Adalet, hak, hukuk!
Eşitlik!
Kardeşlik!
Dayanışma!
En başta demokrasi ve özgürlükler olacak...
Zindanlar tıka basa dolu!
Metin Diş zindanda ve ölümün eşiğinde...
Bir ses yok, çığlık yok!
Neden ve niçin!
Boston maratonunda patlayan bomba, ölenler, yaralananlar...
Elbet insanın vicdanı sızlar, kör terörü, nereden gelirse gelsin lanetler!
Dönüp şöyle bir bakın yakınlara, Suriye’ye, Irak’a, Libya’ya...
Afganistan’a bakın, Pakistan’a.
Patlayan bombalar, ölen çocuklar, gençler, analar ve babalar.
Biz bu acıyı, biz bu kıyımı yıllardır yaşadığımız coğrafyada görüyoruz...

Elbet barış!
Elbet akan kanın durması, anaların, babaların, kardeşlerin, eşlerin, çocukların ağlamaması.
Ortadoğu’da kan gövdeyi götürüyor, halklar birbirini boğazlıyor, Pakistan’da, Afganistan’da okula giden kız çocukları öldürülüyor.
İçi yanmaz mı insanın?
Elbet yanar!
Boston’daki ölümler için de Ortadoğu’daki ölümler için de.
Öyle olmuyor işte...
Boston’daki patlama gazetelerin iki gündür manşetlerine girerken, Irak’ta ölen çocuklar, gençler, kadınlar haber değeri taşımıyor.
Acılar alev alev!
İnsanlar ölüyor!
Türkiye’ye gelince...
Akil insanlar dolaşıyor, her heyet başka telden çalıyor.
Ulus devlet, yok ulusal devlet!
Ne fark eder!
Önce demokrasi, önce özgürlük, yaşama hakkı!
Sen ondan haber ver bana!

Ulusal solun içine edenler, rüzgâr gülleri, sanıyor ki yurtseverlerin, sosyal demokratların, sosyalistlerin barış istemediklerini söylerken yüzleri kızarmıyor.
Çok sevinmişler Ege gezisinden...
Çünkü halkın yüzde 60’ı barış istiyormuş...
Elbet barış isteyecekler, savaş mı isteyeceklerdi?
Çünkü ulusal solcular faşistmiş, Kemalistmiş, zartmış, zurtmuş!
Türk solu vardı bir dönem, ne çabuk unuttunuz!
Kürtler de Türk solunun içindeydi, Türkler de, Lazlar da, Ermeniler de, Rumlar da...
Emperyal güçlere karşı duracaksın solcu olmak için... Sermaye-emek çelişkisini ağzından düşürmeyeceksin... Egemen güçlerin değil, ezilen güçlerin yanında olacaksın...

Demokrasiyi ve özgürlükleri içine sindiremeyen, “Din Kardeşliği”ni, tarikatçılığı, aşiretçiliği, ümmetçiliği savunanlarla ortak paydada buluşarak barış, kardeşlik sağlanmaz.
Darbelerle, faili meçhul cinayetlerle, katliamlarla geçti tüm yaşamımız.
Yargıçlar ve Savcılar Kenan Evren’i ve Tahsin Şahinkaya’yı yatağından kaldırıp, yargı önüne getiremiyor arkadaş.
12 Eylül’ün hesabı soruluyor gibi yapılıyor.
Onun için ulusal sola (solcu gibi gözükmeye çalışanlar değil) çamur atmaya kalkmayın.
Ulus devletini küçümsemeyin...
AKP 11 yıldır iktidarda...
NATO gladyosu ortaya çıkarılsın...
Gidin bir kitapçıya, Nusret Senem’in yayına hazırladığı “MİT’in Çiller Raporu” (Kaynak Yayınları) yapıtını alın, okuyun.

Yargımız hem Fazıl Say’a, hem de 900 yıl sonra Ömer Hayyam’a ceza verdi...
Türkiye’nin bugün geldiği çizgiyi, demokrasiyi, adalette eşitliği görmeden, televizyon ekranlarında ahkâm kesilmez.
Hâlâ BOP’u savunan bir düşünce yapısıyla, Sünnilerin yandaşlığını yaparak, derin devletin varlığını bildiği halde ortaya çıkarmayan AKP iktidarı, “barış süreci”ni sağlık yürütemez.
Türkiye’deki sosyalistler, yurtsever solcular bu gerçeği gördüğü için sizi eleştiriyor...
Daha açıkçası sapla samanı karıştırdığınız için!