Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Cumhuriyet yenilendi
Okurlarımız dün gazetelerinin yenilenmiş yüzüyle, yeniden düzenlenmiş sayfalarıyla, daha kolay okunabilir yazı karakterleri ile tanıştılar. Cumhuriyet yeni biçimini okurlarının beğenisine sundu. Kuşkusuz bu yenilenme yalnızca sayfa düzenlemelerindeki değişikliklerle sınırlı değil; yeni yazarlar tanınmış konuklarla zenginleşen içerik ve daha çok haber anlayışı ile bütünleşiyor. Cumhuriyet kimi okurlarımızın ilettiği kaygıları da ciddiye alıyor kuşkusuz. Yayın çizgimizin güvencesi Cumhuriyet Gazetesi, Cumhuriyet Vakfı’nın Kuruluş Senedi ve Yayın İlkeleri’nde açık net bir şekilde belirtilmiş ilkeleridir. Gazete bu ilkelere uygun gazetecilik yapmayı, laik demokratik cumhuriyeti ödünsüz savunmayı sürdürecek. Haberde nesnellik, gerçekçilik ilkelerinden ayrılmayacak. Halkın haber alma hakkına her koşulda ve hiç korkmadan saygı gösterecek, gereğini yerine getirecek. Cumhuriyet Okur Temsilcisi olarak benim görevim de daha önce olduğu gibi gazetecilik ilkelerinin uygulanmasına okurlarla, redaktörlerle, gazete yönetimiyle tartışarak katkıda bulunmak olacak. Amaç daha iyi habercilik yapan bir gazetedir. Burada da bize düşen öncelikli görev, büyük bir heyecanla çaba gösteren yeni yayın yönetimine destek olmaktır.
Yeni döneme girerken geçmişe takılıp kalmak kuşkusuz doğru olmayacaktır. Ama bu hafta yine de geçen haftalardan kalan eleştirilere, önerilere yer vermek yerinde olur. Geçtiğimiz günlerin gazetecilik tartışmaları açısından ilginç olayı, bir hukuk faciası olan Balyoz davasının çürütülmüş “kanıtlarını” bir bavulla özel yetkili savcılara teslim etmeyi gazetecilik olarak sunmuş olan Mehmet Baransu’nun tutuklanması oldu. Hiç ikirciksiz söyleyelim. Baransu’nun “gizli belgeleri yayımlamak” “suçundan” tutuklanması gazeteciliğe ve gazetelere yapılmış açık bir saldırıdır. Bu hiç kuşkusuz Baransu’yu iyi bir gazeteci yapmaz. Aynı şekilde Taraf gazetesinin o günlerdeki yönetmenlerini, Altan ve Çongar’ı da sorumluluktan kurtarmaz. Ama bu sorumluluk okurlara, halka ve Balyoz davası nedeniyle hukuksuz, kanunsuz bir şekilde zulme uğratılmış, zindanda tutulmuş insanlaradır. Gazeteci bir konuda eline geçen belgelerin sahihliği, doğruluğu, gerçeği yansıtıp yansıtmadığı konusunda kesin bir kanaate ulaşmadan yayın yapmamalıdır. Daha da vahimi, gazeteci eline geçen belgeleri yalnızca yayımlamakla yetinmelidir, fikri takiple izlemelidir. Gazetecinin görevi savcılara ulaklık yapmak değildir ve böyle bir tutum hiçbir koşulda hoş görülemez. Cumhuriyet gazetesinin Ahmet Altan’a bu konudaki fikirlerini sorması çok yerinde olmuştur. Altan’ın yanıtının bir yazı formatında yayımlanması hoş olmasa da verdiği yanıtların kofluğu ve daha önemlisi itiraf niteliği taşıması, Cumhuriyet’in iyi gazetecilik ilkelerine uygun davrandığını kanıtlamış ve arşivlere çok değerli bir belge kazandırmıştır.
