\n\n\n

Fenerbahçe-Galatasaray derbisi sonrası Sarı - Lacivertli yöneticilerden Ömer Temelli futbolcuları, Cihan Kamer de Aykut Kocaman’ı eleştirdi. Kamer’i yadırgadım. Demek ki hâlâ profesyonel bir yönetici olamamış. Baksanıza, teknik direktörünü twitter’dan eleştiriyor. Bu site paylaşım yapılan bir web adresi. Ancak bazı durumlar vardır; özeldir, aile içinde kalması gerekir.

Aradan fazla geçmedi, bir gün sonra Aziz Yıldırım’ın kardeşi Ali Yıldırım kükredi. Yıldırım bugüne kadar hep sessiz kalmıştır, yönetim içinde varlığı ile yokluğu belli değildir. Çalışkan, en iyisini yapmak için gecesini gündüzüne katan iyi bir F.Bahçelidir. Hani bazı görünmeyen kahramanlar vardır ya, işte aynen öyle. Sonunda patladı, medyanın karşısına çıktı. Futbolcularını, teknik direktörünü twitter’dan eleştirenlere cevap verdi, emeğe saygısızlık yapanlara ders niteliğinde uyarılar yaptı.

Başkanını, diğer bir deyişle ağabeyini hiç aratmadı desem yeridir. Bugün Aziz Yıldırım olsaydı; ne Temelli, ne de Kamer böyle konuşabilirler miydi? Kulüpte bir boşluğun olduğu gerçek. Bazı yöneticiler Yıldırım’ın cezaevine girmesiyle sorumluluktan kaçındılar. Ama birileri vardı ki özel işleri için F.Bahçe’yi kullandı, renk aşkını ikinci plana itti. Aziz Başkan bütün olup, bitenden haberdâr. Her şeyi günlüğüne kaydetti. Bir gün gelecek, o da hesap soracak.

Ali Yıldırım konuşuyor: “Geçmiş hemen unutuluyor. Gazetelere bakıyorum, herkes Fenerbahçe’nin Galatasaray’ı yenememesi üzerine ‘Hoca yanlış yaptı, şu yanlıştı’ gibi yorumlar yapıyor. Biz 25 Temmuz’da geldik, toplantı yaptık. Başkanımız yoktu, 2-3 yönetici vardı. Sudan çıkmış balık gibiydik. Bütün futbol takımını dağıtma kararı almıştık. Önümüzü göremiyorduk. 4 önemli oyuncuyla yolumuzu ayırdık. Ayrıca 2 Temmuz günü dünyaca ünlü orta saha oyuncusuyla anlaşmak üzerindeydik. 5 tane oyuncu bugünkü takımda ilk 11’de olacaktı. Yani takımın yüzde 50’si. Galatasaray’a bakıyorsunuz, geçen seneki takımdan bir veya iki oyuncusu var. Sen yüzde 50 zayıflamışsın, o yüzde 90 kuvvetlenmiş. Ama bu Fenerbahçe’nin mevcut futbolcularının kalitesiz olduğunu anlamına gelmiyor. Bu sene, futbol takımı, antrenör, yöneticiler futbola odaklanmış mı? Bursa maçını oynayacağız, Pazartesi günü mahkemeye gideceğiz. Futbola nasıl konsantre olacağız? Şampiyonlar Ligi’ne alınmadık, almayanlar nerede? Hepsi ayrıldı. Savcıyla yemek yiyenler de ayrıldı. Fenerbahçe’nin hakkı gasp edildi. 2 Temmuz’daki enerjimiz gitti. Ömer Temelli ve Cihan Kamer çok büyük hata yaptı. İki yönetici de ayıp etti. Ömer beyle konuştum, hata yaptığını söyledi. Başkanımız çok önemli bir figür. Lider olmak kolay değil. Karizmasıyla duruşuyla bir güç. Aziz Yıldırım olsaydı, daha değişik olur hatta bugün 9 puan önde olurduk.”

Belli ki çok dolmuş Ali Yıldırım. Yılların birikimi mi acaba? Bir-iki konu derken diğer konulara iniyor: “Fenerbahçe’de oynamak istemeyen varsa çeker gider. Sözleşmesi biten oyuncularla sezon sonunda konuşacağız. Emre neyse Selçuk da o. Kulübün şartları içinde önce kalmaları istenecek.100 lira ister, Fenerbahçe Kulübü 50 lira verir, anlaşılır anlaşılmaz.” Söz dönüp dolaşıp Aykut Kocaman’a geliyor; “Kocaman’a muhalefet eden varsa zaten başkan olmak için gelmesin.”

Açıklamalar sona eriyor, akşam saatlerine doğru iki maç seyircisiz oynama cezası geliyor. Beklenen bir cezaydı bu. Birincisi dün gece tamamlandı fakat bayanlar bu kez tribünlere hâkim değildi. Oysa alışmıştık dolu Saracoğlu’na. Maçın geç saatte olması ve gece ayazı bana göre etkendi. Terazide Fenerbahçe ağır taraf, Samsunspor zorlasa da bir yere kadar. Sarı - Lacivertliler işlerini ciddi yaptılar. Maç 20 dakikada bitti. Kupa en son 1982’de gelmişti. Yıl 2012 olmuş! Ne kupaymış be, el yakıyor adeta! G.Saray ve Trabzonspor elendi, artık lütfen kazanın. Bir uyarı; şu kapanma hastalığınızdan da vazgeçin.