Hikmet Çetinkaya

Homeros'un Işık Sahili...

12 Ocak 2009 Pazartesi

Mavi bir ışık süzülür ilkyaz çiçeklendiğinde İda Dağları’ndan (Kaz Dağları) Edremit Körfezi’nin üzerine...

O ışık yağmuru Homeros’un “Işık Sahili”nin ateşli bağrında uykusuzca bekleyen ölümsüz kadınların çığlıklarıyla buluşur.

Ne zaman yolum düşşe oralara, binlerce yıllık tarihin ve kültürün içinde güneşin batışını seyrederim Ören kıyılarından.

İzmirli Homeros’un “Işık Sahili”dir oraları...

Odisseus Elitis’in “Küçük Yeşil Deniz”i ya da “Çılgın Nar Ağacı” uykunun sınırlarında dolaştırır beni. Ölümsüz güneşin binbir rengine büründüğü gün başımı alıp giderim.

Pelinlerle, üzüm bağlarıyla, mandalinalarla ve zeytin ağaçlarıyla çevrili İyonya Denizi, ufuktan doğan bir umudu anlatır bana...

Azra Erhat’ı, Cevat Şakir’i, Melih Cevdet Anday’ı, Sabahattin ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’nu...

O mavi yolculukları, Troya’yı, İyonya’yı, tüm Anadolu’yu...

Homeros’un ölümsüz yapıtları İlyada’sı ve Odysseia’sı benim masalımsı evrenimde, aşkı, nefreti, sevgiyi, umudu, savaşı ve barışı çağrıştırır.

Bu coğrafyada yaşayan insanlarımızın tümlüğünü... Barışı, kardeşliği... Sevgiyi ve paylaşımı...

Mustafa Erdoğan “Anadolu Ateşi”yle aydın yolunu açmıştı benim o masalımsı evrenimde... O ateş tüm dünya insanının yüreğinde, beyninde tarihin derinliklerinde Anadolu kültürüyle buluştu.

Şimdi daha güç bir iş yapmış,“dünyayı sarsacak” bir kültür ve tarih mirası “Troya”yı tarih sahnesine çıkarmış.

Müzik, giysiler, danslar, koreografi ve ışıklandırma beni Homeros’la buluşturup doğduğum topraklara götürdü.

Tüm uygarlıkların boy verdiği bir coğrafyada din, dil, ırk, mezhep ve renk ayrımı gözetmeksizin Mezopotamya uygarlığından İyonya’ya uzanan masal kahramanlarıyla buluşturdu.

***

Mustafa Erdoğan’la üç yıl önce bir Kahire akşamında otelin lobisinde konuşurken ezan ve çan sesleri birbirine karışıyordu...

Güneş Nil Irmağı’nın üzerinden sahraya gömülüyordu...

O akşam Troya’dan söz etmişti Mustafa bana. Çok heyecanlanmıştım. O da benim mitolojiye tutkumu yazılarımdan ve kitaplarımdan biliyordu.

Erdoğan’a yanıtım şu oldu:

“Mutlaka bu işe soyun, başaracaksın!”

Homeros’un başyapıtından Troya’yı sahnelemek yürek işidir. Öyle her babayiğidin yapacağı bir iş değildir.

Başımız döndü gösteriyi izlerken. Müzik ve dansçılar olağanüstüydü. Bir buçuk saatin nasıl geçtiğini anlayamadık.

Kültür ve Milli Eğitim Bakanlığı tüm okullara bir genelge göndererek öğrencilerin “Troya”yı izlemelerini sağlamalı. Tüm belediyeler “Troya”ya sahip çıkmalı, özellikle öğrencilerin izleyebilmesi için katkı sağlamalı.

Troya, bir dönem Grek ve Roma’nın simgesiydi. Bizans’taki Hagia Sophia kilisesinin öne çıkmasıyla uzun bir süre unutulmuştur.

Fatih Sultan Mehmet Bizans’ı aldıktan sonra Troya’ya gelmiştir. Fatih’in İmrozlu (Gökçeada) tarihçisi Kritovulos şunları yazmıştır:

“Fatih, Homeros’u göklere çıkardı. Tarihe ve kültüre sahip çıktı. Şehrin düşmanlarını yendik, Asyalılara karşı yapılan kötülüklerin öcünü aldık. Biz bu tarih ve kültür mirasını koruyacağız.”

Evet, Anadolu’yu dans diliyle anlatan Troya, tüm kültürlerin, tüm uygarlıkların insanlık tarihindeki önemini dansla anlatıyor...

Edirne’den Hakkâri’ye, Aydın’dan Artvin’e dek binlerce yıllık tarihi ve kültürü danslarla günümüze taşıyor Troya.

***

Mavi, duru, soğuk bir günün sabahında Elitis’in dizelerinde Çoban Paris’le konuşuyor gibiyim İda Dağı eteklerinde... Körpe kollarıyla Helene beyaz badanalı evin önünde belirgin çizgileriyle şarap dolduruyor Meryem’e...

Dansların dilinde, şiirin müziğinde Halikarnas Balıkçısı’nı, Anday’ı, Ezra Erhat’ı, Eyüboğlu kardeşleri görür gibi oluyorum.

Homeros’un “Işık Sahili”ne bir selam gönderiyorum, mavi bir sabahın buz kesmiş yapraklarıyla... Heraklitos’un kırık taşlarında öfkelenmiş dalgalara kafa tutuyorum...

Troya’yı mutlaka izleyin!

Şeytanın fırtınasını ışıkla parçalayan halkların tümlüğünü, kardeşliğini görün!

Ben bu büyük masalla sarsıldım!

Alkışlar Mustafa Erdoğan, alkışlar dansçılar, alkışlar tüm emeği geçenlere!..

[email protected]

Faks numaramız: 0212 343 72 69



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları