Atatürkçüler Ayakta

24 Temmuz 2021 Cumartesi

Atatürkçü Düşünce Derneği’ni sırtlanıp doğrultusundan hiç ödün vermeden, saygınlıkla ayakta tutan Hüseyin Emre Altınışık, sonbaharda yapılacak genel kurulda büyük bir sorumluluk ve yurtseverlikle yürüttüğü görevini onurla bir başka devrimciye bırakacak.

Bayrağı devralmaya hazırlananlar arasında yer alan Ayhan Yalçınkaya, Anadolu’daki örgütleri gezmeye başlamış bile. Yaklaşık 180 şubeyi ziyaret edip toplantılar düzenlemiş. İzlenimlerini aktardı bize:

“Ortak sıkıntılar, büyük ölçüde iktidarın baskısı ve yaşanan ekonomik sorunlar. Atatürkçüler, insanüstü bir çabayla ADD’yi ayakta tutuyorlar. Hemen her şubedeki arkadaşlarımız, özel yaşamlarından özveride bulunarak derneğin geleceğe aktarılması için çaba harcıyorlar. 

Neredeyse tüm esnaf ve meslek odalarının bile bir tür iktidarın sivil toplum örgütü haline geldiği ve tarikatların giderek güçlendiği bu dönemde ADD’nin daha önemli işlevler üstlenmesi ve gürbüzleşmesi gerektiği anlaşılıyor. 

Dernek içinde hiç kuşkusuz birikimli ve inançlı kadrolar var. Yeni dönem için sorumluluk alacak arkadaşlarımızı bu kadrolardan belirleme kararlılığındayız. ADD’yi ayakta tutan ve sürükleyenin, işini iyi bilen, deneyimli kadroları olduğunun bilincindeyiz. 

Önümüzdeki süreçte yüz yüze görüşme yapılmadık şube bırakmamayı hedefliyoruz. 55 bin etkin üye ve 326 şubemizle Kemalizm bayrağını taşıyacağız.

Amacımız, değerleri tasfiye edilmek istenen Cumhuriyeti yeniden altı ok temelinde yükseltmek ve yeniden örgütlemektir.”

Uzun yıllar CHP Gençlik Kolları Başkanlığı da yapmış olan Ayhan Yalçınkaya, beraberliği ve bütüncülüğü sağlayacak bir genel kurul yapılmasından yana.

“Her Atatürkçü bizim için değerlidir” diyor.

Yalçınkaya’nın ve tüm Atatürkçülerin yolu açık olsun...

NORMALİN ANORMALİ

Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın, işverenin işyerinde “siyasi, dini ya da dünya görüşünü yansıtan” ve dışarıdan açıkça görülebilir sembolleri belli koşullar altında yasaklayabileceğine hükmeden kararına, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, şu gerekçeyle karşı çıktı: 

“Divan, verdiği kararda işverenin tarafsızlığı argümanına dayanırken, kendisinin tespit ettiği bir durumun yani ‘başı açık olma hali’nin ‘normal’, başı örtülü olma halinin ise ‘normal dışı’ olduğu kabulünden hareket etmektedir.

Adalet Divanı’nın ‘normal’i, sadece belli bir inancın ve kültürel kabulün, seküler bir hayat tarzının normalidir.”

Şentop, bu açıklamasıyla Adalet Divanı’nın kararını Avrupa Birliği’nin laik, seküler hukukuna dayanarak verdiğini kabul ediyor, ancak  “Müslümanlar bakımından normal olan farklıdır” diyerek bir ayrıma gidiyor ve bir anlamda “Müslüman kadının kapanması gerekliliği”ni “normal” kabul ediyor.

Oysa, Avrupa Adalet Divanı’nın kararında, işverenin koyduğu yasağın tüm dinler için geçerli olmasının önemi de vurgulanmış. Yani, karara göre türbanın yanı sıra, örneğin, Hıristiyan’ın haç kolyesi ya da Yahudi’nin kipası da aynı kapsama giriyor.

Aslına bakarsanız, “anormal” olan, laik bir anayasaya sahip Türkiye’de iktidara egemen olan siyasal dinciliğin, dinsel olduğunu ileri sürdüğü ve kadınlara dayattığı yasaklar...

Kendisini Taliban ile bir tutan yönetimin, bir sonraki aşaması, kadınlarımızı burkaya sokma niyetidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları