Gülengül Altınsay

Tren kaçıyor mu?

17 Ağustos 2020 Pazartesi

Sergen Yalçın’ın yeteneği, futbol zekâsı herkesin malumu. Futbolculuğu kadar teknik direktör olarak da başarılı olmaması için hiçbir neden yok. O yetenek, o kapasite fazlasıyla kendisinde var. Var da sadece zekâyla yürütülecek iş değil Beşiktaş teknik patronluğu... Geleceği de inşa etmek, sürekli gelişen yapılar kurarak kalıcı olmak gerek.

Fakat şöyle bir sorun oluyor bizde; büyük takıma gelmek bir başlangıç olarak değil de bir sonuç olarak görülüyor hep. Sanki gelişme tamamlanmış, şimdi sonuca gitme zamanı gibi düşünülüyor. Ve sürekliliği olan başarılar değil kısa vadeli başarı hedef oluyor. Kısa vadeli hedeflerin en çekicisi de Türkiye şampiyonluğu... Oysa Beşiktaş gibi takımlar için şampiyonluk hedef değil bir sonuç. O şampiyonluğun nasıl bir takımla elde edildiği, sonrasında ne olacağı önemli.

Yıllara damga vuracak bir takım yaratma sürecini başlatırsınız ve bunun sonucunda şampiyonluklar ve Avrupa liglerinde sürekliliği olan başarılar gelir.

Oysa işin popülist ve kolay yanına kaçılıyor. Hemen bir iki yıl içinde şampiyonluk elde etme çabasına giriliyor. Bunun için de risk alınmıyor. Türkiye’den ya da dışarıdan bildik yaşlı oyuncularla kısa süreli takım yapmak esas oluyor. Yani yaşananlardan hiç ders almadan eski sistem sürdürülüyor. Aynı bitirici (!) yönetici tipleriyle, aynı menajerlerle işler eski tas eski hamam yürüyor. Beşiktaş’ta mesela Demirören ve Orman döneminde yapılan hatalar, kulübün üç kuruşa muhtaç hale getirilmesi unutuluyor.

En sorunlu döneminde bile ligi 3. bitiren Beşiktaş’ta transferlere bakınca eski çizgi devam ediyor gibi maalesef.

Örneğin Mensah transferi bir başarı olarak gösteriliyor, ama ödeneceği söylenen paralar doğruysa eğer, söylenecek tek bir şey var: “Umarım değer”. Çünkü futbolcunun takıma ne katacağı belli değil. Üstelik bu kadar parasız bir dönemde. Bu arada Berna Gözbaşı başkanın transferde gösterdiği ilkeli duruş tümüyle ayrı bir konu. Hele Kayserispor’un Süleyman Hurma dönemindeki Mehmet Topuz olayı unutulmamışken.

En zor dönem

Beşiktaş’ta Ahmet Nur Çebi yönetiminin ne kadar zorluklar içinde yönetime geldikleri de ortada. Her gün bir başka sorunla uğraşmaktan bunalmış durumdalar. İnanılmaz zorluklar içindeler. Bunu da çok iyi biliyoruz. Ne var ki burada anlaşılmayan bazı durumlar var. Yönetimle Sergen Hoca’nın istekleri, hedefleri, yöntemleri ne kadar örtüşüyor mesela. “Bırakmam Seni” diye kampanyanın açıldığı dönemde, sadece şampiyonluk diye bir hedef konabilir mi? Ya gelecek? Ya Avrupa? 30 yaşını geçmiş ve Türkiye liginden bilinen kapasitesi sınırlı futbolcularla şampiyon olunsa bile her yıl sil baştan mı yapılacak? Oysa ki bu dönem tüm olumsuzluklarına rağmen hem Beşiktaş yönetimi için hem de Sergen Yalçın için büyük fırsat. Yeniden temiz bir sayfa açmak, her şeyi yeniden olması gerektiği gibi düzenlemek, yeni yapılanmayla birlikte kendilerini de yükseltmek ve eskinin olumsuzluklarını tekrarlamamak için bulunmaz bir şans. İçim elvermiyor ama yoksa “fırsattı” ve “şanstı” mı demek lazım artık. Tren gene kaçtı mı ya da kaçıyor mu?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kim çürümüş? 18 Nisan 2024
Süper kriz 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları