Gülengül Altınsay

Hakeme gelene kadar

19 Nisan 2018 Perşembe

Yine bir derbi ve yine ortalıkta gezinen söylentiler. Öyle ya Fenerbahçe-Beşiktaş Türkiye Kupası’nda bu akşam karşı karşıya gelecek ve taraflardan biri finale kalacak. Yani önemli bir maç, her iki taraf için de. Tamam futbolun temel gerçeği, her maç öncesi ve her maç sonrası bol bol yorum yapılması. Varsayımlara dayanılarak bol bol sonuçlar çıkarılması. Zaten futbolun güzelliklerinden biri de bu değil mi?
Sadece futboldan hazzetmeyenler “Maç bitmiş hâlâ koca koca insanlar saatlerce futbol geyiği niye yapar ki” diyebilir.
Futbolu sevenler ise bir pozisyon için bile konuş konuş doymazlar.
Futbolun topluca oynanan bir oyun olması, topluca sevinilen, topluca kaygı duyulan kitlesel bir eylem olması en cazip yönlerinden biri zaten. Sadece taraftarların değil sahadaki futbolcularla taraftarların da birleştiği, tek yürek olduğu hareketler topluluğu bir anlamda futbol.
Bunlar bildik şeyler.
Tüm futbolseverler bunu bilir yani, bunu yaşar.

Amaç farklı olunca
Ne var ki futbola dair konuşmalar bizde hakemler üzerinden yürütülüyor genellikle. Daha çok da hakemleri baskı altına alabilmek için. Böyle olunca işin tadı kaçıyor. Özellikle derbilerde taraflara hakem beğendirmek neredeyse imkansızlaşıyor. Hakem kararlarının standardı olmayınca ve adalet duygusu bir kere zedelenince her takım haksızlığa uğradığını düşünmeye başlıyor. Tamam sürekli hakem şikayetleri için bu bir neden belki ama iş adaleti sağlamak, hakemlerin özgürce maç yönetmelerini sağlamak değil de kendi takımlarına avantaj sağlamak haline dönüşünce olay tümüyle boyut değiştiriyor.
Baksanıza Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi öncesinde etrafta dolaşan “Hakem Mete Kalkavan Beşiktaşlıdır” iddialarına. Ne kadar da anlamsız. İlkokul çocukları gibi koca koca adamlar hakemin tuttuğu takım üzerinden dedikodu yapıyor. Amaç belli; hedef şaşırtmak, dahası hakemi baskı altına almak. Öncelikle bir hakemin tuttuğu takım o hakemin yönetiminde belki de en etkisiz faktör. Bunun örnekleri bolca yaşandı geçmişte. Hadi şu anda faal olan hakemlere dokunmayalım sadece geçmişten bir örnekle yetinelim. Cem Papila’nın Beşiktaşlılığına ve yönettiği Beşiktaş-Samsunspor maçına ne dersiniz mesela?
Bu yüzden geçiniz artık bunları. Bir hakemin tuttuğu takım üzerinden gündem yaratmak -kaldı ki Mete Kalkavan’ın Beşiktaşlı olduğu da bir iddia sadece- ve baskı kurmaya çalışmak çok ayıp.
Bir zahmet kafanızı kaldırın ve Federasyon’un ne kadar bağımsız olduğuna bakın. Hukuk Kurulu’nun kimi PFDK’ye sevk edip kimi sevk etmediğine bakın. PFDK’nin dengesiz, adaletsiz kararlarına bakıverin.
Şu açık; futbol üzerinde güçlü bir iktidar ağı, keyfe göre yönlendirme var. Eğer bunu dikkate alarak konuşacaksanız hakemler hakkında da konuşun. Yoksa hiç olmazsa susun.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şimdi ders zamanı 5 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları