Hikmet Altınkaynak

Barış koyun çocukların adını

03 Mart 2022 Perşembe

Refik Durbaş’ın çoğumuzun ezbere bildiği şiirlerinden biri “Barış Koyun Çocukların Adını”dır.

Ataol Behramoğlu da “Bebeklerin Ulusu Yok” diyerek tüm çocukları sahiplenir.

Özdemir İnce ise “Yannis Ritsos’un Mektubu”nu yazar.

Savaş tamtamları sonucu Rusya, Ukrayna topraklarını işgal edince, anımsatayım istedim.

Siyaseti beceremeyenlerin cebir ve şiddete, savaşa başvurması ve sorunlarını bu yolla çözmeye kalkması çağdışıdır. Çünkü savaş, hiçbir zaman çözüm olmamış, yeni sorunlar yaratmış; çözümü ise yine barış sağlamıştır.

20. yüzyıl savaşlar yüzyılıydı. Gelişen uygarlık, zamanla insanlığa yeni değerler kattı, 21. yüzyıl barışın yüzyılı olsun/olacak dendi. Ama Rusya’nın Ukrayna’ya girişi dünyayı sarstı; dünya üçüncü paylaşım savaşına mı gidiyor diye herkesi korkuttu. 

YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ

Birinci ve ikinci paylaşım savaşları kadar henüz yaygın bir savaş gerçekleşmediyse, bunda gelişen iletişimin, savaş karşıtlığının ve Mustafa Kemal’in savunduğu “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesinin etkisi vardır. Barışın kalıcı ve sürdürülebilir olması içinse ulusal barışın evrensel barışa dönüşmesi gerekir.

Ülkemiz savaşlardan en çok zarar gören ülkelerden biri oldu. Birinci paylaşım savaşına Osmanlı Devleti girmediği halde girmiş ve yenilmiş sayıldı! Bu yüzden ülkemiz emperyalist devletler tarafından yer yer işgal edilince, Ulusal Kurtuluş Savaşı’yla düşmanlar geldikleri gibi gittiler. Başkomutanı olduğu bu savaşı Mustafa Kemal, TBMM’de 36.5 saat süren konuşmasında belgelerle anlattı. Nutuk (Söylev) adıyla yayımlandı. Dünya tarihine özgürlüğün büyük bir yol haritasını bıraktı. Dünya edebiyatına eşsiz bir söylev örneği kazandırdı. İkinci paylaşım savaşına ise Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün başarısıyla girilmedi.

Nâzım Hikmet, Nutuk’tan yararlanarak Kuvayi Milliye destanını yazdı. Hasan İzzettin Dinamo, sekiz ciltlik Kutsal İsyan adlı romanıyla savaşı anlattı. Ceyhun Atuf Kansu, Cahit Külebi, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Attilâ İlhan olmak üzere birçok şair, yazar, sanatçı pek çok eseriyle bu zaferi sanat ve edebiyatta da ölümsüzleştirdi.

BARIŞ İÇİN ŞİİRLER

Birinci Dünya Savaşı 10 milyon insanın ölümüne, 20 milyonun sakat kalmasına; İkinci Dünya Savaşı 52 milyon insanın ölmesine, 34 milyonun sakat kalmasına neden oldu. Bilim ve teknolojinin, sosyal yaşamın; ekonominin, doğanın, kültür ve sanatın savaşlar yüzünden kayıpları ise kim bilir kaç kitapta anlatılabilir!

İnsanın insanı öldürmesi demek olan savaşların olmaması için, sanatçılar yapıtlarıyla toplumu aydınlattılar. Binlerce kitap yazıldı, besteler yapıldı, filmler çevrildi, anıtlar dikildi...

Şiirde Tevfik Fikret’ten Özdemir İnce’ye, Ataol Behramoğlu’na, Refik Durbaş’a onlarca şairimizin adını anmak gerekir. Bu alanda evrensel boyutta şiirleriyle barışa katkıda bulunan Nâzım Hikmet’i, Nâzım Hikmet şiirini 1940’lı yıllarda izleyen antifaşist, antiemperyalist duruşuyla toplumcu gerçekçi şiirin rüzgârının günümüze kadar gelmesini sağlayan 1940 toplumcu şairlerini unutmamak gerekir.

1940 TOPLUMCULARI

Çağdaş şiirimizin 1940’lı yıllardaki ustaları Hasan İzzettin Dinamo, Rıfat Ilgaz, Cahit Irgat, M. Niyazi Akıncıoğlu, A. Kadir, Vedat Türkali, Suat Taşer, Mehmed Kemal, Enver Gökçe, Ömer Faruk Toprak, Ahmed Arif, Attilâ İlhan, Arif Damar, Şükran Kurdakul vb. bu alanda öncülerdi. Şiirleriyle savaşa karşı çıktılar.

Bugün dünya yeni bir paylaşım savaşının eşiğinde. Egosu şişik liderler, umarız kendilerini değil, çocukları, kadınları, insanı/insanlığı, doğayı düşünürler de savaş kışkırtıcılığından vazgeçer, doğru olanı yaparlar. Savaşa hayır derler. Barışı korurlar.

Ne diyordu Özdemir İnce “Yannis Ritsos’un Mektubu” şiirinde:

Yannis Ritsos’tan bir mektup geldi bugün:

tam yirmi satıra sığdırılmış bir dünya!

Gidip kapısını çalsam, evine konuk insem,

usta, desem, koruyalım barışı ve özgürlükleri,

öldürmesin çocuklarımız sakın birbirlerini,

bir masa donatalım: zeytin, domates, beyaz peynir,

toplanalım bir reçinanın, bir rakının başına,

rüzgârlara, denizlere, dostluklara içelim

istersen bir tütüncü dükkânı açalım ortaklaşa. 

Ne diyordu Ataol Behramoğlu “Bebeklerin Ulusu Yok” şiirinde:

İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu 

Bebeklerin ulusu yok 

Başlarını tutuşları aynı 

Bakarken gözlerinde aynı merak 

Ağlarken aynı seslerin tonu

Ne diyordu Refik Durbaş “Barış Koyun Çocukların Adını”  şiirinde:

Barışı sever bütün çocuklar

beştaş, saklambaç, elimde sende

bu yüzden anlamı aynıdır, değişmez

barış sözcüğünün halkların dilinde

(Barış koyun çocukların adını)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okullar tatildeyken... 26 Ocak 2023

Günün Köşe Yazıları