Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kadılığa doğru
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı’nın gerekçesinde arabuluculuk “alternatif çözüm yöntemi” olarak nitelendirilmiş. CHP milletvekilleri, bunun anayasadaki yargı yetkisinin mahkemelerce kullanılacağı hükmüne aykırılık olduğunu belirterek karşıoy yazısı yazdılar:
\n“Medeni hukuka eklemlenebilecek alternatif çözümlerin, Türkiye’nin toplumsal ve siyasal yapısında, şer’i hukuka doğru meyletmesi tehlikesi ciddiye alınmak zorundadır. Tarikatların kendi arabulucuk düzeneklerini kurması önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Endonezya gibi olumsuz örnekler uyarıcı olmalıdır. İngiltere’nin seçtiği yolun da bu bakımdan Türkiye özelinde çok riskli sonuçları olabilecek ve Türkiye’nin hukuk devleti üstyapısı temelden sarsılabilecektir.
\nBölgeler arası farklılıklar, geri sosyal dokularda feodal örf ve âdetlerin uygulama alanı bulması gibi özelliklerle nedeniyle, böyle bir uygulama ayrıca farklı hukuk yapılarının bölgelere göre de farklı dağılım alanlarına sahip olabileceği ve üniter yapının buradan da darbe yiyebileceği dikkate alınmamıştır. Diyanet’in başlatmayı planladığı ‘mele’ uygulaması göz önüne alındığında bu kaygının ne kadar yerinde olduğu anlaşılacaktır.”
\nCHP’liler, tasarı ile Adalet Bakanlığı’na, yargı üzerinde var olan müdahaleci tutumunu daha da derinleştirecek olanaklar sunulduğundan kaygılılar.
\n\n\n\n
Mirasyedi
\n\n\n\n
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Turhan Tuncer, tarihi anımsattı:
\n“Osmanlı ilk imtiyazını 1536’da Fransızlara verdi. Sonraki süreçte imtiyazların içeriği genişletildi. Osmanlı, 1860’ta İngiltere’ye başvurduğunda, yabancılara taşınmaz satışı ve kiralanması dayatmasını önünde buldu. 1868’de çıkarılan İstimlak Nizamnamesi ile karşılıklılık ilkesi çerçevesinde yabancıların taşınmaz edinmelerinin önü açıldı. İngilizler, İzmir’deki tarım arazilerinin 1/3’ünü kısa sürede ellerine geçirdi. 10 yıl içinde Ege’deki tüm tarım arazileri İngiliz tüccarların oldu. Ayrıca İngiliz, Fransız ve İtalyanlar hızla Akdeniz bölgemizde taşınmaz edinimine başladı. 1913’te yapılan bir düzenleme ile yabancı şirketlerin de taşınmaz edinimi sağlandı. Ancak topraklarını satmak Osmanlı’yı kurtaramadı, tam tersine yok etti!
\n1. Dünya Savaşı sırasında Anadolu toprakları işgal edildi. 1920’de imzalanan Sevr Antlaşması ile Osmanlı Devleti sona erdirilmek istendi. Ancak Kurtuluş Savaşı ile ülke toprakları işgalden kurtarıldı. Kapitülasyonlara, 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması çerçevesinde son verildi.”
\nAKP iktidarı, yeni hazırladığı Tapu Kanunu’nda değişiklik öngören tasarı ile yabancıların edinebilecekleri taşınmaz miktarı 2.5 hektardan 30 hektara çıkarıyor. Bakanlar Kurulu bu miktarı 60 hektara çıkarabilecek. Satışta, Bakanlar Kurulu’nun belirleyeceği ülke vatandaşları için karşılıklılık ilkesi dahi aranmayacak. Çokuluslu şirketler de taşınmaz edinebilecekler.
\nOsmanlı’nın mirasına sahip çıkmak, işte buna denir!
\n\n\n\n
Cesur Hak-İş
\n\n\n\n
Yöneticilerini AKP’ye milletvekili seçtirmekle ünlü Hak-İş, hazırladığı anayasa değişikliği taslağını TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na iletti. Taslağa bakarsanız, Hak-İş, anayasa gereği “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif bile edilemez” olan hükümlerin de değiştirilmesini istiyor. O denli “cesur” yani.
\nHak-İş, devletin şekli ve niteliklerini de değiştirmekten yana örneğin. “Türkiye devletinin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün” olduğuna ilişkin maddeyi kaldırıyor. İstersek kırk parçaya bölünebiliriz yani.
\nLaikliğe de, kendince “din ve vicdan hürriyetinin teminatını esas alan laik”lik yorumu getirmiş.
\nYaptıkları açıklamaya göre, sivil anayasacı Hak-İş, memurların toplu pazarlık ve toplusözleşme hakkından hiç söz etmiyor. Grev yasaklamalarına, ertelemelerine karşı çıkmıyor, yasaklama ya da erteleme durumunda uyuşmazlığın Yüksek Hakem Kurulu’na gitmesine ilişkin sesini çıkarmıyor. Özelleştirmenin anayasal bir uygulama olmasından rahatsızlık duymuyor.
\nHak-İş, değiştirilemeyecek maddeleri değiştirme niyetinde ama, değiştirilebilecekleri ise değiştirmeye yanaşmıyor. O denli “cesur” yani.
\n\n\n\n
Son hedef
\nTüzük kurultayına ilişkin çağrı, CHP içinde farklı değerlendirmelere yol açtı. Bir milletvekilinden duyduk şu yorumu:
\n“Tüzük değişikliği istemiyle kalmayacak bu iş. Bir lideri yerinden etmenin birinci kuralı onu çevresinden soyutlamaktır. Tüzük kurultayının amacı da o. Yeni bir MYK ve o yeni MYK ile Kemal Kılıçdaroğlu’nu kuşatmak. Tüzük kurultayı isteyenlerin nihai hedefi Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Parti içi demokrasi filan, işin bahanesidir.”
\n\nEgemen
\n12 Eylül 2010 hukuk darbesine “Yetmez, ama evet” deyip sonra da Hrant Dink davasının sonucu karşısında ağzı açık kalan “sivil”celere:
\nAKP, 10 yıl içinde kendi devletini kurdu. En yüksek tepesinden en derin çukuruna değin her şeye o egemen. Size de egemen!
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması