Gelişimspor Dergisi’nde yeni bir muhabirken yıldız futbolcuların sert faullerden korunması yine gündemdeydi. Ben de yaptığım “Vur vur inlesin mi?” başlıklı derleme için birçok yıldız futbolcuyla görüşmüştüm. Herkes durumdan şikâyetçiydi. Fakat o zaman G.Saray’da olan Tanju Çolak’ın sözleri ilginçti. “Ben ayağımda topu hiç tutmadığım için faule de maruz kalmam” demişti. Tabi bu yıldız futbolcuların korunması gerekir yaklaşımı hayli tepkiye yol açmıştı. “Ne yani yıldız futbolcu diye dokunulmazlıkları mı var, bırakalım istedikleri gibi mi oynasınlar” gibisinden. Bu arada yıldız futbolcu, yıldız olmayan futbolcu ayrımı yapmak ne kadar doğru tartışılır. Aslında tüm futbolcuların korunmasında büyük iş hakemlere düşüyor. Sahada her futbolcuyu korumakla, futbolun kurallarını uygulamakla sorumlu kişi hakem çünkü. Eğer bir hakem sert faullere gerekli önlem almazsa bu futbolcu sağlığını tehlikeye sokar, böylesi faullerin devam etmesini teşvik etmiş olur.

SİLVA’NIN KADERİ Mİ?

Bu konuya Beşiktaşlı Rafa Silva’ya haftalardır yapılan sert faullere isyan nedeniyle geldik. Trabzon maçında arkadan bileğine gelen darbe ve hakemin buna sarı bile göstermemesi bardağı taşıran son damla oldu. Hakem Trabzon taraftarının etkisi altında kalmamalıydı. Ve böylesine sert faule kart kararını VAR’a bırakmamalıydı. Döndük dolaştık aynı konuya geldik; hakemlerin kart konusundaki tutarsız uygulamalarına. Dahası, hakemlerin takım seçmelerine. Maalesef yeni TFF Başkanı’nın tüm iddialı söylemlerine rağmen her şey bıraktığımız noktadan devam ediyor. Yılların kiri pası bir anda değişmez. O yüzden umudumuzu henüz kaybetmedik.

İnsanı futboldan soğutacak noktalara kadar getiren, profesyonellik sınırlarını çoktan aşmış, hakemi aldatmaya, haksız avantaj sağlamaya yönelik hareketlere gelince; içeriden rakibin formasını çekip kendini yere atmalar, ceza alanında rakibe ayağını takıp kendini yere atmalar, en küçük teması bile bahane edip yerlerde kıvranmalar... İşte en korkuncu da bunlar. VAR’ı devreye sokmak için şimdi iyice kabak tadı verdi bu futbolu katleden davranışlar. Fakat asıl suçlu, bu tarz sahtekârlığa giren davranışları profesyonellik olarak lanse edenler, yorumcular, yöneticiler, kendi takımı lehine olunca hoş gören taraftarlar maalesef. Ve sahada gereken cezayı vermeyen çok hoşgörülü hakemler! Ne yazık ki centilmenliğe, sportmenliğe, insanlığa sığmayan davranışlar gerekli tepkiyi almıyor bizde. Dahası normalleştiriliyor. Futbolun etiği de şerefiyle hakkıyla kazanmak da kimsenin umurunda değil. Oysa maç kazanıp kaybetmekten çok daha önemli şeyler bunlar. Ve kaybedildiğinde telafisi çok zor olan. Çünkü bu oyunun güzelliğini, heyecanını, çekiciliğini kaybediyoruz ama farkında değiliz.