Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Cumhuriyet'in Davası
Cumhurbaşkanı ve Başbakan artık sansür işini doğrudan ele almayı daha uygun buluyorlar. Bürokrasilerine inisiyatif tanımayı, durum değerlendirmesi yapma fırsatı vermeyi gereksiz ve belki de tehlikeli sayıyor olmalılar. Üstelik açıkça yasadışı sansür emirlerinde ısrarlılar. Yandaş medya ise emir beklemediği hatta emir tekrarı yaparak meslek ilkelerini “zamanın ruhuna” ya da ne bilelim başka “zorunluluklara” uygun buldukları için olsa gerek, kolayca çiğneyebiliyor. Neyse onlar konu dışıdır. Zaten epeyce bir zamandır ülkenin gerçek gündemiyle de ilgili değildirler. Gazeteciliği “halkın haber alma hakkı” olarak tanımlamadıkları, “iktidarın uygun gördüğü haberdir” anlayışı ile hareket ettikleri için bir kenara bırakıyoruz onları. Cumhuriyet’in tutumu başkadır. Cumhuriyet adlı adınca bu türden uygulamalara boyun eğmeye niyeti olmadığını, halkın haber alma hakkına hep öncelik vereceğini, buna engel yasakları gazetecilik ilkelerini esas alarak dinlemeyeceğini baştan söylemişti. Bu kararından dönmüyor. En son Başbakan’ın, katledilen savcı Mehmet Selim Kiraz’ın cenaze törenine bazı TV kanallarının ve aralarında Cumhuriyet’in de bulunduğu bazı gazetelerin alınmamasını yönünde emir ve talimat vermesini sert bir şekilde kınadı ve dava açtığını açıkladı.
Gazete yaptığı açıklamada şunları belirtti: “...basın organlarının cenaze töreninden haber vermesinin engellenmesi yönünde bizzat emir ve talimat verdiğinizi kamuoyuna açıkladınız. Basının haber alma hakkını engelleyerek açıkça suç işlediniz. Böyle bir hakkınız yok. (...) Bu nedenle anayasadan ve yasadan kaynaklanan haber verme hakkımızı kanunsuz olarak çiğnediğiniz için zatıâlinize, yargı önünde hesap sormak için dava açıyoruz. Bilginize arz ederiz.” Okurlar Cumhuriyet’in bu tutumunu ve açıklamasını iki kelimesi dışında desteklediler ve kutladılar. Yalnızca “zatıâlileri” ve “arz etmeyi” anlamadıklarını belirttiler. Nedenini sordular. Ben de bu kelimelerin Cumhuriyet’in ciddiyeti ile ilgili olduğunu ama okurların hassasiyetini de anladığımı belirterek yanıtladım. Meslek örgütlerimiz de Cumhuriyet’in tutumunu desteklediklerini açıkladılar. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun savcı Mehmet Selim Kiraz’ın cenaze törenine gazetemizin de aralarında bulunduğu yayın kuruluşlarının alınmaması emrini kendisinin verdiğini açıklamasının ardından gazetemiz tarafından açılan davaya basın meslek örgütleri de destek verdi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, “Okurların neyi okuyup neyi okumayacaklarına Başbakanlık makamı karar vermeye çalışmaktadır. Bunlar demokratik bir ülkede kabul edilemez. Cumhuriyet Gazetesi’nin açtığı bu dava haklıdır” dedi. Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay, “Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a demokrasi, basın ve ifade özgürlüğünü birilerinin anlatması gerekiyor. Basın özgürlüğünü hiçe sayanlar ve meydanı boş sananlar, dersini almalıdır. Cumhuriyet Gazetesi’nin yaptığı budur. Cumhuriyet Gazetesi’nin sonuna kadar arkasındayız” diye konuştu. Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Uğur Güç yaptığı açıklamada, “Adaletin ve hukukun zedelenmesinin ne kadar vahim olaylara yol açtığı görülmüştür. Hukuk ve yasalar tüm vatandaşları bağlar. Cumhurbaşkanı da, Başbakan da yasalara uymak zorundadır. Yasaları ihlal ettiklerinde de bunun hesabını yargı önünde vermelidir” dedi. Basın Konseyi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Bahattin Yücel, “Basına yasak konularak halkın bilgilenme hakkının elinden alınmasına tanık oluyoruz. Bu tür baskılar, hükümetin kendine ilişkin gündemini hayata geçirebilmek amacıyla başvurduğu kabul edilemez yöntemlerdir. Avukatlara, basına görevleri başında zor kullanılıyor. Bu tablodan bir demokrasi çıkmaz” diye konuştu. Basın Konseyi 2. Başkanı Murat Önok, “Basın Konseyi olarak, basında ayrımcılığa karşı olduğumuzu ve çağdaş Türkiye söylemine yakışmayan antidemokratik uygulamalara son verilmesi çağrımızı yeniliyoruz. Hukuka aykırı akreditasyon uygulamasına karşı açılan davaları desteklediğimizin ve bunların takipçisi olacağımızın da bilinmesini isteriz” diyerek dayanışmalarının sürekliliğini vurguladı.
Meslek örgütlerinin dayanışması hayati önem taşıyor, güç veriyor. Gerçekten gazetecilik yapmakta direnen tüm arkadaşlarımızı geri adım atmamaya, ilkeleri eğip bükmemeye, sarı öküzü teslim etmemeye çağırıyoruz...
Dil kuralları ile oynanır mı?
29 Mart, 1. ve 15. sayfalar... Başlık: Yaşar Kemal’den Mustafa Kemal ağıdı. Türkçede sözcük sonundaki “t”, i ve e halleri söz konusu olduğunda yumuşar, d’ye dönüşür. Ama her yerde değil. Bunun çok istisnası vardır: ciddiyet, vasat, yakut, yakıt, yanıt... Doğrusu “ağıtı” olacak. Bunu diyelim ki yazar bilmiyor ya da biliyor da gözden kaçırdı. Düzeltmen de mi bilmiyor? Bunu bilmeyen düzeltmen olur mu? Düzeltmen niçin vardır, görevi nedir? Bu soruların yanıtlarının ilgililerce düşünülmesini ve gereğinin yapılmasını diliyorum.
3 Nisan, 2. sayfa, manşet... Hemen bütün haberlerde olduğu gibi ondalık kesirlerin virgül yerine noktayla ayrılması sürdürülüyor. Daha ilkokulda öğrendiğimiz bir şeyi sonradan terk edip (unutup), öğrendiğimizi nasıl da yok sayıyoruz? Anlaşılmaz bir tutum... Cumhuriyet, Bilim Teknoloji ekinde yayımladığı Güney Gönenç’in yazısında ondalık kesirlerin noktayla ayrılmasının yanlışlığını vurguluyor. Çok güzel... Ama aynı Cumhuriyet, yayımladığı yazıyla yanlışlığına değindiği bir hatayı yapmayı yıllardan beri ısrarla sürdürüyor. Akıl alır gibi değil. Böyle sürüp gidecek mi bu? Yoksa bir sorumlu çıkıp düzeltilmesi için gerekli önlemleri alacak mı?
Söz konusu haberin altında “Pilot, intihar yöntemleri araştırmış” başlıklı haber... “Barselona-Duesseldorf seferi”nden söz ediliyor. Barselona Türkçe yazılmış, çok güzel... Ama Duesseldorf da neyin nesi? Belli ki haber yabancı bir kaynaktan alınırken Barcelona Barselona’ya dönüşmüş, ama Duesseldorf olduğu gibi bırakılmış. Kentin adı Düsseldorf.
Almancada klavyede ü yoksa yerine çaresizlikten kullanılan “ue” ikilisi aynen alınmış. Yoksa gazetedeki klavyelerde de mi ü tuşu yok demeyeceğim. Bilgi, dikkat ya da özen eksikliği var. Ya kentin doğru yazımı bilinmiyor, ya bilindiği halde buna dikkat edilmiyor ya da dikkatten kaçmasa bile gerekli özen gösterilmiyor. Üçü de kötü. Saygılar... Emre Yazman
Öneriler uyarılar
“Yeni Cumhuriyet”teki yenilikler hepimize, Laik Cumhuriyetimize kutlu olsun. Tirajı artıyorsa güzel haber.
Köşeler, kadın ve konuk yazarlar da çok olumlu. Ancak, sayfalar artarken kâğıdın gramajı veya kalitesi düştü. Yapraklar kendiliğinden kıvrılıyor, kıvrılan satırlar siliniyor, zor okunuyor.
Manş@ orijinal ama bazı yazılar ve katkılar büyüteçle okunuyor. Görseller yararlı ama her yazıda şart mı? İçeriğin, ara başlıkların artması ve çeşitlenmesi okurda bir karmaşa yaratıyor. Sınıflama, neyin nereye gireceği, bilim yönteminde olduğu kadar iletişimin de en büyük sorunudur. Her gün Eğitim Sayfası alkışlanır ama okullar ve üniversitelerde izlenen sorunlara ailede, yönetim ve toplumda, örgün eğitimden çok yaygın halk eğitimi ve Medya açısından bakılabilir sanıyorum. Sayfa sorumlularının bilinmesi, iletişimi kolaylaştırdı. Belki bir HUKUK-YARGI ve DIŞ POLİTİKA-DÜNYA sayfası, Otomobil reklamı yerine bir BİLİM-TEKNOLOJİ, Kültür sayfasında, “Sanat” yanında, “Yeni Yayınlar” ve “Güncel Makaleler” köşesi düşünülebilir mi? Siyah zeminde küçük beyaz yazar adları kolay okunmuyor. Teşekkür, başarı dilekleri ve saygılarımla. Bozkurt Güvenç
Gripte turşu suyu!!!
30 Mart 2015 4. sayfada yeralan Grip haberinizin ilk kısmı ne kadar bilimsel verilere uygun ise ikinci kısmı tam olarak absürd bir “şehir efsanesi”. Turşu suyu öneren Prof. Dr. hekim acaba kaç influenza (grip) hastası görmüş ve tedavi etmiştir? Klinik bilim olmayan (ama toplum sağlığı açısından büyük bir öneme sahip) bir branş hekiminin “haber” olacak sözleri gerçek bilimsel verilere dayanmalıdır. Halkımız maalesef bu tür gereksiz ve hatta zararlı olabilecek “kocakarı” ilacı olarak betimlenen tedavilere çok eğilimlidir. Bu tür bilim dışı magazinden haberler bu gazeteye yakışmamaktadır. Teyit edilmeden yapılan haberler bir gazetenin ağırbaşlılığını, saygınlık ve güvenilirliğini zedeler. Saygılar sunuyorum. Prof. Dr. Levent Doğancı İnfeksiyon Hastalıkları
KISA... KISA
Dava açmakta haklısınız
Magazin, kara çalma, yalan-yanlış haber üretme yeri olmayan Cumhuriyet Gazetesi’nin, anayasaya ve yasalara bağlı kalması gereğini hatırlatmak amacıyla Başbakan hakkında dava açma kararını destekliyorum. Aydın ÖzbayDışişleri Bakanlığı Emekli Hukuk Müşaviri
Çözümler neden verilmiyor?
Gazetenin pazar sayısındaki bilmece ve sudoku iyi bir yenilik. Ama çözüm neden verilmiyor. Çözüm şu sayfada diye not yok. Yaş 90, görme engelliyim. Sans Serif tipi şahsiyetsiz fontla basılmış, yazıları okumakta zorlanıyorum. Bilgisayarda okumaya çalışıyorum. İlginize teşekkürlerimle. Mithat Tolgay
Köşe yazarlarının e-posta adresleri
Neden bazı köşe yazarlarınız e-mail adreslerini vermiyorlar, neden korkuyorlar? Örneğin Can Dündar. Arslan Ermerak
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza