“İlk programımı sekiz yaşındayken yazdım. Babam bana bir amiga almıştı” diye anlatıyor. Anlatan kişi Microsoft’un kurucusu Bill Gates. Dünyanın en zengin adamlarından biri. Bir diğeri, Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, bilgisayarla altı yaşındayken tanışmış. “İlk bilgisayar programımı kız kardeşimi eğlendirmek için yazdım” diyor.
Dijital dünyanın önde gelenlerinin öykülerini dinlerken, bunların ortak bir noktası olduğunu fark ediyorum: Küçük yaşta bilgisayarla tanışmak ve yine o yaşlarda program yazmaya başlamak.

***

Her yıl aralık ayının ikinci haftasında dünya çapında bir etkinlik gerçekleştiriliyor: Kod Saati etkinliği.
code.org sitesinin 2013 yılında başlattığı bu etkinlik öylesine büyük ilgi gördü ki, etkinliği düzenleyenler bile şaşırdı. Bugüne kadar 180 ülkeden 140 milyonu aşkın insan katılmış etkinliklere. Etkinliği ABD Başkanı Obama’nın yanı sıra pek çok ünlü destekliyor.
Amaç çocukları “kodlamayla tanıştırmak” onlara “kodlamayı sevdirmek”.
Ünlüler ekran karşısına geçip bilgisayar programcılığı öğrenmenin ne denli önemli olduğunu anlatıyorlar. Bill Gates ve Mark Zuckerberg ise “kodlamaya giriş” dersi veriyorlar. Bütün bu videoları, dersleri code.org ya da YouTube’dan izlemek mümkün.

***

“Kodlama saati” etkinliğinin yaklaşmasıyla birlikte Obama’nın 2013’te yaptığı konuşma internette yeniden ilgi görmeye başladı. Fakat birileri, Obama’nın konuşmasıyla eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın da konuşmalarını birlikte montajlamış.
YouTube’dan iki konuşmayı arka arka dinleyebiliyorsunuz.
ABD Başkanı Obama, çocuklara ve gençlere şöyle sesleniyor:
“Bilgisayar programcılığı öğrenmek sadece sizin geleceğiniz için değil, ülkemizin geleceği için de önemlidir. Sadece yeni bir bilgisayar oyunu satın almayın, bir tane de siz yapın. Telefonunuzla sadece oynamayın, programlayın. Kimsenin size ‘yapamazsın’ demesine izin vermeyin. Bilgisayarlar geleceğin çok büyük bir parçası olacak. Ve eğer sıkı çalışırsanız, geleceği sizler şekillendirebilirsiniz.”
Obama’nın ardından Binali Yıldırım’ın konuşması yer alıyor. Şöyle diyor Yıldırım:
“Bu bilişime, fazla kafa yorarsan, sıyırırsın. Kullanacaksın, nimetlerinden yararlanacak, işini göreceksin. Kafayı taktın mı o zaman işin kötü. Hikmetine fazla şey yapmamak lazım.”
Ne diyorsunuz?

***

Dünyada pek çok ülke, ilkokul çocuklarına bilgisayar yazılımları geliştirebilmeleri için kodlama eğitimi vermeye başladı: İngiltere, Estonya, Güney Kore, Finlandiya, Almanya, İspanya başı çekiyor.
Bu ülkeler çocukları “dijital geleceğe” hazırlıyorlar.
Peki, bizler ne yapıyoruz?
Türkiye’de on bini aşkın bilişim öğretmeni kadro bekliyor.
Kadrolar verilmeyince Fatih projesinde sıkıntı yaşanıyor. İlkokulda kodlama eğitimi zaten yok.
“Ne yapacağız peki?” diye düşünürken, “Kodlama Saati” kapsamında Türkiye’de 1100 etkinlik gerçekleştirileceğini öğreniyorum. Hiç fena değil.
Üstelik ilginç örnekler var. Bazıları önce code.org sitesine bağlanıp kendileri programcılık öğreniyor, sonra da mahalledeki çoluk çocuğu toplayıp onlara öğretiyormuş. İlginç değil mi?
“Bu kadar kolay mı yani?” diye geçiyor içimden. Bunu öğrenmenin elbette tek bir yolu var: Denemek.
Ne dersiniz?