜ

Festivalin bu yılki Onur Ödülü ünlü keman sanatçımız Cihat Aşkın’a verildi. Yorumculuğu, araştırmacılığı, kuruculuğu, profesörlüğü, kadirbilirliği ve genç kuşağın elinden tutması, onun sadece birkaç niteliği. Kısacık ödül konuşmasındaki sözcüklerinin ardında pek çok anlam gizliydi. Cihat, sadece bir “yorumcu” olmadı. Cumhuriyet müziğimizin tarihindeki müzikolojik atılımları da kendine örnek aldı. Örneğin, “Yeni Türk Müziği Hareketi” adlı projeyi yaratırken Cengiz Özkan gibi bir halk müziği araştırmacısı ile bu topraklardaki müzik türlerini birleştirip konserler verdiler. Projenin ilk konseri de Muzaffer Sarısözen’le başlamıştı. Cihat, İTÜ Türk Müziği Konservatuvarı’nda Ayhan Turan’ın keman sınıfında okurken halk müziğini de Divan müziğini de öğrenmişti. Londra Kraliyet Müzik Koleji’nden solistlik diploması ve City Üniversitesi’nde Prof. Yfrah Neaman ile çalışarak master derecesi ve 1996’da doktora aldı. Bugün Türk kemancıları arasında gerek icracı, gerek öğretmen, gerekse araştırmacı olarak saygın bir yeri var. Onun geleneğe bağlılığı yalnız müzik içeriklerinde değil, kurumların da geleneğini yeniden gündeme getiriyor. Örneğin İstanbul Radyosu’ndaki tarihi “Radyo Konserleri”ni yeniden başlatması gibi. 

Bugün gençler Cihat Aşkın’dan neler öğrenmeli?

Müzisyenin kavgacı değil, barışçı insan olduğunu; müzik yeteneklerinin yalnız büyük kentlerden değil, ülkenin dört bir yanından toplanması gerektiğini; eğitimini yurtdışında alsa da bir sanatçının kendi ülkesinde de hizmet vermesinin önemini; yorumculuğun yanı sıra uyarlama, bestecilik, hocalık yaparak üretimini renklendirirken yılların birikimiyle üstlendiği çeşitli yönetim görevlerini başkalarıyla da paylaşabilmeyi ve alçakgönüllülüğü hiç elden bırakmamayı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları