Yıllarca “terör” diyen devlet şimdi “barış” diyor. Yıllarca “yargısız infaz” yapan, “faili meçhul cinayetlerin” üstünü örten devlet şimdi “İslam kardeşliği”ni gündeme getiriyor.
Hukuk, adalet, eşitlik!..
Bu arada böcek möcek!
Yasal, yasadışı!
Koca kulak!
Tunceli’de omzunda otomatik silah, kucağında çocuğuyla nöbet tutan korucu kadın.
Yoksulluk!..
Baskı!..
Şiddet!..
Ey benim yoksul halkım!
Ezilenler!
Taşeron işçiler, Tuzla tersanelerinde ölenler!
AVM inşaatlarında cayır cayır yananlar!
Unuttuk bunları ve şimdi “barış türküleri” söyleyip halay çekiyoruz.
Dağlarda, vadilerde, tipide, karda yitirdiğimiz çocuklarımız.
Gözü yaşlı analarımız...
Televizyonlarda hâlâ o bitmeyen nakarat:
“Ben Türk’üm sen Kürt’sün!”

Haydi Türk ol, Kürt ol, Süryani ol, Çerkez ol, Balkan göçmeni ol, Ermeni ol!
Kime ne?
Birey ol, kul olma yeter...
İster Müslüman, Alevi, Sunni...
Hıristiyan, Yahudi, Arap!
Dağların ovaların, ormanların, Hazine alanların peşkeş çekiliyor mu senin?
Bir imzayla senin ormanın, akarsuyun elinden alınıp HES’ler için veriliyor mu egemen güçlere?
Peşkeş çekiliyor, veriliyor!
O zaman sesin soluğun çıkıyor mu? Çevrecilere destek çıkıyor musun?
Çıkmıyorsun!
O zaman otur oturduğun yerde!
Etliye sütlüye karışma, sömürüye karşı çıkma, sonra kalk bağır bağırabildiğin kadar:
“Barış geliyor barış!”

Kimse örtülü savaş sürsün, yoksul halkın Türk ve Kürt gençleri ölsün demiyor...
Önce demokrasi ve özgürlükler gelsin!
Türkiye, ABD’nin güdümünden kurtulsun, zindanları dolduran çocuklarımız özgürlüğüne kavuşsun...
Zindanlarda yatan hastaların, tutuklu ve hükümlülerin çığlıkları duyulsun!
İmralı’da neler konuşuluyor, hangi ödünler veriliyor halkımız tarafından bilinsin!
Ortadoğu cayır cayır yanıyor, farkında mısınız?
Şimdi yeni bir gündem yaratıldı, o tartışılıyor:
“BDP heyeti İmralı’dan mektupla döndü... Apo, Kandil’e mektup gönderdi... PKK’lilerin silahları bırakarak Türkiye’yi terk etmelerini istedi...”
Nereden biliyorsun sen bunu?
Mektup elinde mi?
Apo şu anda “manevi” bir liderdir o kadar...
Çünkü yıllardır İmralı’dadır; örgüt üzerinde Karayılan ve arkadaşları kadar etkinliği yoktur. Bunu bildiği için de “silahları bırakın ve Kuzey Irak’a geçin” diye mektup yazmaz.

PKK’liler silahlarını bırakarak çekilmez...
Yasal bir dayanak arıyorlar.
Deniz Zeyrek, dün Radikal’de yazdı:
“Sorun aşılmaya çalışılıyor...”
Bunu söyleyen sürecin içinde olan bir ad...
Sessiz, yani silahsız çekilme şu anda tartışılıyor...
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, 1 Mart’ta Ankara’ya gelmişti, bu pazar yine İstanbul’a geliyor.
Konu Suriye ama elbette PKK’nin çekilme süreci de var işin içinde.
Bakın olay ne denli karışık!
Neler olup bittiğini kimse bilmiyor...
Her şey kapalı kapılar arkasında gelişiyor.

Süreci anlayabilmek için Türkiye’nin yakın tarihine bir göz atın isterseniz...
Tarikat, siyaset, mafya, gladyo ayaklarını görüp bu güçlerin emperyal devletler tarafından nasıl yönetildiğini anlarsınız.
Türkiye, ABD güdümünde Ortadoğu’nun ateşine ve kan gölüne atılmak isteniyor...
Filistin’i geçtim...
Suriye’de 650 gün içinde ölü sayısı 33 bin...
Bu sayının içinde ölen çocuklarsa 3 bin...
Tutuklu sayısı 300 bin...
Demek istediğim şu:
Akan kan dursun, barış gelsin...
Ne yazık ki barış böyle gelmez!

Gelelim zurnanın “zırt” dediği yere...
Diyarbakır’da iki gün sonra (pazar) yapılacak olan “Dünya Medeniyetler Kraliçesi” seçimleri iptal edildi.
Yarışmayı 21 ülkeden 22 kadın yarışmacı katılıyordu...
Peki yarışma niçin iptal edildi?
Hizbullah ve köktendincilerin tepkisi nedeniyle!
Ne diyorsunuz?
Bunun adı olsa olsa “İslam kardeşliği”dir...
Baldırıçıplakların Diyarbakır’da işi olmazmış!