Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Gazeteci Devlet Memuru Değildir
Kanlı darbe girişiminden sonra uygulanmaya başlayan OHAL rejimi ne yazık ki darbecilerin etkisizleştirilmesi hedefiyle sınırlı kalmıyor. Kamuda toplu görevden almalara, gözaltılara, darbecilerle ilgisi, ilişkisi düşünülemeyecek yargı mensuplarının, akademisyenlerin işlerinden atılmaları, gözaltına alınmaları, tutuklanmaları eklendi. “Cadı avının” devam edeceği, OHAL, her türden uygulamaya izin veriyormuş anlayışıyla hareket edileceği anlaşılıyor.
Son uygulama, çok sayıda gazetecinin sarı basın kartlarının iptal edilmesi, pasaportlarına el konulmasıdır. Daha da vahimi, bu uygulamanın, çoktan tarihe karışmış olması gereken, yasalar gereği de öyle olduğu varsayılan 12 Eylül dönemine ilişkin adli sicil arşiv kayıtları gerekçe gösterilerek yapılmasıdır.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve diğer meslek kuruluşları bu usulsüz uygulamayı kınadılar. BYEG Müdürü Ahmet Göktürk’e bir yazıyla başvuran TGC’nin açıklamasında, “Yaşanan darbe girişiminin ardından bize sarı basın kartları ve gri görev pasaportları ile ilgili yaşanan sorunlar ulaşmaktadır. Yıllardır Sürekli Basın Kartı taşıyan birçok üyemizin, 12 Eylül dönemine ait adli sicil arşiv kayıtları gerekçe gösterilerek kartı iptal edilmiştir” deniliyor ve uygulamanın durdurulması talep ediliyor.
Sarı basın kartlarının iptal edilmesinin kabul edilebilecek bir gerekçesi olamaz. Çünkü bu kartlar gazetecinin siyasi kimliğini, ideolojisini değil gazeteci kimliğini gösterir. Ancak gazetecilik mesleği ile bağdaşmayacak kesin bir mahkûmiyetten sonra iptal edilebilir.
İkinci bir uygulama ise kimi gazetecilerin yurtdışına çıkarken kullandıkları pek çok ülkeye vizesiz giriş olanağı sağlayan gri görev pasaportlarıyla ilgilidir. Gazetecilerin gri görev pasaportlarını kullanabilmeleri için Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nce “yurtdışına çıkışlarında sakınca olmadığını belirtir bir yazı” istendiği bildirilmiştir. Gazetecilerin devlet memuru olmadığı gerçeğini, görev pasaportu uygulamasının yalnızca gazetecilere vize kolaylığı sağlanmasını amaçladığını göz ardı eden bu uygulamanın da hangi yasaya uygun olduğu, hangi amaçla bu yönteme başvurulduğu anlaşılmamaktadır. TGC Yönetim Kurulu sarı basın kartı ve gri pasaportu iptal edilen gazeteci sayısı ile iptal gerekçelerinin kamuoyu ile paylaşılmasını istiyor.
Bu uygulamalar OHAL rejiminin yalnızca darbecilerin etkisizleştirilmesi ile sınırlı kalması gereken, Hükümet yetkililerince de böyle olacağı belirtilen sınırının aşıldığını gösteriyor. Uygulamanın giderek muhalefeti sindirmeyi, halkın haber alma hakkına kısıtlamalar koymayı, gazetecilik mesleğini yapılamaz hale getirmeyi amaçlayan bir uygulamaya dönüştüğü görülüyor.
Gazetecilere, akademisyenlere somut bir kanıt olmaksızın yapılan haksız uygulamalara son verilmesi darbecilerin amaçlarına ulaşmasını önleme açısından da yararlı bir uygulama olacaktır. Çünkü herkesin bildiği gibi ancak özgürlük ortamı darbecilerin ve darbeciliğin hayat damarlarını kesebilir. Özgürlüğün kendini en açık ve net bir şekilde gösterdiği yerler, son darbe girişiminin de kanıtladığı gibi sokaklar, meydanlar ve medya olmuştur.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt