Gülengül Altınsay

İki farklı dünya

19 Ekim 2017 Perşembe

Ben bu kadar rahat Beşiktaş maçı seyrettiğimi hatırlamıyorum. Rahattım çünkü Beşiktaşlı oyuncular rahattı. Daha ayaklarını yeşil çimlere bastıklarında belliydi bu. Monaco II. Louis Stadı’nda basın tribünü sahaya çok yakın. Futbolcuların maç içindeki birbirlerine seslenişlerini bile duyduk. Tabii tribünlerin neredeyse boş oluşunu da burada hesaba katmak gerek.
Neyse, engellerle dolu zor bir Süper Lig sürecinin ardından Şampiyonlar Ligi’nde Monaco’da alınan galibiyet ilaç gibiydi. Meğer gerginlik olmadan, baskı olmadan, hakem korkusu olmadan maç izlemek ne kadar güzelmiş. Şampiyonlar Ligi futbolun farklı bir seviyesi zaten ve bu seviyeyi bize yaşattığı için de teşekkürler Beşiktaş.
Takımın sakinliği, özellikle rakip alandaki rahat rahat top çevirişi takdire şayan. Oynanan olgun futbolun sonuçlara yansıması da ayrıca güzel.
Üç maçta toplanan dokuz puan ise gruptan çıkmanın müjdecisi gibi. Ne var ki iş tamamıyla bitmiş değil henüz. Bir kere rakipler Beşiktaş’ı şimdi daha iyi tanıyorlar. Dolayısıyla daha sonraki üç maç bu kadar kolay geçmeyebilir. Neyse ki üç deplasmanın ikisi bitti. Ve fakat ‘bu iş kolaymış’ havasına girilirse kendi kendimize yaparız. Bu arada gruptan birinci çıkmanın önemini de hatırlatmaya gerek yok.

Futbolu düşünen yok
İnsan Şampiyonlar Ligi havasına girince o ortamı yaşayınca hele bir de başarılı sonuçlar alınca bizim futbolumuz niye böyle bir ortamda oynanmıyor diye üzülüyor. Baksanıza Lig’de daha 8 hafta oynandı hır-gürden geçilmiyor. Kimse kendisini geliştirmek, futbolunu geliştirmek zahmetine katlanmak istemiyor. Hakemler üzerinden kolay başarı peşindeyiz biz. Onlar da işin kolayını öğrenmiş; kendilerini kurtarmak için sahada futbolu katlediyorlar. Dolayısıyla iyi futbol oynamaya çalışanı katlediyorlar. Göz göre göre verilen yanlış hakem kararları da cabası. Şimdiye kadar sadece hatalı kalkan ofsayt bayraklarıyla kaç takımın canı yandı düşünsenize? Böylece sonuçlarda yardımcı hakemler orta hakemlerden daha etkili olmaya başladılar.
Oysa ki futbolun oynandığı ortam ne kadar sağlıklıysa futbol da o kadar sağlıklı olabilir. Bu iki kere iki dört.
Şampiyonlar Ligi’nde de hakem hataları olmaz diye bir şey yok. Ama kasti olmayan hatalar olduğuna inandırıyorlar bizi. Sahadaki herkes işini en iyi şekilde yapma derdinde olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Orada korunan sadece futbol. Bu da doğal olarak futbolun kalitesine yansıyor.

Adalet olunca
Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi maçlarındaki rahatlığında giderek olgunlaşan futbolunun yanı sıra işte bu adaletli futbol ortamın da etkisi var.
Ne var ki hani hep söyleriz ya “Hiçbir başarı cezasız kalmaz” diye. Korkum o ki Beşiktaş’ın Avrupa’da seviye atlaması bazılarını rahatsız edebilir. Ve onu da aşağıya çekme çalışmaları başlatılmış olabilir. Bu durumda yapılacak tek şey ise futbol anlayışından taviz vermemek, sakin olmaya çalışmak, oyunlara gelmemek.. Ve çalışmak, çalışmak, çalışmak…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şimdi ders zamanı 5 Aralık 2024
Takım ne yapsın? 3 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları