Feyzi Açıkalın

“Bunlaaar ve CeHaPe zihniyeti” ne giden bakanlar kurulu bildirgesi

01 Aralık 2020 Salı

COVID-19’e ilişkin önlemlerin açıklanacağı bir bakanlar kurulu sonuç bildirgesini beklerken, AKP’li Cumhurbaşkanı ekranda beliriyor. Karıma, “Suratı çok kötü” diyorum. O ise, görmüş geçirmiş edasıyla, “Her zamanki hali, ne var ki” diyor.

Cumhurbaşkanı çok gergin bir yüz ifadesi ile kısıtlamaları açıklıyor. Her birimiz kendimizi ilgilendiren kısmını öne alıyoruz. Bencileyin, 65 yaş üstünün toplu taşımayı kullanamayacak olması üstüne yoğunlaşıyorum.

Sosyologlara havale ettiğim sigara kullanımı konusundaki hassasiyetinin, ana konuya geçiş için bir araç olabileceğini başlangıçta anlamıyorum. 

Alışveriş merkezlerine HES kodu ile girme kısıtlamasını gülerek izliyorum. Aynı, cenaze namazlarının otuz kişiyle sınırlandırılıp, Cuma namazlarına herhangi bir yorum getirilmediğinde olduğu gibi. 

Merakla beklediğim yılbaşı yasaklamalarının mevlit ile dengelenmesini ilginç buluyorum. Ardından Mekke’nin fethi kutlamaları yasağı gelir mi diye merak ediyorum. Evlerdeki yılbaşı eğlencesine getirilen yasaklarla halkın ispiyonculuğa teşvik edilmesi bir başka endişe konusu oluyor.

Derken, artık bu akşam bari konu etmez diye düşünürken, dünyanın ve ülkemizin geçirmekte olduğu bu zor günlerde, kurumlar üstü niteliğiyle kapsayıcı olmasını beklediğimiz Cumhurbaşkanı, “Bunlaar” diyerek sözü ana muhalefet partisine getiriyor.

COVID-19 önlemleri bir kenara bırakılırken, CHP’li bir milletvekilinin üçüncü ülkelere silah satışıyla ilgili suçlamalarına yanıt veriyor. Çok sinirli. Savaş suçlarının zaman aşımına uğramadığını ve bunun ısıtılmakta olduğunu, benim gibi o da biliyor olmalı.

Gündemin olmazsa olması Katar da akşama malzeme oluyor. Paranın renginin, dininin, cibiliyetinin olmadığı bir kez daha cumhurbaşkanının ağzından bu vesileyle onaylanıyor.

Eleştirilerinde hedefe koyduğu “Bay Kemal” in CHP’sini kendisine hala en büyük tehdit gördüğü, nefret yüklü sözlerinden anlaşılıyor. Bakanlar kurulu toplantısından önce hazırlandığı anlaşılan prompter monoloğunun olmazsa olmazı ise Gezi Dayanışması.  

“Milletimize karşı kurulan asırlık tuzaklar”, “zahir ve demokrat faşistlere” karşı uyanık olma gerekliği, “sandık mühendisliği hesapları” önümüzdeki günlerde kullanacağı yeni saldırgan terminoloji kalıplarının ipuçlarını veriyor.

Bu arada Borsa İstanbul’un Katar Yatırım Otoritesi’ne pay devrinin tamamlandığı açıklanıyor. Rakamın devede kulak olduğu belirtiliyor. 

Konuşmasının sonunda ise yine şiir okuyor. Toplumsal uzlaşı, barış, kucaklaşma mesajları veriyor. Ama küresel salgına önlem niyetiyle başladığı konuşmasının başında “Bunlaar” diye dışladığı insanlar, bu kucaklaşmanın içinde yer alacak mı, bilinmiyor. 

Nasıl bir distopyanın içine düştüyse bu ülke…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları