Necip’li orta alan önce gol yemeyeyim düşüncesinin sonucu olabilir miydi? Antalya’nın Eto’o’lu forvet hattı Şenol Güneş’i böyle bir uygulamaya itmiş olabilir miydi? Ayrıca, Gökhan’ın yokluğunda ilk on birde sahaya çıkan Quaresma’nın savunmaya yardım etmeyen oyun anlayışı Hoca’yı etkilemiş olabilir miydi? Ama belli ki bir bildiği vardı Güneş’in.
Karşılaşma başladığında bütün kaygılar boşa çıktı. Siyah - Beyazlılar Oğuzhan’ın kurduğu bağlantılarla, Atiba’nın olağandışı çabalarıyla Necip dahil çok adamla ileri çıktı. Hem de ne çıkma! Yerinde pas seçimleriyle, hızlı, akışkan ve örgütlü. İlk yarı üst düzey ve zevk veren atak futbolu izledik Beşiktaş’tan. Takımın bütünlüğünü kaybetmeden rakip alanda organize olduğunu gördük. Ne var ki bunda rakip Antalyaspor’un pozitif açık oyunun katkısını unutmamak gerek.
Necip’le gelen ilk gol Kartal’ın bu güzel ataklarının bir ödülüydü adeta. Ne var ki Beşiktaş’ta ‘atak’ Şampiyonlar Ligi, ‘savunma’ mahalli lig! Dağınık, durağan ve hep geriye kaçıyor Kartal’ın savunması... Antalya’nın golünde Eto’o on sekizin içinden vuruyor tüm Beşiktaş defansı altı pasın içinde bekliyor. Bu acemice yenen golle skor dengelendi ama tarafların gol isteği aralıksız sürdü.
Çok geçmeden Quaresma’nın kaleye gönderdiği top kalecinin elinden içeri yöneldi, kale içindeki Gomez topa son dokunandı. Ama golün kime yazılacağı tam belli olmadı. Asıl ikinci yarı skor 2-1’ ken Eto’o’ya ceza alanında Ersan’ın hareketi penaltı mıydı sorusu kafamıza takıldı. Hakem düdük çalmayınca Beşiktaş penaltıdan, Ersan ikinci sarıdan kurtuldu.
Tam işler Beşiktaş açısından tehlikeye girerken iki Alman Beck ve Gomez’in basit ve çabuk oyunu sonucu gelen 3. gol Beşiktaş’ı rahatlattı ve mücadelenin galibini belirledi. Gomez zaten bu maç çakılı santrafor değil de sahanın her yerinde savaşan, top kazanan ve asist yapan kimlikteydi. Olcay ve Cenk’in golleri ise Beşiktaş’ın kusursuz atak gücünün ödülleriydi. Atak kalitesiyle Beşiktaş ligde hem puan hem futbol farkını açıyor artık.