Evin İlyasoğlu
Evin İlyasoğlu evini@boun.edu.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Müzik Müzeleri

20 Aralık 2017 Çarşamba

Yurtdışındaki nice kentte rastladığım müzik tarihi ve müzikçilerle ilgili müzelere hep imrenmişimdir. Örneğin küçücük bir İtalyan kasabası, orada doğup büyümüş bir bestecisinin adını almış, yaşadığı evi müze haline getirmiş. İçinde fazla bir şey olmasa da girdiğiniz anda onun müziğini duyarsınız, dolaştığınız sürede sizi yüce bir atmosfere sokar. O besteciyi hiç tanımayan bile belki de merak edip kayıtlarını alır, hayatını okuyup, içinde yaşadığı çağı da öğrenir.
Geçenlerde böylesi beni etkileyen iki müzeden söz edeceğim: birisi İtalya’nın Bergamo kentindeki Donizetti Müzesi. Diğeri de İsviçre’nin Lucerne kentindeki Richard Wagner Müzesi. Bergamo küçücük bir masal şehri. Sırtını dağa dayamış, verimli bir vadiye bakıyor. Romantik opera tarihinde “bel cantogüzel şarkı söyleme” sanatının öncülerinden Gaetano Donizetti (1797-1848) burada doğmuş ve ölmüş. Aşk İksiri, Lucia di Lamermoor, en ünlü operaları. Donizetti Vakfı her şeye sahip çıkıyor. Doğduğu evi onarıp müze haline getirmişler. Belli ki oldukça yoksul bir aileymiş. Donizetti’nin işlemeli bir yeleği, klavikord gibi zamanın tuşlu çalgısı, el yazması nota sayfaları, kendine, ailesine, koruyucularına ait yağlıboya portreler. Kentteki nice sokak ve yapı onun adını taşıyor. Donizetti Theatre’da Leyla Gencer ne çok opera oynamış! Bergamo ile tümleşmiş bu büyük sanatçının hayatı acılarla dolu.
Son zamanda etkilendiğim diğer bir müze Richard Wagner’in 2. eşi Cosima ile birlikte 1866’dan 1872’ye kadar yaşadıkları Lucerne’deki ev. Arkasında görkemli İsviçre Alpleri, önünde masalsı Lucerne Gölü uzanıyor. Liszt’in kızı Cosima ile göldeki bir yolculuk sırasında Tribschen yarımadasındaki harap 15. yüzyıl konağını keşfetmişler. Onarıp bütün çocuklarıyla oraya taşınmışlar. Wagner hayatının en mutlu yıllarını bu mekânda geçirmiş. İkinci kızları Eva ve ardından oğulları Siegfried burada doğmuş. Bu doğum şerefine bestelediği Siegfried Idyll adlı parçayı bu evin basamaklarında karısına sunmuş. Nietsche, Liszt, Kral 2. Ludwig gibi devamlı ziyaretçileri varmış. Meistersinger von Nürnberg burada tamamlanmış. Siegfried ve Götterdamerung burada başlamış. Tribschen’deki müzede Wagner’in destekçileri ve zamanın ünlü sanatçılarının yağlıboya tabloları, aile şeceresi, giysileri, el yazması notaları ve taslaklarıyla onun yaşamına giriyorsunuz. En can alıcı olay da bu yıl evde ilginç bir çizgi film sergisi olması. Çocuklara, gençlere ve sıradan insanlara yönelik bir anlatım. Grafik çizgilerle hazırlanmış bir DVD ve kitap da satılıyor. Böylece Wagner, daha genç kuşaklara, daha geniş kitleye tanıtılıyor.
Müzikçi müzelerinden ayrılırken hep içim burkulur. Cemal Reşit Rey’i düşünürüm. Ölür ölmez dağılıp savrulan el yazmaları, mektupları, aileden kalan antika eşyaları kimbilir şimdi nerelerde!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları