Hikmet Çetinkaya

Günah defteri...

19 Mart 2016 Cumartesi

Türkiye’de bir “rejim bunalımı” mı var yoksa Cumhurbaşkanı’nın tek başına ülkeyi yönetmesi, tüm anayasal kurumların üstünde olması mı var?
Tartışma giderek büyüyor, bunalımın önümüzdeki süreçte ivme kazanacağı söyleniyor.
AYM’nin Can Dündar ve Erdem Gül arkadaşlarımız için tutuksuz yargılama kararı vermesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çok kızdırdı.
Can ve Erdem, haklarında açılan davadan ötürü aklanmadılar.
AYM, “hak ihlali” kararı verip tutuksuz yargılanmalarını sağladı. Can ve Erdem 25 Mart’ta mahkemenin karışısına çıkacaklar.
İki gazetecinin 93 gün tutuklu kaldıktan sonra AYM Genel Kurulu’nun aldığı bu karara bir hukuk devletinde elbet uyulur.
Hukuk başka bir şey, yasalar başka bir şey...
Anayasal düzenin zirvesinde bulunan iki kurum (Cumhurbaşkanlığı ve AYM), anayasal düzen üzerinden tartışıyor, anayasa hukukçuları bu konuda farklı görüşler sergiliyor, “kahve ahalisi” de olup bitenlerin ne olduğunu pek bilmiyor.
Çünkü Erdoğan, “kahve ahalisine” sesleniyor konuşurken, bana size değil!
Oylar oradan geliyor AKP’ye...
Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir, kanun devleti değil...
Benim görebildiğim kadarıyla bu kavganın temelinde hukuk mücadelesi yok, iktidar mücadelesi var...
Anladığım kadarıyla, evrensel hukuk, hukukun üstünlüğü ilkesi yok sayılmak isteniyor...
İleri demokrasilerdeki parlamenter sistemlerde ve Fransa gibi yarı başkanlık sistemlerinde cumhurbaşkanları, başkanlar yargıya müdahale edemezler.

***

Sanayi devrimini yapmış, sözlü kültürden yazılı kültüre geçmiş ülkelere kıyısından köşesinden bakarsanız ne görürsünüz?
Demokrasi, hukuk, özgürlük!
Kanun devleti baskıcı rejimlerde vardır...
Evrensel hukuk, hukukun üstünlüğü ilkesi o ülkelerde rafa kaldırılmaz.
Kanunlar gelip geçicidir, hukuk ise değildir... Adalette eşitlik ve dürüstlük vazgeçilmezdir.
Bu gergin ortam, AYM’nin ve kimi yargıçların verdikleri “tutuksuz yargılama” kararının ardından başladı.
Bir arkadaşım şöyle dedi:
Hukuku uygulayan savcılara, yargıçlara niçin Cemaatçi- Fethullahçı yaftası yapıştırılıyor?
Ben “Neden” diye karşılık vermeden konuşmasını sürdürdü:
AYM’nin Can Dündar ve Erdem Gül için verdiği karar, Cemaat tutuklamalarında “emsal” oluşturabilir.
Aklıma hep gelir, ama bir türlü yazamamıştım...
Acaba, Cemaat ve Fethullah Gülen’le ilgili yüzlerce yazımı, sayısını bile unuttuğum kitaplarımı Cumhurbaşkanı Erdoğan okudu mu?
Okuyup okumadığını bilmiyorum ama şunu söyleyeyim...
Eğer okusaydı Cemaatin, devletin olanaklarını kullanarak devletin en duyarlı kurumlarında nasıl kadrolaştıklarını görür, ona göre önlemini alır, Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Casusluk ve Fuhuş gibi davalarda canlar yanmazdı.
Bu kadrolaşmada Cemaate, Necmettin Erbakan dışında tüm başbakanlar destek verdi, Fethullah Gülen’in önünü açtı.
Erdoğan bilir, darbelerin TSK’de çalışan sivil memurlarla, teğmenlerle, emekli, muvazzaf birkaç generalle, albayla yapılmayacağını.
Emir-komuta zinciriyle olur...
Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Kara Kuvvetleri Komutanı dışarıda, Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına, Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek, Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur içeride değil miydi?
***
Bugün yargıda, poliste Cemaat operasyonu yapıldı...
Peki, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde yapıldı mı?
Hayır!
Neden acaba?

***

Onun için dediğim şey şu:
Hukuktan vazgeçilmemeli... Bir gün gelir herkese gerekir... Kanunlar gelip geçicidir...
TCK’nin 141, 142, 163. maddelerini anımsayın!
Cemaatin günahları da çok, 40 yıldır bu ülkeyi yönetenlerin de...

***

Sevgili okur,
Yıllık iznimin bir bölümünü kullanacağımdan bir süre yazmayacağım...
İki hafta sonra yine bu köşedeyim...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları