Gülengül Altınsay

Normale dönmeyelim biz

11 Nisan 2020 Cumartesi

Hindistanlı Arundhati Roy romanları dışında da görüşlerini açıkça söyleyen sağlam duruşunu hep koruyan "cesur" bir kadın yazar. Şu korona günlerinde dünyanın alt üst oluşuna da kayıtsız kalmamış. Çağatay Yavuz’un çevirisiyle çok güzel bir yazısına rastladım. Sadece bir bölümünü paylaşmak istiyorum: “Kaynağı ne olursa olsun (koronanın) kudretlilere diz çöktürdüğü ve başka hiç bir şeyin yapamayacağı oranda bilinen dünyayı durma noktasına getirdiği inkâr edilemez. "Normal"in özlemiyle kıvranan zihinlerimiz bir kırılma yaşandığı gerçeğini yadsıyarak geçmişle gelecek arasındaki söküğü dikmeye çalışıyor. Ve bu korkunç çaresizliğin ortasında kendi ellerimizle yarattığımız kıyamet makinesini tekrar gözden geçirmemiz için bize bir fırsat tanıyor. Normale dönmekten daha kötü bir şey olamaz.”

Dediği gibi geçmişle gelecek arasındayız şimdi. Farklı bir dünya hayal edebiliriz. Etmeliyiz. İyi de o farklı dünyaya nasıl geçeceğiz. Ve yazı şöyle sonlanıyor: “Ya peşimizden eski dünyanın dumanlı gökyüzünü, zehirli nehirlerini, ölü fikirlerini, veri bankalarını, doymazlığımızı, ön yargılarımızın ve nefretlerimizin kokuşmuş cesetlerini sürükleyerek geçeriz ya da boş bir bavulla ve uğruna savaşmakta tereddüt etmeyeceğimiz tertemiz bir dünya düşlemeye hazır olarak.”

Boş hayaller alemindeyiz

Fakat biz şu an itibarıyla her şeye bıraktığımız yerden devam edelim istiyoruz. Ama bu olanaksız. Altı ay ya da bir yıl sonra hiç bir şey olduğu yerde olmayacak çünkü. Önce bunu kabul edelim. Futbolda mesela, ne olduğu gibi kalabilecek ki! Takımlar futbolcularını ne kadar koruyup kollayabilecek? Zaten batık olan bütçelerindeki kayıpları nasıl finanse edebilecekler. Baksanıza TFF Başkanı Özdemir, “Maaş konusuna kendileri karar versin” diyerek kulüpleri kaderleriyle baş başa bıraktı bile. Yani anlayışlarda, yönetim biçimlerinde bir değişiklik yok henüz. Herkes bir an önce normale (siz ‘eskiye’ diye okuyun) dönme hayalleri peşinde. Aynı çürümüşlük, aynı ilişki ağları, aynı menfaat birliktelikleri, aynı havadan gelip yok olan paralar, rantlar sürmeli onlar için.

Hangi normal?

Futbol dünyasının korona sonrası normalleşmesini isteyen çok. Her şeyin kendi denetimlerinde aynen sürmesini isteyenler bunlar. Ama ‘normalleşme’ futbolun kendisini sevenlerin, maçları hayatlarımızı renklendiren birer eğlence gibi görenlerin, adil oyun isteyenlerin, "futbolcunun zeki, çevik ve ahlaklı olanını" tercih edenlerin isteyebileceği bir şey değil.

Rekabeti düşmanlık üzerinden yürüten yöneticiler, futbol aracılığıyla güç ve unvanakavuşanlar, “kazan da nasıl kazanırsan kazan” anlayışını şiar edinenler, her geçen yıl kalitesini kaybeden futbol, boşalan tribünler…

Normalimiz buysa bizim şahsen ben de istemem normalleşmeyi. Zorunlu olarak değişecek olan koşullarda eskinin yıkılıp tümüyle farklı bir yapılanmanın olmasını isterim. Ve korona sonrasına Arundhati Roy’un da söylediği gibi boş bavulla girmek ve içini güzel şeylerle doldurmak isterim; "vicdan, adalet, eşitlik, özgürlük, emeğe saygı, hak edenin kazanması" gibi mesela…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kim çürümüş? 18 Nisan 2024
Süper kriz 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları