Hikmet Çetinkaya

Günah Panayırının Haramzadeleri...

10 Eylül 2014 Çarşamba

Eski bir kitabın unutulmuş sayfalarında, güz yağmurlarında, akşamüstü esintilerinde uzun bir yolculuğa çıkarsın bazen...
Avareliği yaşarsın, anıların içinde gezinirsin...
Yaşanmış saatlerin, anıların sarmalına giderken, bir an durup düşünürsün:
“Yahu ne çabuk geçiyor zaman, unutmuşum...”
Zaman tüneline dönük gezilerdir hep bunlar...
Bir sürü acı, hüzün!
Tam bu sırada hükümet üyeleri dillendi.
“İş güvenliğiyle ilgili denetimler daha da artırılacaktır... Ne iş olursa abi dönemi kapanacaktır...”
Bugün konuşulan yarın unutulacaktır; daha önce olduğu gibi...
Ölümlere alışkın, unutan bir toplum olduğumuz için...
O koskoca gökdelenlere para cezası kesilecek, işler tıkırında yürüyecektir...
Soma’da yaşamadık mı 301 madenci boğularak öldüğünde...
İnsana verilen değeri, köle düzenini, başbakan danışmanının maden işçisine savurduğu tekmeyi...

***

Bu ülkede kimi şirketler koruma altında...
10 işçiyi ölüme yollayan şirket denetim dışında.
Bu ülkeyi yönetenler köle düzeni istiyor, ama halkımız farkında bile değil...
Aradan bir ay, bilemedin bir yıl geçecek ve biz anımsamayacağız 10 işçimizi!
Zaten hep böyledir biz de...
Asgari ücretle işe alınırlar ya da sigortasız çalıştırılırlar...
Hayat böyle sürüp giderken anılar tazelenir, eskiler bir kitabın sayfalarında ansızın aklınıza gelir!
Günlük yaşamda kimi zaman bir görüntü, esinti, renk, koku, davranış belleğin gizemli kapısını aralar...
İşte o zaman Sivas, Gazi, Başbağlar, Uludere karşımıza çıkıverir...
Haydi çevirmeye başlayın o eski kitabın sayfalarını...
70’lerin, 80’lerin, 90’ların, 2 binli yılların ölümlerini düşünün.
Karatahtaya yazılmış tebeşir çizgileri artık yok olmuş, zaman tünelinde yolculuk başlamıştır.

***

Neler neler gelir aklınıza
İktidarların şişirmesi olan ekonomi her şeyi altüst etmiş, yeni varsıl kesimler, bizlerin deyişiyle “para babaları” yaratılmıştır...
Devlet eliyle beslenmiştir bunlar!
50 yıl önce 50 yıl sonra...
Düzen aynı düzen, sömürenlere yeni sömürenler eklendi...
İstanbul odaklı başladı ve Türkiye’nin her yerine yayıldı...
Çok büyük bir rant ve yağma!
Devletin eliyle üstelik!
Acılara acılar eklendi, köleleştirme biat kültürüyle Türkiye’yi kuşattı...
Kuşatmanın başkenti İstanbul...
Dağlar, ovalar, kıyılar, bükler, ormanlar ranta açıldıkça açıldı...
HES’ler, barajlar...
O güzelim çam ağaçları, zeytinlikler, gürgenler, palamutlar...
Yok oldu, yok!
Gidin Bergama’nın Kozak Yaylası’na, Karadeniz’e; Ovacık’a, Erzincan İliç’e...
Toroslar’a, Kaz Dağları’na...
Talan, yağma, soygun tüm hızıyla sürüyor!

***

Yıllar önce İslamcı kimlikle yola çıkanlar “haram düzeni”ni yaratmış bu ülkede...
Kanla beslenen bir rant, onlar için haram değil!
Ayda beş bin lira maaşla çalışan bürokrat, İstanbul’un göbeğinde 2-4 rezidansı nasıl satın alır...
Değeri 3 milyon lirayı aşan villayı...
Alıyor işte!
Soygun düzenini Cumhuriyet günlerdir ortaya çıkarıyor; Miyase İlknur, Aykut Küçükkaya yazıp çiziyor...
Ölüm rezidanslarını irdeliyorlardı dün sabah...
Ben, her sabah ve akşam, Mecidiyeköy’de dikilen o rezidansların önünden geçiyorum...
10 genç insan!
Kimi üniversiteli, kimi kardeş, kimi dershane ücretini ödemek için İstanbul’a gelen liseli genç...
10 mezar üzerine kurulan gökdelenler!
Kanla beslenen zenginlik balonunu şişiren, haramzadeler...
Kuran’ın günah panayırında İslamcılık taslayanlar!
Yeter artık yeter!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları