Fenerbahçe’de Yüksek Divan Kurulu toplantısı vardı. Katılım çok düşüktü. Dostlarımla sohbetimde Jesus’un kalıp kalmayacağını soranlar oldu. Konuya hâkim biri olarak kalacağını söyledim. Çoğunluğu dudağını büktü. Anladım ki hocadan mutsuz olanların sayısı fazla. Başkan Ali Koç’a gönder diye baskı yapılmış. Bunu isterken alternatifleri yok. Bazıları Aykut Kocaman ve İsmail Kartal’ın ismini öne çıkarmış. Benim bildiğim Kocaman, Koç varken kesinlikle kulübün kapısından içeriye girmez. Ama İsmail Hoca teklifi kabul edebilir. Unutulmaması gereken F.Bahçe’nin özellikle kupada emin adımlarla yürümesi. Başkan için Jesus öncelikli. Fakat tribün rahatsızlığı devam ederse Portekizli kalma kararını değiştirebilir.

Sivas-F.Bahçe maçları hep zor geçmiştir. Sarı-Lacivertlilerin Kadıköy’de rakibine 2-1 kaybederek şampiyonluk yolunda büyük fırsat teptiği maç hâlâ belleğimdedir. Batshuayi’nin sakatlığı çok uzadı. Jesus’un takımda görmek istediği isimdi. Kupa maçında da zormuş. F.Bahçe bu sezon sakatlardan çekti.

Valencia’nın oyunun başında sakatlanması talihsizlikti. Ama arkadaşları yokluğunu aratmadı. Peş peşe gelen üç güzel gol F.Bahçe’yi ve F.Bahçelileri mest etti. Şahsen bu kadar golü kısa süre içinde beklemiyordum. İrfan Can Kahveci’nin kırmızı kart görmesi oyuncu adına anlamsızdı. Sen takımının kaptanısın. Yakışmadı. Kaptanlar benim bildiğim gemiyi en son terk edenlerdir. Sivasspor’u tanıyamadım.

Jesus’un 2. bölümde takımını geri çekmesi saçma karardı. Sivas’a geniş oynama alanı sağladı. İrfan Can Eğribayat kalesinde devleşmese başka şeyler konuşuyor olabilirdik. İyi ki F.Bahçe üç gol atmıştı. F.Bahçe adına 90 dakika sonucu güzel. Ama oynadığı futbol hâlâ soru işareti. Bakalım Beşiktaş-G.Saray derbisi ne olacak?