Hikmet Çetinkaya

O Güneşsiz Ülkenin...

09 Şubat 2009 Pazartesi

Bilmem İranlı şair Füruğ Ferruhzadın Yeşil Düş şiirini okudunuz mu?

Bütün gün ağladım aynada / Pencerelerin ağaçların yeşil düşüne / Açmıştı bahar / Gövdem sığmıyordu yalnızlığın kozasına ve / Kokusu kâğıtlardan örülmüş tacımın / Kaplamıştı gökyüzünü baştan başa / O güneşsiz ülkenin

Bir cumartesi öğleden sonra kahvelerimizi yudumluyorduk Hakan Karayla birlikte...

Alışveriş merkezinin en üst katındaydık.

İstanbulun gökdelenleri sanki üstümüze üstümüze geliyordu.

Hakan Ah dedi, şimdi İzmirde Kordonboyunda olmak vardı.”

Kanmak bilmez bir susuzluk gibi bir şeydi özlem!

En derin bir deniz mağarasında, yüreği sıkan bir mırıltı mıydı yaşam?

Ve dizelere dökülmeye başladı:

Asılınca güvenim adaletin koptu kopacak ipiyle / Ve bütün kentte / Parıldayan ışıklarımın yüreğini parça parça edince onlar / Koyu renk mendiliyle yasanın, bağladıklarında / Aşkımın çocuksu gözlerini

O sırada gökdelenlerin üzerinden geçen bir yolcu uçağı Yeşilköy yönünde alçalmaya başlamıştı...

***

Yürüyerek gazeteye geldik Hakan Karayla...

Kaç gündür CHPnin Her mahalleye Kuran kursuprojesi tartışılıyordu. Din derslerinin zorunlu olduğu bir ülkede Halkevleri modeli gibi, isteyenler kitap okuyacak, isteyenler çocuklarını Kuran öğrenmeleri için buraya göndereceklerdi.

Deniz Baykal ne diyordu:

Çocuklarımızı tarikatçılardan kurtaracağız!

28 Martta genel seçimler mi yapılacaktı yoksa yerel seçimler mi?

Varsayalım Kocaelinde Sefa Sirmen, Her mahalleye Kuran kursudiyerek seçimleri kazandı...

Peki İzmirde Aziz Kocaoğlu, Sirmenin bu sloganını kullanacak mıydı?

Bir sosyal demokrat partinin çaresizliğiydi bu!

AKPnin din eksenli politikasına destek verip, Ben daha iyisini yaparımdemek, CHPye oy getirmezdi.

İşsizliğin giderek arttığı, ekonominin gerilediği bir dönemde AKP Tuncelide buzdolabı, çamaşır makinesi dağıtırken CHP, mahalle evleriaçmaya hazırlanıyordu...

İşte tam bu sırada Tayyip Bey kükredi:

Biz mahalle konaklarını çoktan açtık. O konaklarda Kuran kursu yok. İsteyen Diyanet İşleri Başkanlığına başvurur. Camiler ne güne duruyor! Hani siz dini politikada araç olarak kullanmaya karşıydınız?

Tayyip Bey haksız mı?

***

Radovan Pavlovskinin dizelerinde gezindim bir süre...

Bu toprağın ruhunu çalacağım / ve çıkacağım gökyüzünün en yüksek katına / Beni kara kara göm mavi gözlerinde / unutma bir kez aydınlık bile / kaçmıştı zifiri karanlık gecelerde.

Soner Yalçının odatv.com yazısının başlığı gülümsetti beni:

Çetin Altan gözaltına alındı, İlhan Selçuka büyük ödül...

Yazıdan ilginç bir bölüm:

“....Ahmet Altan, babası Çetin Altan konuşurken Başbakan ve Kültür Bakanının ayakta durup dinlemelerinin bu ülkede rastlanmamış bir olay olduğunu yazdı.

Nazik bir Başbakanımız varmış.

Peki...

Çetin Altan bugün İlhan Selçuk gibi düşünseydi, yazsaydı yine aynı manzarayla karşılaşır mıydık?

Hayır!

Çetin Altana onur ödülü verenlerin, İlhan Selçuku sabaha karşı evinden alıp hücreye attığını unuttuk mu?

Hayır!

***

Sonerin yazısını okurken duygulandım... Gözlerimin önüne Sıvas Madımakta yanan onlarca ozanımız, aydınımız, şairimiz, gençlerimiz geldi...

İçimde bir fırtına koptu...

Soner Yalçının değindiği gibi aklın yerini, dogmatik kör inançların aldığı toplumlarda demokrasi rüzgâra göre yön değiştiriyordu.

Din bezirgânları, tarikat şeyhlerinin müritleri, Sorosun vazgeçilmez çocukları günümüz Türkiyesinde demokrasinin ve özgürlüklerin simgesini oluşturuyordu...

CHP de Her mahalleye Kuran kursusloganı ve tarikat şeyhleriyle kucaklaşmanın sanırım mutluluğunu yaşıyordu!

***

Dışarıda inceden bir yağmur başladı...

Şafağın ışığını özledim. Şafağın aydınlığında dağılan yıldızları.

Çiçekler gibi açılmış dudaklarda söylenen şiirleri:

Sesin yağmur kadar ilkel / sesinle ufuk arasında / Güllerde şarkılarda sessizdir sen varken.

[email protected]

Faks numaramız: 0212 343 72 69



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları