Evin İlyasoğlu
Evin İlyasoğlu evini@boun.edu.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Hüzün ve müzik

06 Nisan 2016 Çarşamba

Sanatçılar çoğu zaman yapıtlarını derin acıların, büyük hüzünlerin yankısı olarak yaratmışlardır. Yirminci yüzyılın yüz karası temerküz kamplarında ölüme mahkum edilen insanların arasındaki kimi sanatçı, o ağır koşullara karşın üretmeyi sürdürmüştür.
2009’da Nevit Kodallı’nın kitabını yazarken söz, bir yerde ünlü Çek orkestra şefi Karel Ancerl’e (1908-1973) gelmişti. Ancerl, 1948’de, Prag Radyo Orkestrası’nın şefiyken Kodallı’nın Orkestra Süiti’ni çaldırtır. Radyodan yapılan canlı yayını o sırada Paris’te öğrenci olan Kodallı, kendisi de dinler. Hayat hikâyesi ise çok acıklıdır: 1942’de ailesiyle birlikte Terezin temerküz kampına gönderilmiş, kamptaki müzisyenleri bir araya getirip bir yaylılar orkestrası kurmuş, düzenli konserler verdirip çevrenin moralini yükseltmiş. 1944’te ise Auschwitz’e yollanmış. Bu arada eşi, Terezin kampındayken doğum yapmış ve bebekle beraber gaz odasında öldürülmüş. Karel Ancerl bir şekilde ölümden kurtulmuş. Savaş sonrasında Prag Radyo Orkestrası’nı yönetmeye başlamış ve genç bestecileri desteklemiş.

Terezin’den besteler
Nicedir elimde Renan Koen’in özenle hazırladığı bir kitap var, içinde bir DVD ve bir CD: Holokost’u Anma “Uykudan Önce”. Türkçe, Almanca, Fransızca ve İngilizce yazılmış. Renan, piyanist, şancı, müzik terapisti ve besteci. Terezin’deki Konsantrasyon Kampında sanatçıların, yasak olduğu halde, birçok eser ürettiklerini öğrenince çok etkilenmiş. O bestecileri dinledikçe, orada yaşadıklarını müzik yoluyla belgelemiş olduklarını görmüş. Kampta, yetiştirildikleri disiplinle yeni eserler üreterek yaşama tutunan ve yine orada ölüme gönderilen dört besteciyi ele almış: Viktor Ullmann, Pavel Haas, Zikmund Schul ve Gideon Klein. Her bir notada hüzün, minör tonlarda mor renkler, piyanonun derininden gelen anlatım var. Korolu yapıtlarda marş temposu gibi bir disiplin, pesleşen seslerin tek düzeliğinde yeni renkler aranmış. Bu dört bestecinin yapıtına kendi imge gücünüzle birer öykü yakıştırabilirsiniz. Dördünün de ortak yazgısı, 1944-45’te, Auschwitz, toplama kampında öldürülmüş olması ve bu yapıtları Terezin’de bestelemiş olmaları.

CD’ye dikkat
CD’deki müzik Zikmund’un Schul (1916-1944) korolu ve orglu bir yapıtıyla başlıyor. Ardından Gideon Klein’ın (1919- 1945) bir koro parçası ve çeyrek tonları kullandığı piyano sonatıyla devam ediyor. Çeyrek tonlar, o zamanlar Prag Konservatuvarı’nın ünlü hocası Alois Haba’nın öğretisi. Sonatın son bölümü Allegro Vivace (neşeli ve hızlı) tempoda. Neşeyi koyu grinin arasından süzülen ışıklarda duyuyorsunuz. Pavel Haas (1899-1944), erkekler korosu için bestelediği yapıtta pes tonlardaki hüzünü söylüyor. Viktor Ullmann bu bestecilerin en ünlüsü: Schönberg’in öğrencileriyle eğitilmiş, Mahler’in etkisinde kalmış; formun müzikteki önemini diğer sanat disiplinleriyle kıyaslamış. Piyano Sonatı sağlam bir çerçeve içinde birçok öykü anlatıyor.
Renan Koen’in bu eserleri toplarken belgelere ulaşma öyküsü ise başlıbaşına bir serüven. CD’nin en sonunda kendi bestesi olan “Yükseliş” seslendirilmiş; Renan’ın pırıl pırıl piyanosuyla ve Ulrich Mertin’in ağlayan viyolasıyla. Viyola, insan sesi gibi ağlayan çalgı, bu acıklı belgeselin sonuna çok yakışmış. Projeyi, Kalan Müzik basmış, 500. Yıl Vakfı, Anadolu Kültür ve Kariyo Ababay Vakfı desteklemiş.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları