Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gerçek Tekziple Sıvanmaz

08 Aralık 2014 Pazartesi

Okurlarımız cumartesi günü Cumhuriyet’te 5 ayrı “düzeltme- tekzip” metni gördüler. Gazetenin bu düzeltme metinlerini yasa gereği yayımlamak zorunda olduğunu da biliyorlar. Bu durum Cumhuriyet’e ve genel olarak medyaya baskının hangi boyutlara ulaştığının da kanıtıdır. Tekzip kurumunun kötüye kullanımı Cumhuriyet’in açıklamasında da belirtildiği gibi artık zirveye çıkmış durumda. Gazetenin açıklamasında baskı rakamlarla da ortaya konuldu. Şöyledir: “İktidarın, 17 Aralık soruşturması sonrası yargıya yaptığı akıl almaz müdahalelerden sonra, basın ahlak esaslarına, gazetecilik hak ve sorumluluk ilkelerine bağlılığın, yargıçlar yönünden pek bir anlam taşımadığı görülmektedir. 16 Haziran’da sulh ceza mahkemeleri kapatılarak, yerlerine yeni yargıçlarla yeni yetkilere sahip sulh ceza hâkimliklerinin kurulmasından sonra, kararlarda adeta patlama yaşanıyor. Bu tarihten günümüze kadar geçen yaklaşık 6 aylık sürede sadece İstanbul Adliyesi’nden verilen cevap ve düzeltme kararının sayısı 13’ü buldu. Bunlara ek olarak da aynı hâkimlikler tarafından gazetemizin internet yayını aleyhine de 17 adet erişimin engellenmesi kararı verildi. Bu 30 karara yaptığımız itirazların tek biri dahi kabul edilmedi.” Cumhuriyet açıklamasında tekzip kararlarında hiçbir hukuksal gerekçeye yer verilmediğine de dikkat çekildi. 
Okurlarımızdan daha yayının mürekkebi kurumadan gazetenin tutumunu onaylayan, destekleyen, yüreklendiren iletilerin yağdığını da belirtmeliyim. Yalnızca bir örneğini burada bulacaksınız. Ayrıca gazetenin kısa bir süre önce yayımladığı yayın ilkelerini dikkatle okuyanlar da biliyorlar ki, Cumhuriyet gazetesi haberde gerçeğin sıkı takipçisidir. Saydamlığa özel bir önem veren gazete bu nedenle Yayın İlkeleri’ni yayımlamış ve kendi iç denetimini yapabilmek için okurlarıyla kurduğu ilişkiden güç alan Ombudsmanlık kurumunu oluşturmuştur. Kısacası gazetenin yayımlamak zorunda kaldığı tekzip metinleri değil, haberleri gerçeği yansıtıyor. Ne diyordu atalarımız “gerçek tekziple sıvanmaz.” Öyle değil miydi yoksa.

Biz gerçekleri biliyoruz
28 yıllık öğretmen, 30 yıllık Cumhuriyet okuruyum. Evime Cumhuriyet’in girmediği günü eksik sayarım. Gazetemin bunalımlı dönemlerine de tanıklık ettim; haksızlığa, hukuksuzluğa, talana, yolsuzluğa karşı nasıl savaşım verdiğini de gördüm. Ne yalan söyleyeyim, yönetsel değişiklikle birlikte yayın politikasında sapmalar yaşanacağı kanısına kapıldım ve kaygılandım. Evet, değişiklik yaşanmıştı ama bu olumlu yönde idi. Haberin mutfağında olanları artık daha iyi tanıyabiliyorduk. Yayın politikası dostun, düşmanın anlayacağı biçimde ortaya konmuştu. Yasaklamalara aldırılmayarak halkın bilgilendirmesi ve aydınlatılması kararlılığından ödün verilmemişti. Bir kez daha gazetemle gurur duydum. Cevap ve düzeltme hakkı mı?.. Ne kadar mahkeme kararı gönderirlerse göndersinler, biz her şeyi biliyoruz zaten. İsmet Demirbaş

Okurlardan kısa kısa
Nâzım’ın değil
Bulmaca köşesini hazırlayan Sayın Sedat Yaşayan’ın özel mail kutusu olmadığı için buraya yazıyorum. Zaman zaman sorulan bulmaca sorularından biri şudur: “Saraylar saltanatlar çöker/ ... susar bir gün (Nâzım Hikmet)” Söz konusu sorunun noktalı yere konulacak sözcük olduğu anlaşılmıştır herhalde. Soruda bir sorun yok. Ve de bu soru sık sık bulmacada aynı şekilde çıkar. Ancak bu dizelerin sahibi büyük şairimiz N. Hikmet değil, bir başka değerli şairimiz Adnan Yücel’dir. Yıllar önce kaybettiğimiz direniş ve umudun şairi Adnan Yücel’in anısına bunun özellikle belirtilmesini rica ediyorum. Hatice Eroğlu Akdoğan

Futbol yazan kadın yazar
Okur köşesine ağırlık vermeniz bizi sevindirdi. Sesimiz oluyorsunuz. Son dönemde gazetede gözle görülür bir hareketlilik var. Başlıklarınız iddialı ve farklılık yaratıyor. Böyle devam edin lütfen. Benim spor ile ilgili bir iki saptamam var. Eskisi gibi Fenerbahçelilik yapmadığınız için teşekkür ederiz. Artık Beşiktaşlı ve Galatasaraylı yazarları okuyabiliyoruz. 3 Temmuz’da resmen Fenerbahçelilik yapmıştınız. Bu gazetenin Beşiktaş, Trabzon ve Galatasaraylı okurları üzülüyordu. Yeni yazarlarınız içinde Gülengül Altınsay çok iyi bir tercih. Türkiye’deki futbolu bilen tek kadın yazarı okumak için Cumhuriyet alan arkadaşlarım var. Basketbol ve voleybola biraz daha fazla yer vermek gerek sanırım. İyi günler dileklerimle. Doğuş Kartal

İlk Kültür Bakanı kim?
Okurumuz Aydın Akça soruyor. Murat Bardakçı ile konukları televizyonda ilk kültür bakanımızın rahmetli Halman değil, Abidin Özmen olduğunu söylüyorlar. Gazetenin Kültür sayfasındaysa Halman yazıyor. Hangisi doğru? İlk Kültür Bakanı Talat Sait Halman’dır. Zeynel Abidin Özmen 9 Temmuz 1934 - 11 Haziran 1935 tarihleri arasında Maarif Vekilliği (Milli Eğitim Bakanlığı) yapmıştı.

Yayın İlkeleri üzerine
Bir Cumhuriyet okuru olarak yayın ilkeleri üzerindeki görüşlerimi yazmayı bir hak ve görev sayıyorum. Okurlar, Cumhuriyet yazar ve çalışanları kadar, gazetenin yaşamsal bir unsurudur. Düşünce özgürlüğü, yalnız bir eylem ve örgütlenme hakkı değil, ifade hakkını ve özgürlüğünü kullanma sorumluluğudur. Kamu Yararı, toplum hayatındaki yolsuzluk ve haksızlıkların aydınlatılması yanında, örnek atılımların, gelişmelerin izlenip özendirilmesi olarak anlaşılmalıdır. Gerçekler, gerçek mi, gerçekten? Küreselleşen dünya, gerçeklik değerinin tek değil çoğul olduğu gerçeğini bir kez daha doğruladı. Habercilikte gerçeği ararken yorumlarda gerçeklerin çeşitliliğine saygı gösterilmeli. Birlik içinde çeşitlilik gerçeği: Çeşitliliği korumayan ya da teke indirgeyen güçler ve güçlüler, birliği böler ve parçalar. Aydınlanma çağının bütünleyici ilkesi, Çeşitlilik içinde birliktir. Bu ilke, haber-yorum ayrımıyla sınırlı bir ölçüde sağlanabiliyor. Olay ve olguların doğruluk ve gerçekliği, gerçek kavramında toplanıp birbirine karıştığı için, zaman-mekâna direnen gerçeklere, bazen “hakk”tan türetilmiş “hakikat” demek ihtiyacını duyuyoruz. Özen gösterilecek evrensel ilkelerin korunması, dünyanın büyük gazeteleri, okurların görüşlerine geniş yer veriyorlar. Cumhuriyet, dilimizin doğru ve güzel kullanılmasına da özen göstermelidir. Basın ve fikir özgürlüğü, yalnız köşe yazarlarına bırakılmayacak kadar önem öncelik kazanmış bulunuyor. Görsel medya yönetimleri, izleyicilerden aldıkları “binlerce” iletiyi açıklamıyor. Oysa, demokrasiler Pulitzer İlkesi uyarınca, basın özgürlüğü ile birlikte gelişiyor... Ombudsmanlık -hakemlik / hâkimlik değil- okurlara sağduyu ve sorumluluk kazandıran yaygın bir eğitim, hakîmlik (bilgelik) kurumudur. Okurların görüşleri her zaman her konuda haklı olmayabilir ama dikkate alınmalıdır. Filozoflar, doğru ile yanlış bilgisinin tek olduğu görüşünü savunuyor. Her doğruda yanlışlar, her yanlışta doğrular var gerçeğini savunan bir yazar son yıllarda Nobel Barış Ödülü kazanmıştır. Cumhuriyet, savaşa karşı olmakla yetinmemeli, ötekileştirmeye karşı “barış eğitimi”ni savunmalıdır. Cumhuriyet yazarları ve yazıları birlik içinde çeşitlilik ilkesinin örnek ve özendiren savunucuları olmalıdır. Demokratik Cumhuriyetin Savunulması, hiçbir kurum veya kişinin tekelinde değildir, olmamalıdır. Realite karşılığı gerçeklik, kişisel inançlardır. İnsan bilimciler Realite İdeal farkının hemen her toplumda her zaman var olduğunu gösterdiler. Öyle ki, En iyi, iyinin düşmanıdır ama ehveni şer yolculuğu da seçeneklerin en kötüsü olabilir. Günümüzde çoğu yazarın dilinde bir ortak akıl özlemi ve söylemi var. Ama tek bir başarılı örneği bilinmiyor. Temel kişiliğimizi ve dünya görüşümüzü değiştiremediğimize göre, zaman zaman kendi inançlarımızı aşıp ötekileri anlamaya çalışmalıyız. Özetle, Cumhuriyet Gazetesi’nin Yayın ve Yayım İlkeleri uygulamasında, okurlara daha geniş yer verilmesini öneriyor; çoksesli demokrasinin bir kurumu olan Okur Temsilciliği, okur katılımını özendirip pekiştirmeli diyorum. Bozkurt Güvenç  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları