Demokrasi, özgürlük, eşitlik kavramından ne anlıyoruz?

Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede bu kavramlar sürekli olarak gündemdedir.

Özgürlüklerin önünde olan engeller salt demokrasiyle kaldırılamaz.

Demokrasi ve özgürlüklerin bir yaşam biçimi olduğunu sık sık vurguluyorum.

Demokratik haklarını kullanmak isteyen emekçilerin, öğrencilerin nasıl “terör yaftası”yla gözaltına alınıp tutuklandıklarını görüyoruz.

Bu bir yasaktır!

Yasalarda olan demokratik bir hak nasıl bir suç olur, bunu nasıl açıklayabilirsiniz gelişmiş demokratik ülkelerde?

Düşünceyi ifade özgürlüğü benim güzel yurdumda suç!

Bu suç terör kapsamına giriyor ve tutuklanan gazeteciler, siyasiler, bilim insanları bu nedenle yargılanıyor.

Bugün dünyada tutuklu gazeteci sayısında Türkiye birinci sırada...

Çoğu kez mahalle baskısından söz ediyoruz...

Örneğin, alkollü içki satmak, içki içmek suç kapsamına giriyor. Bunu Başbakan Erdoğan açık açık söyledi...

AKP hükümeti öteden beri alkollü içkiyi zaten “günah” görüyor, kullanılmamasını istiyordu. Bu nedenle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin işletmesini yaptığı köşklerde ve tesislerde alkollü içki verilmiyordu.

***

Başbakan, bir toplantıda düşüncesini bir kez daha açıkladı:

“Kurtuluş Savaşı sırasında alkollü içki yasaklanmıştı... Alkol yasağı yasası çıkarılmıştı bunun için...

Tek parti iktidarının tepeden inmeci, dayatmacı zihniyetiyle, çağdaşlaşma adına bu yasak kaldırıldı...”

Mustafa Kemal’in Kurucu Meclis’inin bir cuma günü dualarla açıldığını, ilk olarak beş yasa çıkarıldığını, bunların arasında Men-i Müskirat Kanunu’nun olduğunu Erdoğan sanırım yeni öğrenmiş.

Alkollü içki yasağı, belediyelerin düzenlediği festival yasağı...

Bunların hepsi günah!

Gül suyu şerbeti, ayran ve gazoz serbest...

Alın size özgürlük!

Tepe tepe kullanın...

Sağda solda demokrasi, özgürlük, baskıcı rejim, küreselleşme, vahşi kapitalizm, sermaye-emek çelişkisi, sömürü düzeni, halkların kardeşliği diye konuşup durmayın...

***

Karaburun’dan yazıyorum...

Bu yöre şarap ve zeytinyağı kültürünün boy verdiği topraklardır yüzyıllar öncesinden...

Her yer zeytin ve üzüm bağlarıyla doluydu...

Binlerce yıl önce İyonya döneminde zeytinyağı ve şarap işlikleri bulunuyordu.

Tüm şölenlerde, şarap ve zeytinyağı vardı...

Zeytin dalı barışın, asma yaprağı aşkın simgesiydi.

Şehy Bedrettin’in sağ kolu Börklüce Mustafa, bu coğrafyanın içinden çıktı.

Özgürlük için başlattıkları mücadele kanla bastırıldı ama yüzyıllardır Şeyh Bedrettin ve Börklüce’nin adı hiç unutulmadı.

İnsanlığın Spartaküs’le başlayan özgürlük savaşımı, Karaburun Yarımadası’nda sevda ateşi olarak alev alev yanıyor hâlâ!

Onun için alkole “haram” diyenlere bir çift sözüm var benim:

“Alkol haramsa, nasıl oluyor da insan sağlığı için tehlikeli olan GDO’yu helal olarak görüyorsunuz?”

***

Nişasta bazlı şeker sağlığa asıl tehdit, şarap değil!

AKP iktidarı, yasalarla yasak getirmiyor, baskı, gözdağıyla yapıyor bu işi.

Bunun adına mahalle baskısı da diyebilirsiniz, siyasi baskı da...

İçki yasağı üniversite lokallerine, öğretmenevlerine, kamu kuruluşlarının misafirhanelerine dek uzandı.

AKP’li belediyeler, valiler bu yasağı sürdürüyorlar Türkiye’nin dört bir yanında.

Özgürlük mü istiyorsunuz?

Alın size özgürlük!

Dolu dolu yaşayın!

Sağa sola bulaşmayın, alanlara çıkmayın, talana, yağmaya karşı durmayın!