Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sansür Yasallaşırken
İktidar partisi daha önce denediği, ulusal ve uluslararası eleştiriler, Anayasa Mahkemesi kararları nedeniyle gerilediği internette sansür yasasını bir torbanın içine yerleştirerek yasalaştırdı. Bu yasaya göre Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, Başbakanlık ve ilgili bakanlıkların talebi üzerine “kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması, milli güvenlik, kamu düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi ve genel sağlığın korunması” gerekçesiyle, hâkim kararı olmadan “içerik çıkarma veya erişimin engellenmesi kararı” verebilecek.
Yasada, alınan kararın 4 saat içinde yerine getirilmesinden söz edilmekle birlikte uygulamanın derhal yapılacağı anlaşılıyor. Çünkü TİB tarafından alınan kararın erişim ve yer sağlayıcılara hemen bildirileceği, derhal kaldırılmasının isteneceği de hükme bağlanmış. Engelleme gerekçelerinin gülünçlüğü, kapsamı zülfü yâre dokunan her içeriğin engelleneceğini gösteriyor. Ayrıca öngörülen para cezaları da internet siteleri için ölüm fermanı gibidir.
Engelleme kararının 24 saat içinde sulh ceza hâkimine bildirilmesi, hâkimin 48 saat içinde kararını açıklayacağı hükmünün yasak savmaktan başka bir işe yaramayacağını, sansürü önlemeyeceğini, tam tersine koyulaştıracağını hep birlikte göreceğiz.
Sonuç; artık Başbakanlık, bakanlar, kendileri ile ilgili yayınları beğenmeyenler, beğenmedikleri internet içeriğini anında durdurabilecekler. Bunun sansürün en koyusu olduğunu söylemeye gerek yok.
Daha önce Twitter ve Facebook yasaklarında görülen direnişin bu kez gerçekleşmeyeceğine inanıyor olmalılar. Belki de haklıdırlar. Çünkü meslek odalarının itirazları dışında bir ses, bir kampanya bugüne kadar gerçekleşmedi. Eğer bu sessizlik internetin durdurulabilir, engellenebilir bir mecra olmadığına, tekniğin gücüne inançtan kaynaklanıyorsa, yanılıyoruz demektir.
Ayrıca internete yönelen bu sansürün orada kalmayacağını, RTÜK’le TV kanalları üzerinde bir sansür mekanizması geliştirmiş olan iktidarın bunu daha da yaygınlaştırmak için elinden geleni yapacağını bilmekte yarar var.
Ayrıntı sayılmamalı
Sitenizde, yer alan iki haberinizle ilgili bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum Birincisi 227081/14_yasindaki_ kiza_toplu_tecavuz_ skandalinda_cezalar_belli_ oldu.
İkincisi:231355/15_yasindaki_ kiza_tecavuzden_yargilanan_ saniklara_beraat.html
Her iki haberde de kullanılan görseller, toplumun taciz/ tecavüz/şiddet mağduru algısını destekleyen, mağdurları toplumun dışına iten bir yaklaşımla hazırlanmış. Şiddet haberlerinde “UTANÇ İÇİNDE BAŞINI EĞİMİŞ; YÜ-ZÜNÜ GİZLEYEN; SİNMİŞ, KORKMUŞ” temsili mağdur görselleri kullanmak sakıncalıdır. Bunlar kullanıldığı sürece -zaten bu konularda yeterince ikiyüzlü olan- toplum, mağdurları mağdur kabul etmek için onların zayıf, güçsüz, zavallı olduklarını görmeyi bekleyecek. Oysa biz onlara destek olmalı ve kendilerini ifade edebilmeleri için cesaretlendirmeliyiz. Bu görsel algı devam ettiği sürece, bir kadın ya da çocuk şiddete uğradığında utanması, kaçması, saklanması gerektiğini düşünecek/ içselleştirecek. Kullanılan görsellerin bu anlamda yeniden değerlendirilmesini rica ediyorum. Zaten şiddetin insan psikolojisinde yarattığı tahribatı tartışmamıza gerek olmadığını var sayıyorum. Gazetenizin bu konudaki tavrı net ve açıktır. Ancak bu ayrıntının düşünülmemiş olduğunu zannediyorum. Umarım yayımlanmakta olan ve bundan sonra yayımlanacak haberlerde görseller başka bir gözle de incelenir. Saygılar... Emel Akpınar
Sayılar ve kesirler
11 Mart tarihli Cumhuriyet ekonomi sayfasında (9. sayfa) gözüme takıldı.
O gün bugündür yazacağım, şimdi gerçekleşebildi. Türkiye, sayılar ve kesirleri için nokta, virgül kullanımında Kıta Avrupası sistemini benimsemiştir. Buna göre, 100.000 yazarken araya nokta koyarsınız, virgül değil. Yüzde 5,5 yazarken de araya virgül koyarsınız, nokta değil. Ya da, söz konusu sayfada “kredi kartı borcundan dolayı yasal takipte olan kişi sayısı 3.94 milyona çıktı” ifadesinde “3,94” yazmalısınız. Kuşkusuz gazete okuru için gazetelerin hep yaptığı gibi “3 milyon 94 bine çıktı” daha doğru olabilir, ama bizim konumuz bu değil. Grafikteki bütün sayılarda da nokta ile ayırma hatası yineleniyor.
Buna karşılık alttaki “Piyalepaşa Cannes’da” haberinde doğru olarak “7.500-8.500” yazılıyor. (Amerikan sisteminde araya virgül konulurdu ve bizde yanlış olurdu). Editörlerin bu konuya dikkat etmelerini istemek çok fazla şey talep etmek mi olur? Sayfa editörü Ayşegül Altın’ın e-postasını bilemediğim için sizlere yazıyorum. Bu arada, rahmetli Güney Gönenç Hoca’nın bu konu üzerine yaklaşık 10 yıl önceki Bilim-Teknik’te yayımlanmış bir yazısı olacaktı. Bu yazıyı yeniden değerlendirmek/ yayımlamak onun aziz anısına büyük saygı olacağı gibi, Türkiye’de hiç bitmeyeceği anlaşılan sayı noktalamaları konusunda yeni bir uyarı olurdu. Yazı verimliliğiniz devamını dilerim. Oğuz Oyan
Fikir ile bulvar arasındaki ince çizgi
Sayın Can Dündar’ın Gazetemizin Genel Yayın Yönetmenliği’ne geldiğinden bu yana görülen değişimin/değişmenin gazetemizin tirajında, Sayın Dündar’ın pazartesi yazısında da belirttiği gibi, olumlu bir katkısı olduysa bu elbette çok sevindiricidir. Bir fikir ve ideoloji gazetesi olarak gazetemizin bu kimliği ile bulvar gazetesi olma arasındaki ince çizgiyi aşma ve bir grubun denetimine girme olasılığına ilişkin kamuoyunda yanlış bir algı oluşturulmaya çalışıldığını belirtmek isterim. Her ne kadar bunların olumsuz algı yaratmaya yönelik dedikodu mahiyetindeki söylemler olduğuna inansam da... Bu değişim, bir fikir gazetesi olarak ciddiyetini korumakla birlikte, daha renkli, sevimli, okunması kolay, göze hoş gelen bir gazete oluşturmak amacına yönelikse eğer bu kabul edilebilir bir bakış açısıdır. O zaman yazılarda, haberlerde daha özenli ve dikkatli olunmasını, ciddi fikir ayrılıkları yaşanmamasını beklemek de hakkımızdır. Örneğin; Sayın Orhan Bursalı ile Sayın Can Dündar’ın Ergenekon Davasına bakışlarındaki ayrılık gibi. Mustafa Kemal Erken
Okur Temsilcisinin notu: Gazetedeki yenilenme ile ilgili tüm görüşler, eleştiriler, övgü ve öneriler Vakıf Yönetimi, İcra Kurulu ve Genel Yayın Yönetmeni’ne iletiliyor. Okurlarımıza yoğun ilgileri için teşekkür ediyorum. Yazarlar arasındaki görüş ayrılıklarına gelince; Cumhuriyet gazetesinde yazarlar laik demokratik Cumhuriyet ilkesi ile bağlıdırlar. Bu ilke dışında farklı görüşlere en küçük bir karışma söz konusu olamaz. Yazarların kendi aralarında uygarca tartışmalarını bir zenginlik olarak değerlendirmenin doğru olacağı kanısındayım...
Sistem eleştirisi somutlanabilir
Cumhuriyetin okur sayısını arttırma daha geniş kitlelere ulaşma çabanızı kutlar başarılı olmanızı dilerim. Örnegin Emekli Ayşe Teyzenin bütçesini denk getirememesinin nedeni olarak ülke sorunları ile bağlantısını açıklarsanız daha iyi olabilir. Yani hedef okur, günlük yaşadığı problemlerin neden, niçin, nasılını merak ettiğinde bunun ülke ve global kapitalist sistemden kaynaklandığını belirtirseniz daha iyi olur. Her ilçede temel ürünleri (mal veya hizmet) belirli bir standart kalitede en ucuz satan işyerlerinin internet adreslerini, telefon ve adreslerini yazarsanız karar vermede yardımcı olabilir. Yani genel ülke sorunları kadar kişilerin yaşadığı sorunlar nedenleri çözüm önerilerini uzmanlarla söyleşilerle verirseniz okurlar memnun olabilir sanırım. Ayrıca kentli insanların iletişim sorununa çözüm önerileri, psikolog, sosyolog, felsefeci söyleşileri ile işlerseniz, çözümler geliştirirseniz yararlı olabilir. Tabii toplumun organize olma yöntemleri de tartışılabilir. Çağdaş değerlerden yana olanlara baskının geriletilmesinde katkılarınızın sürmesini dilerim.. İyi ki varsınız.. Kemal Türkeli
KISA... KISA
Otomobil reklamı yerine kültür
Kırk yıldır severek okuduğum gazetemin yenilenmiş haline henüz alışamadım. Bugünkü Cumhuriyet’te dört sayfa otomobil çeşitlerine yer ayırmışsınız, ama haftanın sanat çizelgesine yer bulamamışsınız... Kültür ve sanat haberlerine daha çok yer vermenizi rica ederim... Saygılarımla... İnci Solak
İkinci ve son sayfalar
Gazete zenginleştikçe zenginleşti. Okuyabilene. Benim yadırgadığım, ikinci ve son sayfalar. Evirip çevirmeden okunacak bu iki sayfa çok özel okuru ilgilendirecek biçimde düzenleniyor. Özellikle son sayfa. Son sayfa kültür ya da spor sayfası olarak düzenlenebilir. Başarılar. Av.Dündar Aydoğdu.
Sakın yılmayın
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisiyim. Bu ülkenin bir genci, bir vatandaşı olarak gittiğimiz bu karanlık yolda toplum olarak içimize fazlasıyla sinen umutsuzluk, korku, mutsuzluk ve sinmişliğe rağmen bu ülkede halen daha güzel bir şeylerin olabileceğine inanan iyi insanların var olduğunu bilmenin getirdiği bir umudu içimde hep diri tutuyorsunuz. Yeni haliyle daha iyi olan Cumhuriyet Gazetesi’ne ve tüm çalışanlarına bir genç olarak teşekkürlerimi iletmek istedim. Siz sakın yılmayın. Bu ülkede işini dürüst ve layığı ile yapan kaç kişi kaldı ki... Esen kalın... Utkucan Ayese
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!