Hikmet Çetinkaya

Ay'dan Adam, Kar'dan Kadın...

19 Ocak 2009 Pazartesi

Gölge kuş biçimi aldı, sabahları özledim, yaşamın ırmaklarının denize ulaşmasını...

Düş kurmasını özledim, yarınlara ilişkin, özgürlüğün dalga dalga yayılmasını.

Bensiz gidiyorsa hayat, günler zincirlenmişse... Güneşin batışını ve doğuşunu özledim.

Çağın bağlamları arasında dolaşmayı hiç denediniz mi bilmem...

Baharın çiçeklenmesini. Kül rengi uykulara dalmayı.

Sevmeyi ve sevilmeyi!

Alçakların, hainlerin, düzenbazların kol gezdiği bu topraklarda inadına yaşamayı!

Kaçak düşleri kovalamayı...

Francis Pongeyi okurken, duygusal atılımların yerinden oynamaz yedek damarlarını... Ateşin kızgın, külün erinçli olduğunu...

İnsanların acımasızca sorgulandığını, Gazzede çocukların öldürüldüğünü.

Hep ama hep sorduğum ve soracağım soruyu:

Ey insanlık neredesin?

Pongenin o bitmeyen çığlığı...

Ey kol ucundan insan çizgileri, ey özgün sesler, sanatın çocukluk çağı anıtları, kolay değişmez fizik değişmeler...

Neden bu suskunluk, korkaklık, neden?

Benjamin Peretin göz kırpması gibi yaşam...

Koşmak aynamın üzerinde bir kör gibi

şarkı söylemek kulağına tanrıların

işte bugünkü isteklerim

Peki sizin istekleriniz ne?

Kuşatılmış sokaklarda yarım kalmış aşklarınız mı, tutkularınız mı, özgürlüğe giden yolda önünüze konulan engeller mi?

Gecenin nefes almayı unutmuş bir saati...

Seni öylesine düşledim ki yitirdim gerçekliğini.

Roberd Desnosun dizelerinde gezinirken yanıtı sessizce düşüyor beyaz kâğıdın üzerine:

Seni öylesine düşledim ki zaman yok artık uyanmama hiç kuşkusuz.

***

İki kitap duruyor masamın üzerinde...

Birisi Vitezslav Nezvalın çok eski bir kitabı, öteki Evrim Kayanın yeni şiir kitabı Aydan Adam, Kardan Kadını (Hayal Yayınları-Ankara)

Evrim 1979 Sıvas Şarkışla doğumlu. Yıllardır Cumhuriyetin Haber Merkezinde çalışıyor.

Şiirleri çok güzel...

ben annemden ay doğmadım

gece oldu, bir bulut yüzüme değdi

doğdum...

kar...

içi dışı bir değil elbet

dışında kalırsan üşürsün

içine girersen ışıtır, ısıtır, yaşam olur

ay doğar...

Nezvalin dizelerinde yitip gittim sonra...

Voltavadır söyleyen bu sözsüz şarkıları

Voltava söylüyor ve ben yazıyorum güftesini

Gece ağlarını dökmüş av başlıyor

Daha da ışıltılı bir bayram gecesinden

Art arda ölüyordu yıldızlar derken

Beyaz balıkların sözsüz oyunu içinde kederle ve iç çekmeden.

Akan sularını yamaçtan döken Voltava... Yankısı kapanık bir sesin türküsü gibi...

Sevgi gibi, aşk gibi, poyraz gibi, ırmak gibi, deniz gibi...

Yüzünün minesinde çiçekler gibi...

O kış gecelerinin akşam saatleri... Kaşkolun boynunda yolda yürüyorsun...

Yerelerde ezilmiş akağaç yaprakları...

Belki Hughesin dizelerini mırıldanıyorsun:

Zenciyim ben.

Gece gibi

Afrikanın derinlikleri gibi kara

........

Köleydim her zaman

Saray basamaklarını temizledim eski Romada

Washingtonda ayakkabı boyamaktayım şimdi.

.........

Kurbandım her zaman

Kongoda kırbaçla dövdüler beni

Ve şimdi linç edilmekteyim Texasta.

.........

Zenciyim ben

Gece gibi Afrikanın derinlikleri gibi kara.

***

Sevda çırılçıplak bir gövdedir, budaklı çıplak bir ağaçta...

Gitarın ve seslerin ateşiyle yanan bir göğün altında... Yaşamın bir ucunda hemen yanı başında...

Ah o ırmağın tedirgin suları, o özlem, o aşk yarası!

Puştlara, düzenbazlara teslim olmuş bir dünya!

Aydan adam, Kardan kadın...

Ve Evrim Kayanın dizeleri:

ay dolunay/ciğerim yanıyor, kirleniyor yıldızlar/denizden tuzlu ve derin kinim

sıcak bir sese irkiliyor tenim/vapurlar uzakta/sanık gece ve ay kanıyor durmadan/gözümden düşüyor sıcağın/ıslanıyor yerler

ay ağlamasa da ağlıyor bedenim/ve gözlerimden boşalıyor tüm üzmelerin

ay yeniay/yenile yenile azalıyor çocukluğum/rıhtıma isimsiz bir gemi yanaşıyor/hıçkırıklar boşalıyor

aya söylüyor şarkısını rüzgâr/duymuyor ay/durmuyor...

 

[email protected]

Faks numaramız: 0212 343 72 69



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları