Hikmet Altınkaynak

Soru Duvarı...

20 Kasım 2008 Perşembe

Soru Duvarına Soruların Everesti olarak bakabilirsiniz. Amerikadaki 750 dolayındaki müzeden biri olan Bostondaki Bilim Müzesini (Museum of Science) gezenler, onlarca bölümden biri Soru Duvarını görmeden, not almadan geçmiyorlar.

Benzerlerini Googleda, NTV ekranlarında gördüğümüz 15-20 soru, geniş bir duvar yüzeyinde, iri puntolarla yer alıyordu. Bunlardan birkaçı şöyleydi: İnsanlar neden farklı diller konuşur?, Gökyüzü neden mavi? Okyanus ne kadar derin? Bir evdeki bütün musluklardan akan su aynı mıdır? Dünyanın yaşı kaç? Atalarımız ne yerlerdi? Kuşlar uçmayı, göç etmeyi nasıl öğreniyorlar? Hangisi daha çok: Kumsaldaki kum taneleri mi, gökyüzündeki yıldızlar mı?..”

Gördüğünüz gibi bu sorular çok yalın olsalar da yanıtlamak için, doğa ve toplum olaylarını kavramak, anlamak, algılamak, düşünmek gerekiyor.

Bilim Müzesindeki böyle bir duvar, sanırım bilim insanının ya da bilim gerçeğini öğrenmek isteyenlerin; dünyayı kavramak, anlamak, yorumlamak için önce bir sorunun yanıtını bulmak için yola çıktıklarını gösteriyor. Yani kişileri Bilim soru ile başlarya da Bilim merakla başlardiye uyarıyor. Bunu şöyle bir soruyla da desteklemek gerekir: 750 müzenin yılda 300 milyon izleyicisi varsa, bu da bilime önem verildiğinin işareti değil mi? Peki neden bizde iktidar TÜBİTAKı özerkleştiriyorum diye kadrolaşıyor?

Evet, siyaset de bilimin dallarından biridir. Üniversitelerde fakülteleri, anabilim dalları vardır. Siyasetçilerimiz bu fakülteleri, bu bilim dallarını bitirenlerden, siyasetin içinde pişenlerden, siyasi parti üyelerinden çıkıyorlar. Uzaydan gelmiyorlar!

O zaman sormak gerekir. Siyasetin işlevi nedir? Toplum için, halk için üretmek, çalışmak; ülke yönetiminde belirleyici olmak, milletvekili seçilip milletin huzur ve mutluluğu, vatanın bölünmezliği için çalışmak değil midir? Siyasetçilerimiz zaten bunun için yemin ederek göreve başlamıyorlar mı? O halde bu sorulara hayır denebilir mi? Denemez! Peki neden siyaset işlevini yerine getirmiyor? Neden siyasetçi, ettiği yeminine bağlı kalmıyor? Ulusal konularda habire kendi partisinden yana tavır koyuyor? Neden halkın çok büyük bir bölümünün huzur ve mutluluğu yok?

O zaman Soru Duvarının yüzölçümü artıyor da artıyor. Aklınızdan yüzölçümü sonsuz olmalı geçiyor. Yani bir duvarın 30-35 metrekarelik parçasında değil, gökyüzünü kaplamalı!

Var mısınız biraz soru derlemeye?

Nereden başlamalı? Bu sorularda da bir protokol uygulamak gerekir mi? Gerekirse, cumhurbaşkanıyla başlayıp başbakan, bakanlar, milletvekilleriyle mi devam etmeli?

Protokol bu, uzar gider. Protokollerde halk yoktur. Olsa bile o, en son sıradadır. Bunun için de bu protokolü tersyüz edip halktan başlamalı. Mademki bu Soru Duvarı, Halkın Soru Duvarı Önce onların soruları yer almalı. Evet var mı Halkın Soru Duvarına yazılmak üzere sorusu olan? Var. Hem de çoook

- Nüfusumuzun 9.8i işsiz. Ve soruyor: Ne zaman iş sahibi olacağım?

- 1 milyon aç insanımız soruyor: 6 yıldır açlar da büyüyor; büyümemiz böyle mi sürecek?

- 20 milyon yoksul insanımız soruyor: Hani bir yılda yoksulluk sona erecekti? 6 yıl yetmedi mi?

- Deniz Feneri e.V. ile aldatılanlar soruyor: Yaptıklarınızın yanınıza kâr kalacağını mı sanıyorsunuz? Ya da haklarımızı sizde bırakacağımızı mı sanıyorsunuz?

Ana muhalefet ne yapıyor, iktidar partisini değil, muhalefet partisini hedef alıyor!.. Onun gücünü elinden almaya çalışıyor. Güç ve söz birliğini değil, parti ve kişi birliğini gözetiyor. Bu durumda sormak gerekir, Halkın Soru Duvarının da en tepesine koymak gerekir:

- Bu taktik kimin işine yarar? Böyle bir taktik Türkiyeyi sorunlardan, kötü yönetimden kurtarabilir mi?

- Halkı asıl kurtaracak olanın iki kutuplu siyasetten uzaklaşmak olduğu hâlâ görülmedi mi, anlaşılmadı mı, algılanmadı mı?

Benden Soru Duvarına soru şimdilik bu kadar



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okullar tatildeyken... 26 Ocak 2023

Günün Köşe Yazıları