Yeni dönemde öneriler
“Cumhuriyet’te Bağzı Güzel Şeyler Oluyor” başlığı sonrası hem Can Dündar’ın hem de Ahmet Tan’ın duyurdukları yenilikler ışığında yazma gereği duydum. Önerilerimi birkaç başlıkta paylaşmak isterim:
1. Yıllar önce yapıldığı gibi “okur anketi” yapmalısınız. Bazı köşe yazarlarının az okunduğunu ya da hiç okunmadığını gözlemliyorum. Çevremdeki okurlarla yaptığım mini anket sonucu edindiğim izlenim bu. Haftada 2-3 kez yazanların okunurluk oranı daha yüksek.
2. Sizin köşenizde “Kaptan kısa yazın diyor. Ben de telgraf çekiyorum” diye ironik biçimde belirttiğiniz gibi köşe yazıları çok uzun. İlhan Selçuk’un söylediği gibi köşe yazısı sayfanın yarısını geçmemeli. Yazı uzadıkça sütuna sığdırmak amacıyla punto küçülüyor. Bu da okumayı zorlaştırıyor.
3. Cumhuriyet okuru olmadığı halde “Kitap” ve “Bilim-Teknoloji” ekleri için gazete alanları tanıyorum. “Pazar eki” için aynı şeyleri söylemek olası değil. İki-üç imzayla çıkan ve ilgi çekici söyleşilerin olmadığı bir pazar ekini siz ya da sizin söyleyişinizle “Kaptan” beğeniyor mu? Saygılarımla... • Akın Ersöz
Hep kasvetli haberler olmasa
3 Mart 2015 Salı günü 3. sayfanızda 12 başlıktan oluşan haberler vardı. Bunlardan sadece İznik’te boşanmak için adliyeye giden kişinin arabasına yazdırdığı, “Boşanıyorum çok mutluyum” diye başlayan haber beni gülümsetebildi.
Diğerleri maalesef yıkım, intihar, intihara teşebbüs, cinayetler, taciz, kazazedelerle ilgili hiç de iç açıcı olmayan haberlerdi.
Umarım 3. sayfayı bu şekilde okuyucularınıza sunmazsınız. Sizden 3. sayfa güzeli fotoğrafı falan istemiyoruz ama böylesine kasvetli haberleri bir arada görmek iyi olmuyor. Tamam memleketin durumu böyle haberlere müsait olmasına müsait de, bunları diğer sayfalara serpiştiremez misiniz? Saygılarımla... • A. Tarık Emre
İki saatte okurdum
Öncelikle gazetedeki yeni yapılanmayı, tiraj artırma çalışmalarını nötr bir şekilde takip ettiğimi söylemek istiyorum. Ben Can Bey’e önyargılı yaklaşanlardan değilim, iyi niyetine güveniyorum, ancak çizgi konusunda da titiz bir takip içinde olduğumu bilmenizi isterim.
Bence beni önemseyin, çünkü ben 18 yaşından beri Cumhuriyet okuruyum ve 30 yaşın altındayım :) Sadece öznel bir gözlemim var, eskiden Cumhuriyet gazetesini okumak benim 2 saatimi alırdı. Simdi ise 45 dk - 1 saat arasında gazeteyi okuyup bitiriyorum. Cumhuriyet’in geniş kitleler tarafından okunabilmesi benim de en büyük arzum. Başarılar dilerim, kolay gelsin... • Ömer Çamlı
Kısa kısa
Başarılar dilerim
Özenle oluşturulan yepyeni ve çok becerikli yeni yönetimiyle ve bu yönetimin çok ilkeli anlayışı ve de uygulamalarıyla; 8 Mart’tan itibaren “bağzı”lı yeni gazetenizin önceki dönemlerin çok çok ötesinde çok üstün başarılar ve yararlılıklar göstereceğinden ve eski bir “Cumhuriyet” okuru olarak satışlarınızın da artacağından eminim. İlker Başlıoğlu
Haberde eksiklikler
10. sayfa, Hasan Ferit Gedik haberi “....duruşmada sanıkların kimlik tespiti yapılırken CHP milletvekili aday adayı Ayşegül Nuran Bektaş ile ilgili tartışma çıktı. TRT spikerinin iddianameyi okuduğu oturumda ...’’ Ufak hataları yazarak sizi mesgul etmemeye gayret ediyorum ama bu “ufak” değil diye düşünüyorum. -Ayşegül Nuran Bektaş’ın davayla ilgisi ne? Çıkan tartışma ne? TRT spikeri kim? Bu soruların yanıtını ve davayla ilgisini ne yazık ki bulamadım haberde. Saygılarımla ... • Serdar Güray
Eleştiren ama öğreten yazarlar
Yaklaşık yirmi senelik Cumhuriyet okuruyum. Gazete yazarlarından öğrendiğim birçok şey oldu. Tabii zaman işliyor ve gazetemiz birçok değerli yazarını yitirdi. Sizden ricam gazetemiz yazarlarının akademik kariyerinin de olması. Bizim sadece eleştiren değil eleştirirken öğreten yazarlara ihtiyacımız var. Tabii ki devrimci ruhunu yitirmemiş dinamik, yenilikçi, Atatürkçü olması önkoşul... • Tayfun Öztürk
İlk uzaylıyı buldunuz mu?
