AKP’nin televizyonlardaki tanıtım filmlerini izliyorum... Başbakan Erdoğan’ın miting alanlarındaki konuşmalarını dinliyorum...

İçim rahatlıyor!

Seviniyorum...

Türkiye çağ atlamış, uygar bir toplum olmuş.

13 milyon işsiz varmış, olsun!

Emekçiler eziliyormuş.

Ezilsin!

Kişi başına ulusal gelir 1995’te üç bin dolar değil miydi?

Bugün 10 bin doları aşmış!

Yaşasın!

Türkiye’de varsıl sayısı önümüzdeki üç yılda Avrupa’dan daha hızlı yükselecekmiş. 2010-2012 yılları arasında dolar milyonerlerinin sayısı 20 bin artıp 45 bine çıkacakmış.

Anamın ak sütü gibi helal olsun!

13 milyon insanımız, sosyal güvenlikten yoksunmuş; milyonlarca insan, günde 1 dolarla yaşıyormuş; işsizlik ve yoksulluk giderek ivme kazanmış...

Bana ne!

***

Ben varsılı severim, yoksulu değil(!).

Derin devlet merin devlet... Yap-sat-işlet... 16 yaşında mısırdan vur, 17’sinde gemicikler al...

Yan yat canım yan yat!

Keyfine bak...

Yaşam güzel... Bahçede çiçekler açtı... Çağla badem çıktı...

Simit 1 lira.

Piyasa ekonomisi bu...

Vahşi kapitalizmin güler yüzü küreselleşme...

Benim, senin, sizin vergilerinizle ayakta duran devletin televizyonu yandaşlara program yaptırıp medyayı dört koldan kuşatmış.

Bu arada hızlı ve saydam özelleştirme sürüyor... Limanlar, koylar, bükler satılıyor...

Daha sayayım mı?

Emeğin talan edildiği, halkın bu ölçüde yoksullaştığı bir başka ülke var mıdır Avrupa’da?

Halk ayağa kalkar, demokratik haklarını savunur.

Nerede emeğin örgütlü gücü? Nerede sendikalar?

Sahi sendikalı işçi sayısı 1979’da kaçtı, şimdi kaç?

***

Çokuluslu şirketlere açın kapınızı, ardına kadar açın...

Ben demiyorum, AKP’nin seçim bildirgesinde yazıyor bunlar.

Ben onur duyuyorum yabancı yatırımcıların önündeki tüm engellerin kaldırılmasından...

Emek yağma edilsin...

Oyun kuralına göre oynansın!

Tüm bankalar yabancılara satılsın!

Ne var bunda korkacak, çekinecek!

“Yeni Dünya Düzeni”ne ayak uyduracağız, Türkiye’yi mutlu insanların dünyası yapacağız...

Emeğin, doğanın talan edilmesi... Uygarlığa ancak böyle ulaşılır...

Bayıldım AKP’nin “dost ve müttefik arasındaki siyasi ve ekonomik işbirliği”ni sürdürmesine, ABD’yle yıllardır süren savunma ağırlıklı birlikteliğine.

Çekerim bir van münit!

Atarım havamı!

Ortadoğu’nun baskıcı rejimleri altında ezilen halkları nasıl olsa yanımdadır...

Eserim!

Gürlerim!

Delikanlıyım ben delikanlı!

İstanbul’a iki değil, on kent kurarım...

Tarım sektörünü işletmeciliğe dönüştürür, kırsal kesimdeki insanları daha da yoksullaştırıp İstanbul’a göçe zorlarım.

***

Dağıtırım bulguru, nohutu, mercimeği, şekeri, çayı, zeytini...

Torba torba kömürü.

Sultanbeyli’ye okul değil 112 cami yaparım, kaçak Kuran kurslarına omuz veririm!

Pamuk üreticisi mi, geç!

Üzüm üreticisi mi?

Hadi canım sen de!

Fındık üreticisi mi?

Amaaaaan!

Elma, vişne, kiraz, şeftali, kayısı, kavun, karpuz mu?

Arjantin, Suriye, Hollanda, Brezilya, Kanada ne güne duruyor, ithal ederim bu ürünleri, likit yağı ithal ettiğim gibi...

Çağa ayak uyduracaksın arkadaş... Köylü teknolojiye geçecek, yapamıyorsa bırakacak...

Kürt sorunu yok!

Bak Kürtçe yayın yapan devlet televizyonu bile var!

Daha ne istiyor bu Kürtler!

Biraz din, biraz muhafazakârlık, biraz da milliyetçilik yeter de artar bile...

Hatay’a koyarım MHP kökenli milletvekili adayını, toplarım milliyetçi oyları.

***

Halkın emeği, emekçinin örgütlü gücü, ebelek göbelek...

Boş laf bunlar boş...

Ezilen daha çok ezilecek, yoksul daha da yoksullaşacak...

Dört yıl içinde 20 bin Türk daha dolar varsılı olacak.

Nasıl mı?

Eh siz de olun, onlar nasıl oluyorsa!

Sayısal oynayın, Süper Loto oynayın... 4 yılda olmaz ama 10 yılda belki milyarlık değil milyon dolarlık servetiniz olur...

Bunun adına “Büyük Türkiye, Büyük Ekonomi” diyor AKP...

***

Beni dinleyin!

Kırın şişeyi, dönün köşeyi.

Yalanım varsaaa... Ananı da al git!