Feyzi Açıkalın

Öküz…

05 Aralık 2019 Perşembe

Eskiler “ismiyle müsemma” derlerdi. Bu sözcük, bir kişiye verilen adın, lakabın o insanın fiziksel özellikleri ve karekteriyle uyuştuğunu anlatmak için kullanılırdı.

Şimdilerde daha yalın olan “adı üzerinde”yi kullanıyoruz.

Takma isimler ya da ağızdan çıkıveren betimlemelerde eskiden zeka kırıntısı aranırdı. Yakıştırmanın kişiye uyup uymadığına göre o isim babası/anası değer bulurdu.

Üzerinize afiyet, birisine “ayı” dendiği zaman o kişinin bunu hak edip etmediği düşünülmezdi bile. Ayılık çok net bir karekterdi; söylendiyse öyleydi…

Konumuz olan “öküz” eskiden daha tanımlayıcı idi. Kaba saba, dümdüz kişilikler böyle adlandırılırdı. Şimdilerde ise öyle değil.

Öküz artık çağa ayak uyduramamakla eşdeğer kullanım buluyor. Kuşaklar arası bağlantıda kopukluk yaratan, bir sonrakilerin ihtiyaçlarına yanıt veremeyen, onları anlamayanlar öküzlükle yaftalanıyor.

Anlaman gerektiğini algılayamadığında üstüne yüklenen bir deyim öküz. Aslında “aptal” diyecekler ama tanım daha somutlaşsın istiyorlar. Bir taraftan da can acıtılmalıdır…

Öküz bilindiği gibi mitolojik bir hayvan olan Boğa’nın iğdiş edilmişi; işe yaramayan, üretken olmayanı. Boğa’ya yüklenmiş olan “yeniden doğuş” kavramı öküzün elinden alınmış.

Eski, dümdüz yapılan yakıştırmadan farklılığı var bugünkü öküzlüğün. Kişide görülen yontulmama isteği, yaşama tek düze bakışı, zekası ve yetisi elverdiği halde sabit fikirli olma inadını sürdürmeye kalkışı, öküz tamlamasının alnına alaycı bir kahkahayla yapıştırılmasına neden oluyor.

Öküzlükle yaftalananların “üzgünüm, beni böyle kabul edin” diyenlerinin işi kolaydır. Zarif, karşılıklı anlayışa dayanan bir ilişkiden muaf kılınır böyleleri.

Öküz olmayı içine sindiremeyenler asıl acıyı çekenlerdir. En kötüleri de, yaptıkları öküzlüğü bilip yalnızca kendine itiraf etme korkaklığında olanlardır.

Bu tipler eğer, egoları izin verir gerçek kimlikleri olan Boğalığa geçebilirlerse yırtarlar. Aksi halde kendi içlerinde, o kısır ve kısırlaştırılmış döngülerinde yaşamın çiftine sürülürler. Boyundurukları, arkalarındaki onları zorlayan çelik saban ve sırtlarından eksik olmayan değnek ile…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları