Bak tomurcuklar çiçeklendi, yaz geldi, aç gözlerini mavilere; hayata dön, uzak dur hüzünlerden...
Ölümsüz, yalın bir unutuşta, şiirler oku bu sabah! Bir delişmen çocuk ağlıyor, yalnızlığın çemberinde, tutsak bakışlarıyla sana.
Farkındasın yaşananların, fora yelken seyirlerin, denizin tuzlu suyunun, dalgaların seni özgürleştirdiğinin!
Nice acıların, kalleşliklerin var olduğu bu evrende, açlığın, susuzluğun...
Paramparça olmuş yüreklerin...
Akşam iniyor yine, bulutlar üstüne üstüne geliyor, duvarlar kayboluyor gözlerinden...
Biliyorum çok özlüyorsun anneni, babanı, kardeşlerini, arkadaşlarını...
Rüzgâr konuşuyor bedeninin dört bucağında, sokak lambaları yok ki aydınlansın bulunduğun yer...
Sen dağlardasın çocuğum!
Bazı yazılar vardır, hayata dair, sana aşkı anlatır, masallar boşunadır bilmezsin...
Hiç görmemişsin fora yelken gülüşleri, dalgaları, denizin çığlığını...
Tuzlu suyla yıkamamışsın yüzünü!
Doğan güneşi bilirsin, yıldızları...
O derin mağaraları...
Özlemi!
Kendi türkünü söylersin, tanımazsın Ahmed Arif’i...
Sen mayın tarlalarında, bombalarda, sen çocuğum şafak vakti o derin mağaralarda...
Ayın ve yıldızların altında...
Barışı değil, savaşı yaşamışsın!
Yaşıtların kumsalda kumdan kaleler yaparken, sen düşlerinle avunmuşsun!

***

Özgürlüğün adısın sen çocuğum!
Gülüşün lavicert bir atlas!
Haberler çıkar kız çocuklarıyla ilgili:
“Çocuk gelinler!”
Bir de tecavüze uğrayan kız çocukları...
Adam “Evlenecektim Savcı Bey, onun için oldu” der. Savcı düşünür biraz:
“Öyle mi?”
Tecavüzcü:
“Evet öyle!”
Savcı:
“Biraz bekleyelim bakalım, sözünü yerine getirecek misin?”
Tecavüzcü:
“Ekmek çarpsın öyle, Kuran’a el basarım!”
Kızların yaşı ya 15 ya da 16’dır...
Böyle haberler sık sık gazetelerde yer alır...
Bir de duyulmayanlar vardır!
Töre cinayetleri, kuma, falan filan.
Kız tecavüzcüsüyle evlendirilir...
13 yaşındaki bir kız çocuğu, 25 adamın tecavüzüne uğrar...
Yargılanır tecavüzcüler...
Ne olur?
En fazla 20 gün hapis yatarlar ve mahkeme kararıyla tutuksuz yargılanırlar...
Sonuç:
“Kız kendi isteğiyle ilişkiye girmiştir...”
Suçlu olan 14, 15, bilemedin 16 yaşındaki kız çocuklarıdır.
Çünkü Türkiye laik, sosyal bir hukuk devleti değildir...
Hep o kız çocuklarımız suçludur, aslında onlar cezalandırılıp, tecavüzcüleri aklanmaktadır benim yurdumda!
Tutsak çocuk pazarları, tutsak çocuklar...
Bir de zindanda tecavüze uğrayan çocuklar...
Onları anımsıyorsunuz değil mi?

***

Tecavüzcünün damat olduğu bir toplum, ortaçağa özgü töre vahşeti...
Duyuyor musunuz o çocukların çığlığını, onların hayata bakışını, PKK’nin dağa kaldırdığı kız-erkek çocuklarını...
Çocuklar kendiliğinden gitmiş!
15-16 yaşında çocuk, kendi isteğiyle bile gitse yine çocuk değil midir?
O yaşta çocukları ölüme göndermek insancıl mıdır?
Çocuk sevgisi var mıdır onları dağa götürenlerde?
Kız çocuk, kadın çocuk oluyor tecavüzcüsüyle evlendikten sonra...
Peki o çocuk kadın mutlu mu, yaşam sevinci var mı yüreğinin derinliğinde...
Unuttuk genç kızların, kadınların intiharlarını değil mi?
Hukuk nedir, hayat nedir, anlatır mısınız bana?
15-16 yaşındaki kız çocuklarının okulda, dışarıda onlarca adamın tecavüzüne uğramasına nasıl bakar savcılar, yargıçlar?
Zincirlere vurulmuş benim ülkemde çocuklar!
Umutları yok edilmiş, bir bahar tazeleğini yaşayamamış, sevinçlerden uzak kalmış...
Nerede hukuk, nerede adalet!
Köleci bir düşünce yapısı, çocuklarımızı kelepçelemiş, zincire vurmuş...
İnsanoğlunun binlerce yıllık tarihi, birikimi, varoluşuna giden süreç, deneyimi çiğnenmiş...
Yazık benim ülkemin çocuklarına!
Yazık!