Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Erkek olun’ biraz
Sürekli belirttim; bizim hakemler gençken iyi çıkış yapıyorlar ve biz de “İyi bir hakem geliyor” diye umutlanıyoruz. Ama sonra birden değişime uğrayıp eyyama başlıyorlar. Çünkü ne yazık ki bu sistemde başka türlü yaşam hakkı yok onlara. Yine defalarca yazdım, hem de ta VAR lafı çıktığından beri… Herkesin “VAR gelecek adalet gelecek” sandığı o ilk günlerden beri… VAR’ın beklenenin tam tersine tartışmaları daha da arttıracağını söyledim hep.
Çünkü VAR’ın başındaki hakemler de bizim hakemlerimiz sonuçta. Bir hafta sahada bir hafta VAR’dalar. Pozisyonları değerlendirecek olanlar yine onlar. Görüntüyü bir salise önce ya da sonrasından alacak olan yine onlar. Ayrıca mesela penaltı pozisyonlarında şiddetin derecesi ekrandan tam kestirilemez ki. Fakat benim için çok daha önemlisi VAR’la verilen kararların sanki mutlak doğruymuş gibi sunulacak olmasıydı. Ve sonuçta bu sistemde hakem sayısı arttıkça sorunun da artacağı çok açıktı. Nitekim üzülerek söylüyorum ki tüm öngörüm gerçek oldu.
Ağlayan ağlayana
Şimdi puan kaybeden ağlıyor. Hakemlerden de, VAR’dan da şikâyetçi herkes. Ama aynı hakemlerle kazanıldığında ses nedense çıkmıyor. Böylesi maçlardan iki örnek verirsek: Akhisar-Galatasaray maçı. VAR hakemi Ali Palabıyık. Akhisar’ın golü ofsayt diye VAR’dan dönüyor. Muslera 2. sarıdan atılmıyor. Cim Bom tartışmalı bir penaltıyla kazanıyor. Ses var mı? Yok.
Galatasaray-Rize maçı. Hakem Ali Palabıyık. Rize’nin temiz gözüken golü uyduruk bir faul gerekçesiyle sayılmıyor. Yine ses yok. Burada mesele o takım, bu takım meselesi değil. Amacım da Ali Palabıyık’ın Fenerbahçe-Galatasaray maçında verdiği yanlış kararlara kılıf bulmak, “Ne yapalım herkese oluyor böyle şeyler” demek değil. Galatasaray’ın o maçtaki mağduriyetinin üstünü örtmek de değil.
Baskı için
Çifte standarda dikkat çekmek istiyorum asıl ben. Baksanıza artık kural haline geldi; puan kaybeden en mağdur takım havasına bürünüp kamuoyuna oynuyor. Tartışmalı pozisyonlarda beş pozisyon, olmadı on pozisyon geriye gidip bahane bulma zavallılığına düşülüyor. Nerdeyse bir gerekçe bulup maçları yeniden oynatacaklar. Çünkü biz hakemlere baskı yaparak, kamuoyu yaratarak etkili olabileceğimize inanmışız bir kere. Öyle ya başarı gelirse bizden, başarı yoksa hakemlerden değil mi? Sonunda da en fazla baskı kuranın kazandığı gibi bir anlam çıkıyor bunlardan... VAR’ı en çok hangi kulüp yöneticilerinin istediğini de bir hatırlayın mesela.
Ağlama duvarı
Başarısızlık durumunda bir ağlama bir ağlama ki sormayın. Oysa ki bu ağlama başarısızlığa mazeret bulmaktan başka bir şey değil. Kulübün paralarını çarçur eden sizsiniz. O paralar ki taraftarın maç biletleri, kombineler, TV aboneliği için ödediği paralar.
Sonra iflas ediyor ve devlet bankalarından para istiyorsunuz. Bu da sonuçta halka yansıyor. Daha fazla vergi, daha fazla pahalılık olarak. Sonra rakibinin şampiyonluğunu engellemekle övünen bir Fenerbahçe. En rahat kazanacağı maçta pozisyon üretemeyen bir Galatasaray. Sonuç anti-futbol derbisi ve bol bol mağduriyet edebiyatı. Hep cinsiyetçi bir tavırla diyorsunuz ya “Biraz erkek olun” diye, doğru “Biraz erkek olun” gerçekten.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?