3 Mart 2015 tarihli gazetenizde son sayfadaki küçük haber beni oldukça şaşırttı: “İşte ilk uzay canlısı”. Böyle bir haber bütün gazetelerde baş sayfaya girecek bir haber olurdu, ancak yalan bir haber olmaktan öteye gidemedi ne yazık ki. Cornell Üniversitesi sayfasına gittiğimde bunun bir araştırma ve Titan’da yasam olursa nasıl organizmalar bulunabileceği üzerine bir teori olduğunu öğrendim. Çeviriyi yapan kişi biraz fazla abartmış. Lütfen dikkatli olun, haberin ağırlığını fark ettiğinizde ayrıntılı bir araştırma isteyin. Saygılar... • Resul Danış
Bunlar sıradan hatalar değil
Sadece Cumhuriyet’te değil, basının tümünde Türkçe son derece özensiz biçimde kullanılıyor. Şairlerin düzeltmenlik yaptığı gazeteler vardı (eski Cumhuriyet gibi) bir zamanlar. Redaksiyon diye bir “gazetecilik işi” vardı. Dile (Türkçe) saygısızlığın hiç kuşkusuz temel nedeni fikir kıtlığı, kültürel sığlık, bunlara değinmenin yeri burası değil... Kıyısından köşesinden elbirliği ile müdahale etmek sorunu çözmez ama küçük de olsa katkı sağlayabilir.
Ben şahsen bütün gazetelerde, TV-Radyo, internet sitelerinde yanlış biçimde kullanılan “yaşanan” zarfına dikkat çekmek istiyorum. Bu zarf tamamen yanlış kullanılıyor (yaşanan tartışma, yaşanan iş kazaları vs gibi). Ama iş (5 Mart tarihli gazetenizin spor sayfasında “Küfrün perde arkası” başlıklı haberin üst başlığında kullanıldığı gibi) saçmalık derecesinde de kullanılır hale gelince bu mektubu yazma ihtiyacı duydum.
O üst başlıkta “yaşanan olaylar” gibi saçma bir ifade var. Düzeltilmesi mümkün değil. “Olay” kelimesi zaten olup bitmiş-yaşanmışvuku bulmuş, gerçekleşmiş, sahici olan insanlar arası ilişkileri ifade eden bir kelime. Yaşanan zarfı ise insanların hayatlarına ait sahici olan, olup biten bütün olguların ifade edildiği bir kelime. Yaşanan olay, ifadesinin yaşanmayan olay gibi saçma bir olguyu sezdirdiğini de belirtmeliyim. Cumhuriyet gibi gazetede böyle Türkçe hataları olur mu vs. demeyeceğim. Günümüzde Türkçeyi en kötü kullanan gazetelerden biri çünkü. Umarım, daha iyiye yönelme konusunda samimi adımlar atılır. Selam ve Saygılar... • Ali Kahyaoğlu
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması