Hilmi Türkay

Yılbaşı Hediyesi

30 Aralık 2013 Pazartesi

F.Bahçe, Aziz Yıldırım’ın başkanlığa oturmasıyla beraber hep ilklerin kulübü olmuştur. Bunu yazılarımda defalarca dile getirdim. Bu bir yalakalık falan değil. Herkes kabul etmeli ki Yıldırım çok büyük başarılara imza atmıştır. Yenilikleri saymakla bitmez. İşte bir yenilik daha. Bilindiği gibi Avrupa futbolunda ciddi bir forma rekabeti var. Adidas ve Nike, Avrupa futbolunu ele geçirmek için yıllardır ciddi savaş içinde. Hatta Nike; Adidas’ın anavatanı Almanya’nın milli takımına kendi formasını giymesi için yıllık 50 milyon Avro bile teklif etmişti. F.Bahçe yıllardır Adidas ile çalışır. Yöneticiler geçen günlerde Adidas ile bir kez daha masada buluştu. F.Bahçe’nin elinde Nike’ın futbol takımı için yaptığı teklif de vardı. Adidas’ın teklifi yılda 9 milyon Avro olur. F.Bahçe kapıyı yıllık 15 milyon Avro’dan açar. Adidas yetkililerinin yanıtı, “İstediğiniz para Milan’a ödediğimizden bile fazla. Onlara bu kadar vermiyoruz. Inter de Nike’dan yılda 9 milyon Avro kazanıyor” şeklinde olur. Bunun üzerine Aziz Yıldırım’ın yanıtı şöyledir: “F.Bahçe, Inter’den de Milan’dan da büyük kulüp. Bizim rakamımız 9 milyon Avro’dan yukarıda olmalı...” Karşılıklı pazarlıklar sonucu anlaşma imza aşamasına gelir. Pazarlık 11 milyon Avro’da tamamlanır. F.Bahçe başta 15 milyon Avro istese de hem Adidas ile yıllardır süren ilişkinin getirdiği yakınlık, hem de 11 milyon Avro’luk bedelle kulübün Avrupa’nın formadan en çok kazanan 15 takımından biri haline gelmesiyle pazarlık tamamlanır. Sonuç; F.Bahçe gelecek sezondan itibaren Adidas ile 5 yıllığına, senelik 11 milyon Avro’dan anlaşır. İmzalar yakında. Ama hâlâ, camia içerisinde “Yıldırım gitsin ” diyenleri duyuyorum. Tribünlerde kendisinden rahatsız olanlar var. Neden bu rahatsızlık? Unutulmamalı ki bu başkan, cezaevinden ceketini gönderdi kongre kazandı, çıktıktan sonra yeni bir kongrede Mehmet Ali Aydınlar’a karşı ezici üstünlük sağladı. F.Bahçe âşığı birisi. Her şeyi seve seve yapıyor, bırakın yapsın. Kapalı kapılar ardında konuşmalara hiç gerek yok. Vazgeçin bu işlerden. Bugün bu kulübü sahiplenmek isteyenler o kadar çok ki!... Bazılarının amaçları farklı. Başkan durumu en iyi bilenlerden. Ne yapıyor; direniyor. Hem de öyle direniyor ki 25 milyon için neredeyse tek başına. Bu arada Yargıtay kararının açıklamasına sayılı günler kaldı. Stres, tedirginlik had safhada. Karar geciktikçe gerginlik oluyor. Bizler de heyecanlıyız. Bakalım çıkacak karar olumlu - olumsuz hangi yönde olacak.

İlkyarının lideri
F.Bahçe ilkyarıyı lider bitirmeyi haftalar önce garantilemişti. Rakipleri kaybedince puan farkı erken açıldı. Ancak sona yaklaşıldığında puan kapanmaları oldu. Sarı - Lacivertlilerin bu yılki avantajı tek kulvarda yarışmaları. Maraton uzun, bu lig daha çok su kaldırır. Üç puanlı sistemde neler olur neler. Yöneticilerden bazılarının erkenden “Biz şampiyonuz ” demeleri bana göre talihsiz bir söylem. Dere görmeden paçalar sıvanmaz. Karabük maçında takımı tanıyamadım. Sahanın buz oluşu profesyonel futbolcu için mazeret değil. Holmen kalıyor. Sevindirici haber. Yabancı kontenjanına takılan bu İsveçlinin takıma katkı yapacağına fazlasıyla inanıyorum. Yeter ki şans bulsun. Yobo kiralık gidiyor. Kadlec Almanya’ya dönecek.

‘Her yer rüşvet her yer yolsuzluk’
Fenerbahçe taraftarı “Her yer Taksim her yer direniş” diye bağırmak için hep 34. dakikayı beklerdi. Bu sefer beklemedi, bekleyemedi.. Maçtan önce bağırdılar hep bir ağızdan, üstelik sloganlarını değiştirerek: “Her yer rüşvet her yer yolsuzluk, hükümet istifa...” Dikkatimi çeken bir diğer nokta bu bağırmalar sırasında tribünlerde bölünmeler olurdu. Şimdi kenetlenme gördüm.
Karşılaşma başladı, Fenerbahçe tek kale oynuyor, sağlı sollu bindirmeler, şutlar peş peşe geliyor ama sanki biraz cılız. Emenike topu ayağına aldığında tribünler ayağa kalkıyor, seyirci sahadaki oyundan memnun. Kayseri eski Kayseri değil, lig karnesi bunu açıkça gösteriyor. İki taraf arasında belirgin farklar vardı.
Bana göre Fenerbahçe’nin ilk bölümde tek eksiği golü bulamamasıydı. Topun biraz sizi sevmesi bazen de şans faktörünün yanınızda olması gerekiyor. Meireles hayal kırıklığı yarattı. Kuyt son haftaların kötüsü... Holmen hâlâ 18’de yok. Ersun Yanal, İsveçli hakkında ne düşünüyor bilemiyorum. İyi ki devre oldu yoksa Sarı - Lacivertlilerde dökülen yaprakların sayısı '66azlalaşırdı.
Penaltı kararı doğru. Cristian güzel bir vuruş yaptı ancak o top auta da gidebilirdi. Bobo’nun golü biraz savunmanın biraz da Volkan’ın hatasından geldi. Çok geçmedi Sow ikinci, Mehmet Topal üçüncü golü attı. Emenike dördüncü golün vuruşunu yaptığında bir anlık da olsa Saracoğlu yıkılıyor sandım. Caner’in golü Sow’un attığına nispet gibiydi. Futbol doyurucu değildi ama tribünleri ve golleriyle bir o kadar da güzel maçtı. Kapanışı yine stattaki o muhteşem seyirci yaptı: “Mustafa Kemal’in askerleriyiz...”  

 

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kartal'ın suçu neydi? 12 Aralık 2024
Fırsatı kaçırmadı 3 Aralık 2024
Hoş geldiniz 24 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları