Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İklim Değişiklikleri Dünya Tarımı İçin de Ciddi Tehdit...
Küresel ısınmadan kaynaklanan iklim değişiklikleri uzun sürelerden bu yana gezegenin karşı karşıya olduğu “doğal” felaketler arasında. Bilimsel araştırmalar yine uzun sürelerden bu yana iklimleri etkileyen küresel ısınmanın insan eliyle yapıldığını en açık ve net biçimde ortaya koymuştur. Gezegeni ve üzerinde yaşayan canlıları tehdit eden ve doğal gibi görünen felaketlerden sera etkili gaz salımlarının sorumlu olduğu artık kimse için sır değil. Ne ki, dünya ulusları neredeyse her yıl bunun önlenmesi için konferanslar düzenliyorlar. Bunlardan sonuncusu hatırlanacağı gibi 2009’da Kopenhag’da gerçekleşti. Bunu Meksika’nın kıyı kenti Cancun konferansı izledi. Ne yazık ki sözü geçen iklim konferanslarında dişe dokunur önlemler alınamadı ve her zaman olduğu gibi yine “havanda su dövüldü”. Dahası yine her zaman olduğu gibi bu konudaki umutlar bir kez daha bir başka “sonbahara”, 2011’de düzenlenmesi beklenen Güney Afrika kenti Durban’a ertelendi. Çoğu uzmana bakılırsa Durban konferansının kaderi de öncekilerden farklı olmayacak.
\n***
\nKüresel ısınmanın önlenmesiyle ilgili konferanslar sürüp giderken ne yazık ki “doğal” felaketler artarak sürmektedir. Nitekim 2010’da Rusya benzerine az rastlanan bir kuraklıkla sarsılmış, dünyanın önde gelen tarım ürünleri dışsatımcısı ülkesini bu ürünlerin dışsatımını askıya almak zorunda bırakmıştı. Ardından Avustralya’daki dev taşkınlar da buna eklenince, Asya pazarları olumsuz yönde etkilenmişti. Gıda fiyatlarında görülen artışlar salt bunlarla sınırlı olmadı. BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, Aralık 2010’da dünya gıda fiyatları yeni rekorlara yelken açmakta gecikmedi. Aslında gıda fiyatlarındaki beklenmeyen artışların ne denli tehlikeli olduğu bilinmektedir. Örneğin Cezayir’de Oran kentinde halk gıda fiyatlarındaki artışları protesto etmek için sokaklara dökülmüş ve yer yer güvenlik güçleriyle çatışmaya girmeleri henüz belleklerden silinmemiştir. Daha da vahim olan gezegenin şurasında burasında patlak veren “doğal” felaketlerin sürekli bir artış içinde olduğunu bilimsel araştırmalar çoktan saptamışlardır. Gerçek şu ki, “doğal” denilen felaketler her yıl sistematik bir biçimde artmakta giderek çok daha ölümcül olmaktadır. Uluslararası Sigorta kuruluşu Munich RE’ye göre 2010 yılında 950 “doğal” felaket 295 bin insanın hayatına mal olmuştur. Yine aynı kuruluşa göre maddi zararlar ise 97 milyar dolara ulaşmıştır.
\n***
\nMunich RE’nin verilerine bakılırsa kesinlikle küresel ısınma ve iklim değişikliklerinden kaynaklanan “doğal felaketler”deki artış oranı yüzde 90 gibi ürkünç düzeylere ulaşmış durumdadır. Oysa sorumlu uzun süreden bu yana kimse için sır değildir. Sorumlu sera etkili gaz salımlarıdır. Sözü edilen iklim konferanslarında bilim insanları çareyi de göstermişlerdir. Artık daha geç olmadan başta zengin ülkeler olmak üzere dünya ülkelerinin sera etkili gaz salımlarını 1990 değerleri baz alınarak 2020 yılına kadar yüzde 25 ila yüzde 40’ın altına çekilmesini sağlamaları gerekmektedir. Ancak sanayileşmiş ülkeler kutsal rekabet ve maliyet açılarından kısıtlamaların yüzde 14 - yüzde 18 arasında olmasını dayatmaktadırlar. Gerçekte buna bile yanaşmaya niyetleri yoktur. Onlar için en iyisi, felaketlerin üstünün örtülüp olayın mümkün olduğunca savsaklanmasıdır. Bu açıdan yaklaşıldığında zengin ülkelerin güneyin yoksullarının küresel ısınmayla savaşmaları için 2012’ye kadar 30 milyar dolar, 2020’ye kadar ise 100 milyar dolar yardım taahhütlerinin çocuklar için masal olduğuna gelin de inanmayın.
\n***
\nOysa dünya kamuoyu, düne oranla bugün iklim değişikliklerinin nereden kaynaklandığının yanı sıra çaresinin de ayırdındadırlar. Bilim insanlarının son araştırmaları bu bilinçlenmeyi daha da güçlendireceğinden kuşku yok. Sözü geçen bilim insanlarının geçen 6 Mayıs 2011’de ünlü “Science” dergisinde yayımladıkları araştırmaya göre küresel ısınmanın otuz yıllık sürede buğday ve mısır üretiminin yüzde 5.5 ve yüzde 3.8 oranında azalmasına yol açtığını saptamışlardır. Le Monde gazetesinin 7 Mayıs 2011 nüshasında Stephane Foucart tarafından kaleme alınan yazıda belirttiğine göre Kaliforniya Stanford Üniversitesi’nden David Lobell ve arkadaşlarının 1980-2008 döneminde iklimsel değişiklikleri, aralarında buğday, mısır, pirinç ve soyanın da yer aldığı dört temel hububatın dünya üretiminin ortalamasında yukarda da belirtildiği gibi yüzde 5.5 ve yüzde 3.8’lik düşüşlere neden olmuştur. Söz konusu düşüşler, üretimdeki net düşüşlerden çok, olması gerekene göre olan düşüşleri yansıtmaktadır. Bu düşüş oranları mısırda 23 milyon tonu, buğdayda ise pirinç ve soya dışında 33 milyon tonu ifade etmektedir. Peki milyonlarca tonluk bu kayıplar ne anlama gelmektedir?
\nSorunun yanıtı çarpıcıdır. Zira söz konusu dört temel hububat, insanlığın doğrudan ya da dolaylı kalori tüketiminin yüzde 75’ine tekabül etmektedir. Bir milyarı aşkın aç ve susuzun var olduğu bir gezegende küresel ısınmadan kaynaklanan bu kayıpların anlamı çok daha net biçimde ortaya çıkmaktadır.
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi